HABER-İNCELEME | AYDOĞAN VATANDAŞ
Fetullah Gülen’in vefatının ardından Pennsylvania eyaletinde tescil edilen bir vasiyetnamenin sunulmasıyla birlikte, miras süreci hukuki bir boyut kazandı. Vasiyetnamenin geçerliliğine yönelik itirazlar üzerine, Gülen’in kardeşi Mesih Gülen tarafından Monroe County Orphans’ Court’a resmi başvuru yapıldı. Başvuruda, vasiyetin hazırlanış süreci, dili ve içeriğine ilişkin çeşitli hukuki gerekçelerle itirazda bulunulurken, mahkeme süreci söz konusu vasiyetin iptali ve yürütücünün görevden alınması talepleriyle resmen başlatıldı.
Fethullah Gülen’in vasiyeti doğrultusunda, banka hesabındabulunan yaklaşık 200 bin dolarlık birikimi başta olmak üzeretüm taşınır ve taşınmaz mal varlığının, öncelikle varsa yasal borçlarının ödenmesi, ardından 5 bin dolarının tedavi gördüğü St. Luke’s Hastanesi’ne bağışlanması ve geriye kalan miktarın ise Golden Generation ve Herkul Foundation adlı iki vakfa eşit şekilde devredilmesi öngörüldü. Ancak söz konusu işlemlerin ne ailesiyle ne de kamuoyuyla paylaşılmamış olması, vasiyette yeralan iradenin hem otantikliği hem de hazırlanış zamanıkonusunda davacı tarafta ciddi soru işaretlerine neden oldu.
Vasiyetin kamuoyuna yansımasından kısa süre sonra, Adem Kalaç 13 Nisan’da yaptığı açıklamada, Gülen’in 4 Mart 2024 tarihinde tüm yazılı, sesli ve görsel eserlerinin telif haklarını “Cascade Trust” isimli bir yapıya devrettiğini belirtti. Kalaç, bu işlemin medeni hukuk zemininde ve karşılıklı yükümlülüklerle yapıldığını ve geri alınamaz şekilde düzenlendiğini vurguladı.
Kalaç, 22 Nisan’da yayınladığı bir video açıklamada ise, sözkonusu vasiyetnamenin hukuken henüz geçerlilik kazanmadığını, banka hesabına dair bilgilerin sürecin yalnızca küçük bir parçası olduğunu ifade etti.
Bu açıklamaları müteakip, vasiyetin baş yürütücüsü olan Cevdet Türkyolu da kamuoyuna dönük bir beyanla süreç hakkında bilgi verdi. Gülen’in kitap telif gelirlerinden oluşan birikimini Hizmet kurumlarına bağışlamayı vasiyet ettiğini, söz konusu belgenin ise onun açık talimatı doğrultusunda hazırlatıldığını, tercümesinin Dr. Muhammet Çetin tarafından yapıldığını ve kendisinin tüm sürece doğrudan şahitlik ettiğini belirtti. Ayrıca, bu belgenin açıklanmasının hukuki sürecin tamamlanmasını müteakip planlandığını, ancak zamanlama hatası nedeniyle oluşan yanlış anlamalar için Hizmet camiasından helallik diledi. Türkyolu, Cascade Trust’ın yönetiminde hiçbir zaman yeralmadığını, Golden Generation Foundation’daki görevinden de yaşanan tartışmalar nedeniyle istifa ettiğini açıkladı.
Telif haklarının devredildiği Cascade Trust ise, X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı 20 Nisan 2025 tarihli açıklamayla, Gülen’in yazılı, görsel ve işitsel tüm eserlerinin kendilerine 4 Mart 2024’te devredildiğini, bu işlemin onun açık iradesiyle ve hukukçular eliyle geri alınamaz biçimde gerçekleştirildiğini duyurdu. Cascade Trust adına yapılan açıklamada, bu yapının amacının Gülen’in fikirlerini yaşatmak ve bu düşünce temelinde çalışan hayır kurumlarını desteklemek olduğu belirtildi.
Tüm bu gelişmelerin ardından, Fethullah Gülen’in kardeşi Mesih Gülen, 24 Nisan 2025 tarihinde söz konusu vasiyetnamenin iptali için hukuki girişimde bulunduğunu kamuoyuna duyurdu. Basına yaptığı açıklamada, “Bu belge sahte. İki kişi mal ve mülke konmak için bu belgeyi hazırlamış. Öyle söylüyorlar.” ifadelerini kullanarak hem vasiyetnamenin gerçekliğini sorguladı hem de imzanın Fethullah Gülen’e ait olmadığını iddia etti.
28 Nisan 2025 tarihinde Cascade Trust Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yavuzlar, Cascade Trust’a yapılan devir işlemi ile 24 Temmuz 2024 tarihli vasiyetnamenin birbirinden tamamen bağımsız süreçler olduğunu vurguladı. Telif haklarına ilişkin olası müdahale ihtimalleri hakkında yöneltilen bir soru üzerine Yavuzlar, tercih edilen vakıf modelinin en dikkat çekici yönünün mülkiyetin üçüncü şahıslar veya herhangi bir devlet tarafından müdahaleye kapalı olması olduğunu belirtti. Yavuzlar, “Bu yapının sağlamlığı konusunda herhangi bir tereddüt bulunmuyor. Seçilen yapı, olabilecek en güvenilir ve müdahaleye en kapalı mülkiyet koruma modelidir” ifadelerini kullandı.
Mesih Gulen’in 23 Nisan 2025 tarihli itiraz dilekcesinde ayrıca, veraset işlemlerinin iptali, atanmış vasiyet yürütücüsünün görevden alınması ve mirasın Pennsylvania eyaletinin yasal miras kurallarına göre tasfiye edilmesi talep edildi. Dilekçede öne sürülen gerekçeler arasında şunlar yer aldı:
– Vasiyet bırakma ehliyetinin bulunmaması,
– Aşırı etki,
– Dolandırıcılık,
– Yanıltma,
– Çıkar çatışması,
– Usulsüz düzenleme
– ve vasiyetnamenin yasal mirasçılardan gizlenmesi.
Mesih Gülen, konunun Monroe County Bölge Savcılığına ve/veya Pennsylvania Başsavcılığına sevk edilerek, söz konusu vasiyetnamenin hazırlanması, tanıklanması, tasdiki ve veraset işlemleri sürecinde işlenen hile, sahtecilik, yalan beyan ve diğer suçlara ilişkin soruşturma ve olası ceza kovuşturması başlatılmasını istedi. Mesih Gülen’in en çarpıcı iddialarından biri, “Vasiyetnamenin düzenlendiği iddia edilen tarihte, muris mülkiyetinin kapsam ve niteliğini, doğal mirasçılarını ve tasarruflarının sonuçlarını kavrayabilecek yeterli zihinsel ehliyete sahip değildi” şeklindeki beyanı oldu.
Karşı Taraf Ne Dedi?
13 Mayıs 2025 tarihinde mahkemeye sunulan ön itiraz dilekçesiyle, vasiyeti savunan taraf, davanın reddini istedi. Avukat Matthew J. Goodrich tarafından hazırlanan dilekçede şuhukuki gerekçelere yer verildi:
1. Usul Hatası (Yetkisizlik):
Mesih Gülen’in, Register of Wills kararına belirtilen yasal süre ve yöntemle itiraz etmediği ileri sürülerek mahkemenin konuyu değerlendirme yetkisinin bulunmadığı savunuldu.
2. Belirsiz ve Genel İddialar:
Dava dilekçesinin yeterli hukuki dayanak ve somut iddialardan yoksun olduğu, yalnızca genel ve muğlak suçlamalar içerdiği belirtildi.
3. Hukuki Dayanak Eksikliği:
Mesih Gülen’in başvurusunun yasal ya da teamüle dayalı bir hak iddiası oluşturmadığı, davanın hukuken “demurrer” olduğu, yani iddia edilse bile geçerli bir hukuk davası sayılmayacağı savunuldu.
4. Usule Uygun Olmayan Dolandırıcılık İddiası:
Vasiyette sahtecilik veya dolandırıcılık gibi ciddi iddialar varsa, bunların özellikle ve somut olarak belirtilmesi gerektiği; ancak Mesih Gülen’in bu yükümlülüğü yerine getirmediği ifade edildi.
Ön itiraz dilekçesi, Fethullah Gülen’in yakın çalışma arkadaşı vevasiyetin resmi yürütücüsü olan Cevdet Türkyolu tarafından yeminli olarak imzalandı. Türkyolu, sunduğu beyanla, vasiyetin meşru, bilinçli ve özgür iradeyle hazırlandığını savundu.
2 Haziran 2025 tarihinde Monroe County Orphans’ Court’a sunulan 11 sayfalık dilekçede Mesih Gülen, davalı tarafın yaptığı ön itirazlara yanıt verdi.
Mesih Gülen, Pennsylvania yasalarına göre vasiyetin iptal edilmesini gerektirecek dört hukuki gerekçeyi dilekçesinde sıraladı:
Vasiyetin, akli yeterliliği olmayan bir kişiye dayandırılması,
Vasiyetçinin anlamadığı bir dilde yazılmış olması,
Aile bireylerinin tamamen dışlanması,
Sürecin şeffaflıktan uzak şekilde yürütülmesi,
Tanıklık eden kişilerin aynı zamanda faydalanıcı olması.
Dilekçede, bu iddiaların belgelerle desteklendiği ve Estate of Clark ile Bosley’s Estate gibi emsal kararların davacı lehine içtihat oluşturduğu belirtildi.
Davalı tarafın yalnızca teknik itirazlara dayanarak davanın düşürülmesini istediğini belirten Mesih Gülen, bu yaklaşımı “esastan kaçma çabası” olarak nitelendirdi. Mahkemeye seslenen dilekçede, “Bu dava ancak delillerle ve açık bir yargılama süreciyle aydınlatılabilir” denildi.
Mesih Gülen, 9 Haziran 2025 tarihli Monroe County Orphans’ Court’a sunduğu bir dilekçeyle, oğlu Ebuseleme Gülen’i davaya “ortak dilekçe sahibi” (Co-Petitioner) olarak dahil etmek için resmi başvuruda bulundu. Ancak bu hamleye karşı taraftan sert bir hukuki itiraz geldi.
Mesih Gülen: “Sağlık Sorunlarım Nedeniyle Oğlum Sürece Katılsın”
82 yaşındaki Mesih Gülen, kanser tedavisi gördüğünü ve yaşa bağlı sağlık sorunlarının mahkeme sürecine aktif katılımını engellediğini belirtti. Bu nedenle, ailesinin çıkarlarını temsil etmesi ve gerekli hazırlıklara yardımcı olması için oğlu Ebuseleme Gülen’in davaya dahil edilmesini talep etti.
Mesih Gülen, dilekçesinde oğlunun hem hukuki hem de ailevi açıdan davaya doğrudan ilgisi olduğunu ve birlikte süreci yürütmek istediklerini belirtti.
Karşı Taraf: “Ebuseleme Gülen’in Hukuki Ehliyeti Yok, Avukat Değil, Dava Açamaz”
30 Haziran 2025 tarihinde mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde, Fethullah Gülen’in vasiyetini savunan taraf, Mesih Gülen’in bu talebine net bir şekilde karşı çıktı. Avukat Matthew J. Goodrich tarafından sunulan yanıt dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
Ebuseleme Gülen’in hukuki ehliyetinin olmadığı, davaya taraf olamayacağı belirtildi.
Ayrıca avukat olmadığı halde babası adına hukuki temsil girişiminde bulunmasının, Pennsylvania Barosu kurallarına göre” avukatlık yetkisi olmadan hukuki faaliyet” anlamına geldiği vurgulandı.
Bu nedenle, 42 Pa. C.S.A. § 2524(a) ve Pennsylvania Etik Kuralları’nın 5.5. maddesi gereği Ebuseleme Gülen’in ortak dilekçe sahibi olarak kayıtlara geçmesinin hukuken mümkün olmadığı kaydedildi.
Cevap dilekçesi, Cevdet Türkyolu tarafından imzalanarak doğrulandı. Türkyolu, sunduğu beyanla, Mesih Gülen’in oğlunu davaya dahil etme talebinin hukuken temelsiz olduğunu savundu.
13 Haziran 2025 tarihinde Mesih Gülen, vasiyetin geçerliliğini sorguladığı dava kapsamında Cevdet Türkyolu’na yönelik 25 maddelik belge talebi içeren resmî başvurusunu Monroe County Orphans’ Court’a sundu.
Mahkeme süreci kapsamında taraflar, 5 Ağustos 2025 tarihinde Monroe County Orphans’ Court’ta yapılacak duruşmada ilk kez resmi olarak dinlenecek. Duruşmada, vasiyetnamenin geçerliliğine ilişkin ön değerlendirmelerin yanı sıra, tarafların sunduğu belgeler ve iddiaların mahkeme nezdinde ele alınması bekleniyor.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***