NECİP F. BAHADIR | YORUM
Yargı operasyonlarını kastediyorum. Operasyon deyince askeri harekattan tutun, ameliyata kadar birçok eylem anlaşılırdı. Sözlüğe baktım, Fransızca bir kelimeymiş. ‘İşlem, ameliye’ anlamına gelirmiş. Kökü Latince’ye dayanıyor. Türkçe’ye yerleşmiş bir sözcük… Ameliyat kelimesinin de yerini aldı, harekat gibi sözcüklerin de… Ülkede yargı kadar hareketli ve 24 saat mesai yapan bir kurum yok herhalde. Ona eşlik eden polis teşkilatını da ilave edebiliriz.
Neredeyse operasyonsuz bir gün yok. Emniyet, yargı ikilisi hemen her gün büyük çaplı operasyonlara imza atmaktan geri durmuyor. Son dakika haberleri hep operasyonlar üzerine. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya operasyonları ‘müjde’ olarak kamuoyuna duyuruyor. Ne kadar çok operasyon, o kadar çok başarı ve zafer mi? Galiba öyle… Yerlikaya ‘operasyonların bakanıydı’ diye hatırlanacak. Bir ara AKP milletvekili itiraz etmişti, “Ülkeyi suç cenneti gibi gösteriyor!” diye… Haksız değildi aslında.
Yerlikaya’nın X hesabına baktım, görüntüler eşliğinde paylaşımlar yapmış; “Norveç merkezli 6 ilde ve Norveç Oslo’da uyuşturucu madde ticareti yapan 26 kişiyi yakaladık”.
Bakan’dan bir başka mesaj; “Siber suçlarla mücadele kapsamında 66 şüpheliyi yakaladık.”
Hepsini alıntılamak mümkün değil. Sadece örnek olsun diye ikisini verdim. Başkaları da var. Google ‘operasyon’ diye yazarsanız uzun bir liste çıkar karşınıza.
Uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık gibi adi suçlular tamam… Elbette polis gereğini yapacak, yargı üzerine düşeni yerine getirecek. Ama sormak da gerekmiyor mu? Nasıl bu kadar fazla ‘suç şebekesi’ oluştu? Hangi ülkede bu kadar çok organize suç örgütü bulunur? Türkiye sadece yerli değil yabancı çetelerin de at oynattığı bir ülke haline nasıl geldi? Neredeydi devlet? ‘Mafya İtalya’da doğdu ama İstanbul’da yaşıyor’ desek yeri… Avrupa’dan Balkan ülkelerine, Kafkasya’dan Orta Asya’ya… Yok yok yani.
AKP ‘muhafazakar demokrat’ olduğunu iddia eden bir parti… Onun devr-i iktidarında uyuşturucunun her köşe başında satılması, okullara kadar inmesi büyük bir politik zaaf değil mi? Polisin yakaladıkları haber oluyor da ya yakalayamadıkları, elinden kaçırdıkları? Kaçakçılık, hırsızlık hakeza… AKP’nin felsefesine aykırı işler. Ama nedense iktidarında bütün bu suçlar altın devrini yaşadı. AKP neden başarısız oldu? Kızılcahamam’da bunu gündem maddesi yapar mı acaba? Sanmıyorum.
‘Operasyon ülkesi’ derken kastettiğim adi suçlara ilişkin polis ve yargının uygulamaları değildi. Benim radarıma takılan ‘siyasi suçlar’… Manşetlere çıkan da onlar… Özellikle de politik operasyonlar… İzmir unutuldu bile… Birkaç gün önce eski Belediye Başkanı Tunç Soyer tutuklandı. Tek başına değil. Onlarca kişi… Antalya, Adana, Mersin operasyonların hedefi oldu. Medya onların haberleriyle dolu… Adana ve Mersin Belediye Başkanları hakim karşısına çıkacak. Siz bu yazıyı okurken mahkeme haklarında çoktan karar vermiş olacak. Sonuç az çok belli.
Böyle bir konuyu yazmaya iten CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik hakkında verilen gözaltı kararı oldu. İddia CHP kongresinde ‘hile’ olduğu… Ekrem İmamoğlu destekli Çelik’in ‘başkanlığı’ hak ederek değil de hile yaparak kazandığı… Çelik’in yanı sıra bir dizi ilçe başkanları da var ifadeye çağrılan. Kurultay davasının artçısı olmalı… Ankara’da iddianamesi yazıldı. İlk duruşması yapıldı. Mutlak butlan bekleniyordu. Karar 8 Eylül’e erteledi. Dosyanın birleşmesi gerekmez miydi? Neyse ben hukuki tarafıyla ilgili değilim.
Her sabah yeni bir operasyon haberiyle uyanan CHP’nin asli görevini yapabilmesi mümkün mü? Nedir vazifesi? O bir ana muhalefet partisi… İktidarın politikalarına muhalefet edecek… Ve potansiyel iktidar adayı olarak topluma kendisini beğendirecek. Bu şartlarda nasıl muhalefet yapsın? Tek gündemi var, yargı operasyonları… Bu şartlarda iktidarın ekonomi, iç ve dış politikasını eleştirecek mecali kendinde bulabilir mi?
Oysa sokağın da toplumun da tek gündemi ekonomi… Çarşı pazar yangın yeri… Enflasyon kâğıt üzerinde düşüşte… Etiketler hiç de öyle söylemiyor. Kirazın tanesi 10 lirayı buldu. Tedavüldeki en büyük Türk parası olan 200 TL ile, 5 dolar alınamıyor. İlk piyasaya çıktığında değeri 130 dolardı 200 TL’nin. Ekonomik felaket bundan daha iyi anlatılabilir mi? Senin 200 liran, yabancının 5 lirası bile etmiyor. “Bir Türk dünyaya bedel!” ama 200 TL, 4 küsur Dolar’a veya Euro’ya bedel…
Kimin eseri bu? Elbette AKP iktidarının… Cumhuriyet döneminin en ağır tablosu bu.
AKP yargı operasyonlarıyla siyaseti anlamsızlaştırdı. Demokrasi ve sandığın önemi ve anlamını aşındırdı. Acaba Erdoğan, Özel’in dediği gibi sandığı kaldırmanın provasını mı yapıyor? En büyük rakibini ayakta duramaz hale getirdikten sonra seçimin, sandığın ne manası kalır ki… Ekrem İmamoğlu en büyük rakibiydi Erdoğan’ın… Sandıkta baş edemedi. Yargıyı devreye soktu. Önce diplomasını iptal ettirdi sonra içeri attı.
Siyasi operasyonlar derken ‘The Cemaat’i de unutmamak lazım. Saçma sapan iddialar, kıldan tüyden dosyalar… Bu kez Dışişleri Bakanlığı operasyonun hedefi… 4 aktif çalışan, 25 şüpheli hakkında gözaltı kararı…
Kaç yıl geçti? Hem de aktif çalışan var aralarında… Nasıl oluyorsa! Yasaların suç saydığı eylemlere kimsenin diyecek lafı olmaz. Fakat iddialar, dosyalar o kadar boş ki… Ya kendisini kurtarmak isteyen bir ‘etkin pişmanlıkçının’ iftirası, ya kendisini gizleyen bir tanık… Veya başka başka nedenlerle akraba, komşu ihbarı…
İstanbul’dan bir başka operasyon… 10 yakın isim gözaltına alınmış. İddialar işlem görmüş kişilerle görüşmek, ByLock’cularla irtibat…
Ne demekse? Görüşmüşler de illegal ne konuşmuşlar? Konuşma, görüşme gibi insani davranışlar ‘suç unsuru’ olabilir mi? Olursa eylemi değil, kişinin varlığı sorun anlamına gelmez mi? Devlet ve yargı suça bakar, adama değil. Ne yazık ki yurt dışına gitmek, piknik yapmak, ders çalışmak gibi doğal hareketler yargının konusu olabilmekte… Yargı illegal suçların değil varlığını sorun gördüğü kişilerin peşine düştü. Bu bir ülke için felaket demektir. Bedeli çok ağır. Ve herkes öder.
Aslında ben operasyonların içerikleriyle ilgili değilim. Beni rahatsız eden Türkiye’nin bir ‘operasyonlar ülkesi’ haline gelmesi… Erdoğan, Ergenekon operasyonları sırasında “Bu kadar fazla dalga ülkeyi boğar!” demişti.
Bugün yaşananlar kat kat fazla… Acaba ülkeyi boğmuyor mu?
Her sabah operasyon haberleriyle uyanmaktan toplum da hoşnut değil. Acaba AKP memnun mu? İktidarlar ‘olağanüstü iklim’ istemez, normalleşme için çabalar. ‘Operasyonlar ülkesi’ görüntüsünün başka bir anlamı da ‘suçlar ülkesi’ değil mi?
Neyse, AKP ülkeye bir de bu gözle baksa… Hayal ettiği ülke bu muydu? Yargı operasyonlarıyla örselenmiş bir toplum muydu?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***