Buse Yaşar
Türkiye’de son yıllarda hakim olan yüksek enflasyon ortamı, reel gelirlerin düşmesi ve gelir dağılımında yaşanan adaletsizlikler, Türkiye’deki ev sahipliği oranlarının diğer OECD ve Avrupa ülkelerine göre aşağı seviyelerde izlemesini neden oluyor. Türkiye’de ev sahipliği yüzde 68’lik bir oran ile Avrupa Birliği ülkelerine göre 12 puan aşağıda bulunuyor.
Trading Economics’in ülkelerin resmi istatistikleri ve verilerine göre derlediği listede, Türkiye’de ev sahipliği oranlarının yüzde 56 seviyesinde olduğu kaydedildi.
Türkiye’de özellikle 2020 yılı itibarıyla etkisini toplumun geniş kesimlerinde hissettiren yüksek enflasyon ortamı, azalan satın alma gücü ve asgari ücretin TÜİK rakamlarına göre belirlenen oranı, toplumun büyük bir kesiminde hayat koşullarının zorlaşmasına neden oldu.
Ömür boyu ev sahibi olunmayacağına ilişkin inanç etkili oluyor
Türkiye’nin OECD ve Avrupa ülkelerine kıyasla genç nüfusunda; özellikle gençler, yeni mezunlar ve orta yaşa mensup bireylerin ömürleri boyunca elde edecekleri kazançla dahi ev alamayacaklarına ilişkin sahip oldukları inancın, ev sahipliği oranlarını direkt olarak etkilediği dile getirilen unsurlar arasında yer alıyor.
Tarihi arka plan ve demografik unsurlar öne çıkıyor
Ülkelerin tarihi geçmişleri ve demografik yapılarına göre temelleri şekillenen ev sahipliği oranları, son yıllarda pek çok araştırmacı ve ekonomistin verilerine göre, değişen ekonomik konjonktürden direkt olarak etkileniyor.
Gelir dağılımı eşitsizliği toplumsal huzursuzluklara neden oluyor
Özellikle farklı iş kolları ve farklı faktörlere göre değişkenlik gösteren kazanılan gelirlere bakıldığında, dağılımdaki ciddi çarpıklıklar toplumsal huzursuzluklara ve dengesizliklere neden oluyor.
Yalnızca eğitim veya çalışılan yıl sayısı/deneyime göre bir artış göstermeyen kazançlar, çalışılan şirket, yönetim tarzı ve şirket içi kurallara göre şekillenebiliyor.
Özel sektör ve kamu kesimi arasındaki ayrım
Özel sektör ve kamu kesimi ayrımı göz önünde bulundurulduğunda, özellikle enflasyonun yüksek seyrettiği son yıllarda kamu sektörünün reel kazancının enflasyona göre daha adil bir şekilde artış gösterdiği konuşulan başlıklar arasında.
Geçmişte eğitim ve deneyim ile elde edilebilen yükselme, günümüzde etkisini yitirdi
Geçmişte eğitim ve elde edilen deneyime bağlı olarak yükselme, maaş artışısının kademeli olarak gerçekleştirilebildiği özel sektörde ise; özellikle yeni mezun giriş pozisyonlarının ve üst kademede bulunan yönetici pozisyonları haricinde kalan çalışanların kazandıkları gelirin hissedilen enflasyonun altında kaldığı ve bu insanların hayatlarını idame ettirmekte zorlandıkları ana gündem maddelerinden bir tanesi olarak ön plana çıkıyor.
Romanya ve Slovakya, ev sahipliğinde lider
2024 yıl sonunu baz alan verilerde, yüzde 94’lük bir oran ile liderliği Romanya alırken, onu yüzde 93 ile Slovakya takip etti.
Listenin devamındaki ülkeler ve ev sahipliği oranları ise şu şekilde:
1) Romanya: Yüzde 94
2) Slovakya: Yüzde 93
3) Macaristan: Yüzde 92
4) Singapur: Yüzde 91
5) Hırvatistan: Yüzde 91
6) Polonya: Yüzde 87
7) Litvanya: Yüzde 87
8) Bulgaristan: Yüzde 86
9) Letonya: Yüzde 84
10) Avrupa Birliği Ülkeleri: Yüzde 68
11) Euro Bölgesi: Yüzde 65
12) Türkiye: Yüzde 56