ABD’nin İran’daki üç nükleer tesisi vurmasının ardından nükleer sızıntı riski de gündeme geldi. Çernobil ya da Fukişima’daki gibi bir durumun yaşanması için ancak çalışan bir nükleer reaktörün vurulması gerektiğini söyleyen uzmanlar, İran’ın, bu santrallerin vurulacağını tahmin ederek malzemeleri önceden taşıdığını vurguluyor. Nükleer sızıntıda menzil sınırı olmadığına dikkati çeken uzmanlar, “Sadece İran’ın, Türkiye’nin veya körfez ülkelerinin sorunu değil. Sızıntı, ABD’ye kadar ulaşabilir” diyor.
İran ile İsrail arasındaki çatışma, ABD’nin önceki gün İran’daki üç nükleer tesisi vurmasıyla yeni bir boyut kazandı. Gerilim artarak devam ederken, Fordo, Natanz ve İsfahan’daki tesislerin vurulması, radyoaktif sızıntı endişesini de artırdı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) bölgede radyoaktif sızıntı olmadığını açıkladı.
TIKLAYIN – İran’ın üç büyük nükleer tesisinin gördüğü hasar, uydu görüntülerine böyle yansıdı
“Prof. Dr. Kam: Çernobil tipi sızıntı olmaz”
Hürriyet’e konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Prof. Dr. Erol Kam, “Atom Enerjisi Kurumu’nun bütün tesislerde dedektörleri var. Anlık ölçümler yapıyorlar. O yüzden onların açıklama ve analizlerine güvenmek zorundayız” diyerek, şu ifadeleri kullandı:
“Radyasyon seviyesinde artış yok’ demek herhangi bir nükleer serpintinin olmadığının göstergesi. Bu durum oradaki uranyum stoklarının vurulmadığı ve uranyum işleme ortamının zarar görmediği anlamına gelmez. Çünkü tesis ve stokların, yerin seviyesinin en az 100 metre altında olduğu söyleniyor. Bu derinlikte Çernobil veya Fukuşima tipi bir serpinti, sızıntı olmaz. Zaten güvenlik olarak sıkı tedbirler altında olduğu anlaşılıyor. İran, zaten bunu daha önce açıklamıştı.
“İsfahan’da risk daha büyük”
Bir nükleer reaktör hedef alındığında, radyoaktif salınım, reaktör tipine bağlı olmak kaydıyla, nükleer yakıtın türüne ve zenginleştirme oranına bağlı olarak da değişmektedir. Vurulan tesislerden Fordo ve Natanz uranyum zenginleştirme tesisleri, İsfahan ise uranyum dönüştürme tesisi. Üçünün de riski birbirine yakındır ama dönüştürme, sızıntı konusunda daha riskli. Bu nedenle İsfahan’daki riskin daha büyük olduğunu söyleyebiliriz.
“ABD’ye kadar gidebilir”
Nükleer sızıntı hava koşullarına göre değişir. Menzil sınırı yok. ABD’ye kadar gidebilir. Rüzgâra göre bu sızıntı uçar gider. Yağmurla birlikte yağar, tarım alanlarını mahveder. Sadece İran’ın, batı sınırındaki Türkiye’nin veya körfez ülkelerinin sorunu değil. Nükleer bir patlama durumunda ilk olarak 250 kilometre çapındaki alan acilen boşaltılmalı.”
“İran malzemeleri önceden taşıdı”
Nükleer Enerji Uzmanı Prof. Dr. Niyazi Meriç ise Türkiye gazetesine yaptığı değerlendirmede, Çernobil ya da Fukişima’daki gibi bir durumun yaşanması için ancak çalışan bir nükleer reaktörün vurulması gerektiğini söyledi.
İran’ın, bu santrallerin vurulacağını tahmin ederek malzemeleri önceden taşıdığını belirten Meriç, şöyle devam etti:
“Sadece zenginleştirilmiş uranyum ve bunun için kullanılan çeşitli gazlar zarar görse bile, bu tesisin içine bulaşır. Temizlenmeden tesisin içine giremezsiniz. En kötü senaryoda, tesisin dışına bir miktar uranyum hekzaflorür gazı sızarsa havanın nemiyle birleşerek hidroflorik asite dönüşür. Biraz da uranyum partikülleri dökülür. Bu da yapılan simülasyon çalışmalarında gösteriyor ki en fazla 3 ila 5 kilometre çapındaki alana zarar verir. Kısa sürede temizlenir, bir sıkıntı çıkmaz. Atmosfere karışıp uzaklara taşınma riski yok. Tesisin Türkiye’ye uzaklığı 1.000 kilometrenin üzerinde. Yani bizim için korkulacak bir durum yok. ABD de nükleer silah kullanmaz. Tahran’a bomba atılması durumunda ise etkisi en az 2 kilometre çapındaki alanla sınırlı kalır.”