Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), resmî web sitesinde döviz kuru politikasını “serbest dalgalı kur rejimi” olarak tanımlarken, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) son raporunda Türkiye’nin bu rejimden vazgeçerek “sürünen kur rejimine” geçtiği belirtiliyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ve TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın şeffaflık ve rasyonel zemin beyanlarının ne kadar tutarlı olduğuna dair ibretlik bir çelişki.
TCMB ARKA KAPIDAN 58 MİLYAR DOLAR SATTI
Döviz kuruna müdahale ettiklerini sağır sultan duysa da resmî kayıtlarda “serbest dalgalı kur” ibaresine yer verilmesi resmî yalan değil de nedir?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart 2025 tarihinden beri swap (Para takası) hariç net döviz rezervlerinin 58 milyar dolar azaldı. Arka kapıdan dolar satarak TL’yi kurtaracaklarını zannediyorlar.
TCMB’nin Kazakistan ile 1,5 milyar dolar tutarında swap anlaşması ve yüzde 50’ye dayanan yüksek faizin tetiklediği iflas dalgası ekonomik kırılganlıkları derinleştiriyor.
Borsa İstanbul’da (BİST) kayıp 2 trilyon TL’ye yaklaştı. Para piyasası fonlarından (PPF) çıkış 1,2 trilyon TL’yi geçti. Yastık altında biriken altın miktarı 4 bin tonu aştı. Ayşe teyze sisteme güvenmiyor.
AKP Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in “Vatandaşa döviz satışı ve bulundurma yasağı!” teklifi ise, “Deniz bitti, gemi karaya oturdu” itirafıdır. Saray’ın çaresizliğine bakın ki en olmaz teklifleri dahi Meclis çatısı altında bile dillendiriyorlar.
Türkiye’yi yasaklardan kurtarma vaadi ile 3 Kasım 2002 tarihinde iktidara gelen AKP, “Döviz alıp satmak yasaklansın!” teklifi ile 24 Ocak 1980 tarihli kararların bile gerisine düşecek kadar tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya.
Demek ki çöküşe mani olamayınca yasaklarda sıra dolara geldi…
TÜRKİYE UÇMASINA UÇUYOR DA UÇURUMDAN AŞAĞI!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğunun ekonomik maliyeti, Türkiye’yi daha büyük bir uçuruma sürüklüyor.
TCMB’nin “serbest dalgalı kur” söylemi, IMF’nin sürünen kur rejimi tespitiyle çürütülüyor. Sürünen kur, devletin kurları kademeli olarak kontrol ettiği bir sistemdir ve rezerv kaybına maruz kalan ekonomilerde sıkça görülür.
IMF, TCMB’nin döviz piyasasına yoğun müdahaleleri ve kuru belirli bir bantta tutma çabalarını “serbest dalgalı rejimden sapma” diye nitelendiriyor.
Serbest Görüş:
dDoları bırakacaklar, yoksa ekonomi çökecek!
dDolar bitti, Kazak doları geliyor
dKoç şaştı kaldı: Alışın, artık böyle!
Oysa Şimşek, 4 Haziran 2023 tarihinde koltuğu Nureddin Nebati’den devralırken, enflasyonu düşürmek ve sıcak para çekmek için serbest piyasa ilkelerine bağlı kalma taahhütünde bulunmuştu. O günden bugüne enflasyon yüzde 38’e demir attı. Rezervlerde altın fiyat artışının etkisi düşüldüğünde TCMB rezervleri yeniden eksi (-) 10 milyar doların altına geriledi.
Kamu bankaları aracılığıyla “arka kapı” müdahaleleriyle piyasaya döviz satma ve rezerv kaybını gizlemek için swap anlaşmaları imzalama kolaycılığı aynen devam ediyor.
Yabancıya yüzde 50 faiz veriliyor, üstüne kur farkı garantisi sunuluyor. Ekonomi yönetiminin “Her şey kontrol altında.” beyanlarını çürüten bir teslimiyet.
TÜRKİYE DÖVİZ KRİZİNİN GİRDABINDA ÇIRPINIYOR
TCMB’nin rezervleri tüketmesi, 2001 Krizi’ne benzer bir kırılganlığa sebebiyet verdi. Swap hariç net rezervler 15-20 milyar dolar daha düştüğünde kur kontrolü imkânsız hâle gelecek. Türkiye döviz krizinin eşiğinde ve ekonomi yönetiminin çaresizce yeni kaynak arayışına girdi.
TCMB’nin yüksek faiz politikası, döviz talebini baskılamak ve TL’yi değerli tutmak için temel bir araç oldu. Ancak, faiz oranlarının 2023’ten bu yana yüzde 50’ye yaklaşması, reel sektörü ağır bir yük altına soktu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre, 2024’te iflas eden şirket sayısı bir önceki yıla kıyasla yüzde 35 artarak, 12 bin 500’e ulaştı. Konkordato ilan eden şirket sayısı ise 3 bin 200’ü aştı. İflastan önceki son mühlet anlamına gelen konkordato sayısı 2023 yılına göre yüzde 40 arttı.
Ticaret Bakanlığı’nın 2025 ilk çeyrek raporları, tekstil, inşaat ve perakende sektörlerinde konkordato ilan eden firma sayısının katlandığını gösteriyor. Yüksek faiz daha az yatırım demek.
İMAMOĞLU TUTUKLANDI, DIŞ BORÇ 1 TRİLYON TL ARTTI
İmamoğlu’nun 19 Mart 2025’te gözaltına alınması ve ardından tutuklanması, ekonomik krizi daha da derinleştirdi.
İmamoğlu’nun tutuklanmasının ve dolardaki artışın dış borca 1 trilyon TL ilave yük getirdi. TCMB tarihinde ilk kez yüzde 60 faizli likidite senedi çıkarmak mecburiyetinde kaldı. Faize giden bu para ile 1 milyon güvenli konut inşâ edilebilirdi.
Birçok firma, yüzde 50 faizle borçlanamayacağı için konkordatoya veya iflasa sürükleniyor. Bu, işsizliği ve ekonomik durgunluğu artıracak.
AKP Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in “Vatandaşa döviz satışı ve bulundurma yasağı” teklifi ekonomik krizin siyasî boyutlarını ve Saray’ın çaresizliğini gözler önüne seriyor.
Söz konusu teklif 1980’lerde Arjantin ve Venezuela gibi ülkelerde görülen sermaye kontrolü politikalarını hatırlattı. Döviz yasağının uygulanabilirliği ve sonuçları tartışmalı.
Vatandaşın döviz alıp satmasını yasaklamak yastık altı talebi artırarak karaborsayı körükler. Böyle bir yasak, TL’ye olan güveni tamamen sıfırlayabilir.
VATANDAŞA DOLARI YASAKLAMAK MI? BU NASIL BİR TEKLİF?
Döviz yasağı, yabancı yatırımcıyı kaçırır ve sıcak para girişini durdurur. Bu, rezerv krizini derinleştirir.
Dövize yasak teklifi Saray’ın döviz krizini aşmak için daha sert zecrî (polisiye) tedbirlere yönelebileceği ihtimalini artırıyor.
Dolara ek vergi getirilmesi, döviz işlemlerine kısıtlamalar veya yurt dışına sermaye çıkışının engellenmesi akla ilk gelen zecrî tedbirler.
Hazine’nin bütçe açığını kapatmak için dolara vergi getirme hazırlığı konuşuluyor. Hâlihazırda döviz alım satım işlemlerinde ve bankalarda fizikî olmayan altın, gümüş alımlarında yüzde 0,20 Kambiyo Vergisi (BSMV) kesiliyor. BSMV yüzde 1’e kadar çıkarılabilir.
Türkiye’nin bu krizden çıkması için şeffaf, güven artırıcı ve yapısal reformlara odaklanan bir ekonomi yönetimine ihtiyacı var. Mevcut iktidar böyle bir zeminin çok uzağında. Erken seçim ile kaybedilen güvenin yeniden tesisi için kapı aralanabilir.
Aksi takdirde sermaye kontrolleri, siyasî belirsizlik ve zecrî tedbirler, 2001 krizine benzer bir çöküşü tetikleyebilir.
Olup bitenlere bakılırsa, ekonomik iflasın başta AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Saray’da kimsenin umrunda olmadığını gösteriyor.
İletişim için:
BlueSky: @turhanbozkurt.bsky.social
YouTube: https://www.youtube.com/turhanbozkurt
X/Twitter: @turhanbozkurTV
Facebook: https://www.facebook.com/TurhanBozkurt/
e-Posta:[email protected]
TURHAN BOZKURT
10 Mayıs 2025 HABER ANALİZ
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***