Türkiye fon girişi ve çıkışı serbest ancak bu program buna dayalı değildir. Cari dengede kalıcı istikrar sağlayarak yapısal dönüşüm üzerinden küresel yatırımı cezbedecek bir programdır.
Elektrikli araçlarda ve bataryada da Türkiye güçlü bir şekilde ön plana çıkacak. En önemli başlığımız yapısal dönüşüm.
AB ile biz ekonomik entegrasyonda sorun görmüyoruz. Ancak üyelik sürecimiz siyasi sebeplerle uzun bir süredir sekteye uğramış durumda. Burada sorun AB büyük oranda. 2007’den itibaren bloke ettiler. Türkiye’de her şey yolunda giderken bloke edildi. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi hem AB’nin hem Türkiye’nin lehine.
Komisyona kalsa çoktan güncellenmişti. Burada sorun yine siyasi müdahaleler. AB’nin savunmada ve güvenlikte Türkiye’ye ihtiyacı var. Birçok konuda bize ihtiyaçları var.
ABD yüzde 10 gümrük vergisi ile bizi en avantajlı ülkeler seviyesine çekti. Demir çelik tarifesinde de bütün dünya tarifesini yükseltince, Türkiye yeniden avantajlı konuma geldi.
“Yeni ABD yönetimi ile diyaloğumuz her seviyede çok güçlü”
Yeni ABD yönetimi ile diyaloğumuz her seviyede çok güçlü. Bu iyi ilişkiler sebebiyle bizi en düşük gümrük vergisi konumunda tuttular. Bu muazzam bir avantaj.
ABD ile biz 3-4 ana başlıkta görüşme halindeyiz. Birincisi enerji, ikincisi ise savunma sanayisi. Türkiye dünya savunma sanayi ihracatında muhtemelen ilk 10’a girecektir. ABD yaptırımların kaldırılmasına yönelik bir çalışma grubu kurdu ve ilerleme öngörüyoruz. Üçüncüsü ise yapay zeka. Büyük veri merkezi gibi dijital dönüşüm gibi olmazsa olmaz teknoloji alanı. ABD’nin önde gelen teknoloji firmalarının tepe yöneticileri ile bir araya geldim. Türkiye yapay zeka hazırlık endeksinde kendisine benzer ülkelerden ileri ancak gelişmiş ülkelerin gerisinde. O yüzden bir bu ülkelerin seviyesine çekmek istiyoruz. Türk Telekom’un bir yatırımı var. 20 yıllık süre sona eriyor biz bunu uzatmak istiyoruz. Çünkü fiber optik çok önemli.
ABD ile ticaret hacmini üçe katlamak istiyoruz. Ve bunun altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz. ABD Türkiye’nin rakiplerine yüksek vergi uygulamaya devam ederse Türkiye büyük avantaj sahibi olacak.
Rusya-Ukrayna savaşı sona ererse de Türkiye için büyük avantajlar var. Bu bölge yeniden inşa edilecekse Türkiye başrol oynayacak. Turizmde de barış huzur ve istikrar hakim olacaksa Türkiye bundan nemalacak.
Herkes mal ihracatına odaklanmış durumda ancak biz hizmete… ABD’ye satılan ürünlerin bizim pazarlara yönlendirilmesi riski söz konusu. Tek kaygılandıkları husus Asya’nın ABD’ye satamadıkları ürünleri nereye satacakları konusu.
“Rezervlerden 19 Mart öncesi de sonrası da çıkış var, hane halkımız bu çıkışa ilgi göstermedi”
Brüt rezervlerimiz 2023’ün ortalarında 98 milyar dolardı. Türkiye çok yol kat etti. 140 milyar doların üzerinde brüt rezerv var. Tabii ki bir rezerv kaybı söz konusu. Ancak net rezervde de artıdayız. Çünkü bu rezervleri içerdeki portföy tercihleri ve yurtdışı portföy yatırım kaynaklı biriktirdik.
Rezerv kaybının yüzde 58’i dış kaynaklı. 19 Mart sonrası da çıkış var. Sonrasında da çıkış var. Ancak bu son bir haftadır büyük oranda durdu. Hane halkımız ilk defa programa güvenin bir göstergesi olarak bu çıkışa ilgi göstermedi.
Bu rezerv bankacılık sisteminde duruyor. Vatandaşımızın talebi yüzde 7-8 civarı. Çok sınırlı oldu. Banknot talebi çok yüksekti. Şu anda tam tersi var, banknot arzı yüksek. Şu anda bir sorun yok çünkü dezenflasyon sürecinde bir sorun görmüyoruz.
“Herkes kazandığı ölçüde vergi vermeli”
Programa ilişkin soru işareti yok, dezenflasyonda sorun görmüyoruz. Koşullar TCMB’nin kuru önemli ölçüde yönettiği bir süreç gerektiriyor.
Rezerv politikası da kur politikası da, TCMB’nin yönettiği bir alan. Doğru iş yapıyorlar çünkü biz programı önceliklendirdik. Enflasyonun düşüşünün devamı için TCMB doğru adımlar attı. Şu anda TL için piyasa Merkez’e gelmek zorunda. Faiz artırarak finansal koşulları zorlaştırdı.
Rezerv iç ve dış şoklara karşı bir tampon niteliği görüyor. Önümüzdeki dönemde cari açık azalacak, doğrudan yatırımlar artacak.
Önümüzdeki 3 yılda 40 milyar doların üzerinde piyasa faizine göre çok daha düşük imkanlar alacağız. Türkiye’nin şu anda bir kaynak sorunu yok. Bizim bakış açımız şu. Kazanan herkes kazandığı ölçüde vergi vermeli. Önceliğimiz bir taraftan bütçe dengelerini iyileştirmek bir taraftan da dezenflasyonu sağlamak.
“Kayıt dışılıkla mücadelede kararlıyız”
Gelir idaresindeki arkadaşlarımız muazzam bir çaba içerisindeler. 36 binin üzerinde çalışanımız, kayıt dışılıkla mücadelede hiçbir dönem olmadıkları kadar sahadalar.
2024 yılında 2,3 milyon yoklama yapıldı. 425 bin kiralık konuta fiziken gidildi. Bütün bu çabalar sonuç veriyor. İlk defa beyanname sayısı 5 milyonu aştı. Dolayısıyla biz sahada olacağız.
Biz hasılat denetimini getirdik. Geçen sene yapılan bir düzenleme ile ilave bir yetki aldık. 2025’te bu tespitleri zirveye çıkartacağız. Tespit edilen hasılat çerçevesinde onun altında bir beyanı uygun görmeyeceğiz.
İlave yapay zeka algoritmaları geliştiriyoruz.
Kurumlar vergisinde de aynı büyümeyi bekliyor muyuz? 2024’te kira, ücret gibi alanlarda beyanname sayısı, 2025’te verilen beyanname sayısı 2 milyon 840 bin oldu, geçen sene ve 2023’te daha düşüktü. Bu hızla gidersek iki kattan fazla beyanname sayısı artmış olacak. 473 bin mükellef bu sene ilk defa beyanname verdi. Matrah yüzde 115 artmış. Beyanname sayısının 5 milyonun oldukça üzerine çıkması söz konusu.
“Gerekirse kurumlar vergisi beyannamesini 1-2 gün uzatabiliriz”
Kurumlar vergisi beyannamesinin 30 Nisan olduğu bir yıl öncesinden belli. Bütün veriler elektronik ortamda. Ona rağmen tabii ki uzatma talepleri hep oluyor. Bu yönde epey bir talep var. Ben genelde arkadaşların teknik görüşüne saygı duyarım. GİB başkanımızla görüşeceğim. Gerekirse bir iki gün uzatırız. Ancak esas odaklanmamız gereken konu şu. Türkiye’de herekes kazandığı oranda vergi vermek durumundadır. Biz kayıt dışıyla mücadele ederek verginin tabanını genişletmeyi hedefliyoruz.
Dünyada kayıt dışının sıfır olduğu bir ülke yok. Ancak bizde yüksek. Biz kayıt dışılıkla mücadelede kararlıyız.
Maliye’nin bazı bölümlerinde teknoloji nedeniyle işi olmayan arkadaşlarımızı da GİB’e kaydıracağız. Biz kimseye ceza yazmak istemiyoruz. 5 yıllık geriye doğru inceleme yapılmasını istemiyorsa mükelleflerimiz, bugün gelip beyanname verirlerse mükelleflerimiz yine kabul ederiz. Ancak denetim kaçınılmaz.
Bizim uygulamakta olduğumuz programda herhangi önemli bir sapma öngörmüyoruz.
İniş çıkışlar tabii ki olacak. Hiçbir program düz bir şekilde devam etmez. Programın özü dezenflasyondur. Bizim için odaklanacağımız alan ekonomideki yapısal dönüşümdür. O nedenle arz yönlü odaklanma çok ciddi bir şekilde devam edecek.”