Türkiye’de orta okullarda 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında okutulacak seçmeli dersleri tercih süreci başlarken, Kürtçe seçmeli ders tartışmaları gündeme geldi. Kürtçe alanında çalışma yapan kurumlar, velilerden Kürtçe derslerini tercih etmelerini isterken STK’lar derslerin zorunlu olmasını istedi.
2012’de yayımlanan yönetmenlik kapsamında yabancı dil kontenjanında “Yaşayan Dil ve Lehçeler” adı altında Kürtçe de seçmeli ders olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına girdi. Milli Eğitim Bakanlığı internet sitesinden duyuru yaparak, “2021-2022 Eğitim Öğretim Yılında Okutulacak Seçmeli Dersler” başvuru sürecini başlattı. Tercihlerin 22 Ocak 2021 tarihine kadar okul müdürlüklerine bildirmesi gerekiyor.
Eğitim-Sen anadilde zorunlu eğitimden yana
Seçmeli ders sürecinin başlamasıyla birlikte Kürtçe ile ilgili tartışmalar da başladı. Birçok sivil toplum kuruluşu ve grup Kürtçe’nin tercih edilmesi için çağrılar yaptı. Öğretmenlerin örgütlü olduğu Eğitim-Sen seçmeli ders yerine zorunlu anadilde eğitimi savunuyor. VOA Türkçe’ye konuşan Eğitim-Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Başkanı Sadrettin Kaya, sadece Kürtçe’de değil tüm anadillerde eğitimi savunduklarını söyledi. Kaya, “İnsanların kendi anadilinde eğitim yapmasının, seçmeli olarak sınırlanması, insan hakları açısından kabul edilecek bir durum değil. Doğru olanı herkesin kendi anadilinde eğitim almasıdır. Türkiye’de açılım sürecinden sonra başlayan seçmeli derslerde, yaşayan diller adında bir bölüm konuldu. Bu da belli bir süre sonra fiilen işlemez bir duruma getirildi. Bu son 2 yıldaki öğretmen atamalarına baktığımızda görüyoruz. Genel için ayrılan kontenjan önceki yıl 1, geçen yıl 2. Bu kadar kontenjan ayırdığınızda okullarda dersi yapma şansınız kalmayacak” dedi.
Eğitim-Bir-Sen’den Kürtçe için kampanya
Hükümete yakınlığı ile bilinen diğer bir öğretmen sendikası olan Eğitim-Bir-Sen ise, Kürtçe seçmeli derslerden yana. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tokdemir, Kürtçe’nin tercih edilmesi için kampanya başlattıklarını belirterek, “’Dilimi ve Dinimi Öğreniyorum’ mottosuyla bir kampanya başlattık. Kur’an-ı Kerim, Hazreti peygamberin hayatı ile ilgili temel bilgiler ile çocukların kendi anadillerini unutmamalarını, öğrenmelerini temin etmek için Kürtçe ve Zazaca seçmeli olarak seçilmesi çağrısı yaptık. Velilerden ve okul idarecilerinin bu konuda iyi bir rehberlik yapmalarını istedik. Çocukların kendi anadillerini unutmamasını istiyoruz ve bu derslerden yararlanmasını istiyoruz. Biz çocuklarımızın anadillerini unutmamalarını, öğrenmelerini savunuyoruz, diller arası yer hiyerarşi olmaması gerektiğini savunuyoruz. Kürtçe’nin ötekileştirilmesi, dışlanmasını, kabile dili olarak lanse edilmesini kesinlikle kabul etmiyoruz. Ne Kürtçe, ne Zazaca, hiçbir dilin kabile dili olarak, anılsın ya da kabul görsün istemiyoruz. Bütün diller eşittir” diye konuştu.
Türk Dil Kurumu’ndan 10 talep
Bu arada Diyarbakır’da basın toplantısı düzenleyen Kürt Dil Platformu, Türk Dil Kurumu’ndan Kürtçe ile ilgili 10 istekte bulundu. Kürtler’in dil ve kimlik haklarının yasal ve anayasal olarak kabul edilmediği belirtilen açıklamada, Türk Dil Kurumu’ndan Diyarbakır’da Kürtçe şubesi açılması istendi. Açıklamada dile getirilen talepler şöyle:
“-Kurumunuzun Diyarbakır’da bir Kürtçe şubesinin açılması ya da Ankara’daki merkezde
-Kürtçe şubesinin veya kürsüsünün açılması,
-Kürtçe uzmanlarının istihdam edilmesi,
-Kapsamlı Kürtçe sözlük çalışmasının yapılması,
-Etimolojik Kürtçe sözlük çalışmasının yapılması,
-Kürtçe Tarama sözlük çalışmasının yapılması,
-Kürtçe Deyimler ve Atasözleri sözlüğü çalışmasının yapılması,
-Dijital Kürtçe sözlüğün yayımlanması,
-Uluslararası Kürtçe Sempozyumunun düzenlenmesi,
-Üç ayda bir ‘Kürtçe Dil Bilgisi’ dergisinin çıkarılması,
-Kürtçe gramer alanında yapılan eserlerin yayımlanması.”