AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Haberi pek çok yerden okumuş ya da izlemiş olmalısınız. ABD Temsilciler Meclisi’ne, Türkiye’nin yerinin Avrupa değil Orta Doğu olarak belirlenmesini öngören bir yasa tasarı sunuldu. Bu girişime, “Haddini bil Yanki!” deyip sert tepki vermiş görünüp kendinizi rahatlatabilirsiniz. Maalesef kazın ayağı hiç de öyle değil! Girişimin, arkasında hayli farklı emeller barındırdığı görülüyor.
Önce girişimle ilgili bir iki ayrıntıyı aktarmam gerekiyor.
ABD Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi ve Demokrat kanadından iki önemli isim bu tasarıya imza attı. Tasarıyı Brad Schneider (Demokrat – Illinois) ve Gus Bilirakis (Cumhuriyetçi – Florida) sundu. İki isim, Helenik İsrail İttifakı (CHIA) Grubu adına tasarıyı sundu. Buradan hareketle hemen şunu söyleyebilirsiniz: “Yunan ve İsrail kökenli Türk düşmanları yine birleşti.”
“Türkiye Diplomatik Yeniden Düzenleme Yasası” adı verilen tasarıda neler var dersiniz?
- ABD, Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelişinin farkında ve artık Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerine öncelik verdiğini düşünmüyor.
- Ankara’nın Rusya, Çin ve İran ile derinleşen bağları, Hamas’a verdiği destek ve Yunanistan ve Kıbrıs’a yönelik saldırganlığı Batı’nın güvenlik çıkarlarıyla temelden çelişiyor.
- Türkiye, Batı karşıtı takındığı tutumla, Avrupa hedeflerinden uzaklaştı ve otoriterleşti. Ayrıca NATO müttefiklerine düşmanlık beslemeye devam ediyor.
- Türkiye yeniden sınıflandırılmalı ve konumu İran, Suriye ve Libya ile aynı kategoride olmalı.
Tasarıda imzası bulunan Cumhuriyetçi Bilirakis, “Türkiye uluslararası hukuka uyma konusunda sürekli olarak tam bir umursamazlık sergiledi.” derken, Demokrat Schneider da, “Türkiye bir yol ayrımında ama Erdoğan seçimini yaptı.” değerlendirmesinde bulundu. Schneider, Trump’ın Rusya yandaşlığını henüz algılamamış olmalı ki Beştepe’nin tavrını Putin’i desteklemek olarak yorumluyor: “Erdoğan hükümeti Hamas ajanlarını barındırıyor, Putin’in savaş makinesini destekliyor ve NATO birliğini engelliyor. Bir yandan da Batılı bir müttefikin ayrıcalıklarını talep ediyor. Amerikan diplomasisinin Türkiye hala Avrupa’nın bir parçasıymış gibi davranmayı bırakmasının zamanı geldi.”
Tasarının son bölümünde şu ifadeler yer alıyor: “Temsilciler Schneider, Bilirakis, Gottheimer, Malliotakis, Pappas ve Titus, ABD stratejisini gerçeğe uygun hale getirmek için gerekli bir adım atıyorlar. Türkiye’yi bir zamanlar olmasını umduğumuz gibi değil, şimdi olduğu gibi tanıyan bir strateji.”
Tasarı, hemen kabul edilip uygulanacak değil. Önünde uzun bir yolculuk var. Kabul edilmesi halinde ABD Dışişleri Bakanlığı, 90 gün içinde Türkiye’nin diplomatik statüsünü yeniden belirlemesi gerekiyor. Kabul edilmesi için bundan önce de Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaşmasının sonuçlarına ilişkin 5 yıllık bir Kongre incelemesinin sunulması gerekiyor.
Yasa tasarısının sunulması esas itibariyle ABD iç hukukuyla ilgili ve Türkiye’nin uluslararası statüsünü doğrudan değiştirmeyecek. Buna rağmen tasarının de kabul edilmesi halinde bunun siyasi, ekonomik ve diplomatik bazı sonuçları olacağına kuşku yok.
Sunulan tasarı ile akla bir dizi soru işareti takılıyor:
- ABD, coğrafyayı yasa tasarısıyla tanımlama ihtiyacı niçin duydu?
- Bu girişimin, sadece Yunanistan ve İsrail lobisinin bir girişiminden ibaret olmadığı daha öte bir amacının olduğu anlaşılıyor. Önüne gelene ayar veren ABD Başkanı Trump, Türkiye’yi de bu konumlandırma ile mi ele almış olacak?
- Acaba bu tasarı Rusya ile yakınlaşan Trump’ın İsrail’e işgal alanı açarak Avrupa’yı tecride sürüklemesi çabasının bir parçası mı?
- Avrupa’yı NATO şemsiyesinden atmak isteyen Trump, Türkiye’ye de dolaylı yoldan “Seni Orta Doğu’daki çatışma alanında bırakıyoruz” mu demek istiyor?
- Türkiye’nin ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkisini kesmek, Yunanistan ve İsrail dışında hangi ülkenin işine yarayabilir ki?
GÖÇ VE KAÇAKLARLA BUGÜNLERE ZEMİN HAZIRLANDI
ABD Temsilciler Meclisi’nin Helenik İsrail İttifakı üyeleri, Türkiye’nin Batı’dan dışlanması ve Avrupa’dan uzaklaştırılmasını istiyorlar. Muhtemelen bu adımı, Türkiye’nin “riskli ülkeler” kategorisine alınması takip edecek.
Beştepe Sarayı’nın kafaları karıştıran pek çok adımı var. Toplum olarak zaten kafalarımız Orta Doğulu olmaya programlanma yolunda hayli mesafe kat etti. Bu adımın atılmasının zeminini sadece ABD’li Temsilciler Meclisi üyelerine yüklemek haksızlık olur. Bunu bir anlamda adım adım Ankara hazırladı.
İşi askerlik olanlar iyi bilir, klasik savaş sisteminde önce topçu ateşi başlar. Düşman mevzileri topçular tarafından yoğun bombardımana tutulur. Savaş dilinde buna “düşman mevzilerini yumuşatma” deniyor. Bu bombardımanla karşı tarafın dengesi bozulmaya çalışılır ve paniğe kapılması sağlanır.
Bizde de bu savaş taktiği ile denk düşen bir adım atıldı. Önce Orta Doğu’dan göç dalgaları ile nüfus kaydırıldı ve “ülke nüfusu yumuşatıldı”. Milyonlarca kaçak ve sığınmacının bir faturası olmalıydı.
AVRUPA’YA GÖRE ORTA DOĞULU, ORTA DOĞU’YA GÖRE AVRUPALIYIZ
Türkiye, yerküre üzerindeki konumu itibariyle çok özel bir yere sahip. Avrupa’dan bakıldığında Orta Doğu’da, Orta Doğu’dan baktığınızda ise Avrupa’da. Esas itibariyle bu coğrafi konum, zihniyet olarak da böyle. (En azından yakın zamana kadar böyle idi).
Nüfus yapımız “yumuşatıldığı” gibi, düşünme tarzımız da büyük ölçüde “yumuşatıldı”. ABD Temsilciler Meclisi de Türkiye ile İsrail’in Suriye’de karşı karşıya gelmesinden önce bazı gelişmelere zemin hazırlamak istiyor.
Trump sadece “İsrail muhipleri kabinesi” kurmadı, aynı zamanda kendisi de gerçek bir İsrail muhibbi. Herkese efelenmesiyle tanınmaya başlayan Trump’ın ilk yabancı konuk olarak İsrail Başbakanı Netanyahu’yu ağırlaması ve onun sandalyesini tutması, Şubat ayının ilk haftasının görüntüsü olmuştu.
Helenik İsrail İttifakı, Türkiye’nin önünü kesmek ve ateş çemberine sürüklemek için atacağı tek adımın bundan ibaret olmayacağını unutmayalım.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***