TJA’dan 8 Mart deklarasyonu: Kadın kırımına isyan ediyor, özgürlüğe yürüyoruz

AMED – TJA, 8 Mart deklarasyonunu açıkladı. Tülay Deniz, “Kadın kırımına isyan ediyor, özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla, erkek egemen sisteme olan öfke ve direnişle 8 Mart’ı karşıladıklarını söyledi.

Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü deklarasyonunu Makine Mühendisleri Odası’nda (MMO) düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Çok sayıda kadının katıldığı basın toplantısında, “Kadın kırımına isyan ediyor, özgürlüğe yürüyoruz” pankartı asıldı. Açıklamanın Kürtçesini TJA’dan Hasibe Yazdık, Türkçesini ise yine Tülay Deniz okudu. 

8 Mart’ı “Kadın kırımına isyan ediyor, özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla, erkek egemen sisteme olan öfke ve direnişle karşıladıklarını belirten Tülay Deniz, tekstil işçisi kadınların emek sömürüsüne karşı “eşit işe eşit değer” talebiyle başlattıkları direnişin bugün tüm dünya kadınlarının isyan gerekçesi olduğunu söyledi. Binlerce kadının emeğiyle yaratılan bu direniş geleneğinin Kürt kadın özgürlük mücadelesinin de yolunu aydınlatmaya devam ettiğini vurgulayan Tülay Deniz, “Kürt kadınlar olarak yaratılan bu direniş kültürünü dilimizle, kültürümüzle, kimliğimizle yeniden şekillendirdik. Leyla Qasımlardan Zarifelere, Saralara, Sevelere, Arinlere ve binlerce Kürt kadının ilmek ilmek ördüğü direniş halkasına eklendik. Kürdistan ve Ortadoğu halklarının binlerce yıllık kültüründen süzülen, kökleri neolitiğe uzanan direniş geleneği ile birleştirdik” ifadelerini kullandı. “Erkek egemenliğine, kapitalist sömürü düzenine, kadına yönelik şiddete, her türlü ayrımcılığa, özel savaş politikalarına karşı yaşam felsefemiz olan Jin, jîyan, azadi” ile özgürlüğe yürüyoruz” diyen Tülay Deniz, 2025’in 8 Mart’ını, toplumsal özgürlüğe ve barışa dönüştürmek coşkuyla karşıladıklarını söyledi. 

‘ALTERNATİF ROJAVA’DA İNŞA EDİLEN YAŞAM’

Kapitalist erkek egemen iktidarların güç ve paylaşım savaşlarının Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyaya yayıldığına dikkati çeken Tülay Deniz,  Ortadoğu merkezli yürütülen ve 3’ün Dünya Savaşı olarak nitelendirilen bu savaşla Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmek istendiğini dile getirdi.  Tülay Deniz, “Ortadoğu halklarını cinsiyetçi, milliyetçi, dinci politikalarla birbirine kırdırarak, emperyal hayallerini gerçekleştirmek isteyen bu düzene karşı alternatifimiz Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar öncülüğünde inşa edilen yeni yaşamdır. 8 Mart motivasyonumuzu korkmadan, yılmadan hakikatin peşinden koşarken katledilen Cihan Bilgin şahsında Rojava Kadın Devrimi’nde, kadın özgürlük mücadelemizde yıldızlaşan yoldaşlarımızdan alıyoruz” dedi. 

ABDULLAH ÖCALAN’IN PARADİGMASI

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyaya sunduğu demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasına işaret eden Tülay Deniz, “Bu paradigmayla özgürlüğü haykıracağız. Savaşlar, ekonomik kriz ve kadın katliamları tüm boyutlarıyla devam ederken Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin mücadelesi, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle yürütülen mücadeleler sonucu Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ile yeni bir dönem başlamıştır. Sayın Öcalan’ın 26 yıldır İmralı’daki direnişinin; toplumun, kadınların mücadele ve direnişi ile buluşması kadın özgürlükçü yeni yaşamı örerken büyük bir moral ve motivasyon yaratmıştır. Bu moral ve motivasyonla çalışmalarımızı sürdürecek demokratik çözüm talebinin toplumsallaşmasında öncü güç olmaya devam edeceğiz.  Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki; Sayın Öcalan’ın halklar için, kadınlar için ortaya koyduğu paradigma kadın özgürlükçüdür, demokratiktir. Bu paradigmanın en güçlü şekilde hayata geçirilmesi için Sayın Öcalan’ın fiziksel özgürlüğüne kavuşması için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti. 

2024’TE 394 KADIN KATLEDİLDİ

Binlerce yıldır kadınların emek, beden ve iradelerini gasp eden erkek egemen zihniyetin, kırım politikalarını meşrulaştırarak sürdürme çabasında olduğunu belirten Tülay Deniz, iktidarın kadına karşı suç işleyen failleri cezasızlık politikalarıyla ödüllendirdiğini, kadın hakları ve kazanımlarını hedef aldığını, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini, kadına yönelik şiddetle mücadele eden belediyelerin kadın merkezlerini hedef alarak kadın cinayetlerini meşrulaştırdığını kaydetti. Gülistan Doku, Rojin Kabaiş, Pınar Gültekin ve onlarca genç kadının katledilmesi ve kaybettirilmesinin bu politikalardan bağımsız olmadığını sözlerine ekleyen Tülay Deniz, 2024 yılında 394 kadının erkek-devlet şiddeti sonucu katledildiğini, 20 kadının koruma kararı olmasına rağmen korunmadığını hatırlattı. Tülay Deniz, 111 kadının ise boşanmak istediği için bu katliamların hedefi olduğunu söyledi.  

‘AİLE’ DEĞİL ÖZGÜR EŞ YAŞAM 

AKP iktidarının bu yılı “Aile Yılı” ilan etmesine değinen Tülay Deniz, şöyle devam etti: “Kadınları anne, eş, ev içi rollerine geri çağırmakta; erkekliği yüceltmenin zeminlerini yaratmakta, devletin bekasını ve geleceğini kadının kölelik durumunun devamında aramaktadır. Kürt kadınlar olarak köleliği, emek sömürüsünü, şiddeti, eşitsizliği meşrulaştıran; kadınların içerisinde katledildiği bir ‘aile’yi değil, ortak ve eşit yaşamı benimseyen, özgür eş yaşamı esas alan anlayışla ailenin demokratikleştirilmesi için mücadele edeceğiz. Toplumun öznesi olan kadınların içerisinde katledilmediği bir yaşam için kadına yönelik şiddetin ideolojik olduğu bilinciyle 8 Mart’ta da mahallelerden köylere, köylerden kentlere yaşamın her alanını örgütleme sözünü yineliyoruz. 

ÇOCUKLARA YÖNELİK ŞİDDET

Narin ve Sıla bebeğe yönelik şiddette de gördüğümüz gibi çocuklar saldırıların açık hedefi haline getirilmektedir. Cinsiyetçilikle birlikte dincilik politikaları yoluyla çocuklar biat kültürünün birer parçası haline getirilmekte, bedenleri-iradeleri-varlıkları yok sayılmaktadır. Bütün bu politikaların ideolojik birer saldırı, çocuklara yönelik işlenen suçların erkek egemen zihniyetin bir sonucu olduğunu görüyor, bu noktada da daha fazla mücadele edeceğimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı daha fazla örgütlenerek mücadele edeceğiz. Toplumların hakikatini parçalamak ve yozlaştırmak için bugün egemenlerin özel savaş politikalarıyla uyuşturucuyu, fuhuşu, sanal medya bağımlılığını, tüketim kültürünün yayılmasına izin vermeyeceğiz. Savaş, işgal, asimilasyon, tecrit politikalarına karşı mutlak özgürlük için kadın hareketi olarak mücadelemizi büyütüyoruz. Anadilimizle, kültürümüzle, farklılıklarımızla yeni yaşamı inşa edeceğiz. Bunun için de zihniyet dünyamızdan emeğimize, örgütlülüğümüzden mücadelemize, eylemlerimizden söylemlerimize kadar özgür yaşam iddiamızı büyütüyoruz. Dünyamızı erkek egemen akıl karartmaya çalışıyorsa biz kadınlar da kadın direnişi ve kadın ittifakı ile bu yaşamı aydınlatacağız.

ORTAK SALDIRILARA KARŞI ORTAK MÜCADELE 

Ortak saldırılara karşı ortak mücadele hattını kadın diliyle, kadın yüreğiyle, kadın hakikatiyle örmenin kararlılığını bu 8 Mart’ta da büyütüyoruz. Biz kadınların örgütlülüğü ve özgürlükteki ısrarı sayesinde yaşam anlamlı olacaksa, tüm kadınları 8 Mart’ta alanlara, direniş ve isyanımızı yükseltmeye, dayanışmamızı çoğaltmaya çağırıyoruz. Bu coğrafyada onurlu bir barış inşa edilene, örgütlülüğümüz özgürlüğümüze dönüşene, tek bir kadın ve çocuk katledilmeyene dek alanlardayız; zılgıtlarımızla, halaylarımızla mücadelemizi büyütüyoruz. Bu 8 Mart’ta da direniş coşkumuzu toplumun tüm yaşam alanlarına yayıncaya kadar sesimizi, sözümüzü ve eylemimizi büyüterek, özgürlüğe yürüyoruz.”  

Son olarak çalışmaların startını 22 Şubat’ta Mêrdîn’in Midyad (Midyat) ilçesinde vereceklerini belirten Tülay Deniz, 30 kent ve ilçelerde miting ve şölenler düzenleyeceklerini aktardı. Açıklama “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla sona erdi.