TÜSİAD Genel Kurulu’nda yapılan konuşmalarda Kartalkaya’da çıkan yangından belediyelere açılan soruşturmalara, teğmenlerin ihracından Gezi olaylarının yeniden soruşturmalara konu edilmesine dek bir dizi konuda iktidara eleştiriler öne çıktı ve çözümün hukukun üstünlüğünden geçtiği vurgulandı.
TÜSİAD yönetimi, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in programına destek verirken hem kamu harcamalarında tasarrufa gidilmediğinin, ayrıca iş dünyanın yaşadığı rekabet sorunları nedeniyle ihracat pazarlarının daralma ve istihdam kapasitesinin de azalma tehdidi ile karşı karşıya kaldığının altını çizdi.
“Yangın çıkabilir ama 78 kişi ölüyorsa çöken bir sistemdir”
TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Ömer Aras, Bolu Kartalkaya’da meydana gelen otel yangını üzerinden Türkiye’de güven bunalımı yaşandığını dile getirdi.
Aras, “Kartalkaya’da 78 canımız yanarak hayatını kaybetti. Yangın çıkabilir ama 78 kişi ölmez. Ölüyorsa nedeni usulüne uygun yapılmayan binalar ve denetimsizliktir. Çöken bir sistemdir. Bu sistemin nasıl düzeleceği çok net bellidir. Sistemin kendi kendini düzeltme mekanizması olmalıdır. Sorumlular görevden ayrılmalı, hesap vermeli ve yerlerine yetkin kişiler gelmelidir” dedi.
“Toplumda güven sarsılıyor”
Seçilmişlerin görevden alınmasının demokrasiyi zedelediği gibi uluslararası yatırımın ihtiyaç duyduğu güven ortamını bozduğunu belirten TÜSİAD YİK Başkanı, son haftalarda politik hayatta da olağanüstü olaylar yaşandığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor yerlerine kayyum atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor. Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler göz altına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor. Yeni mezun teğmenler ordudan ihraç ediliyor. Çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz.”
Reform önerilerinde eğitim vurgusu
Kamunun da özel sektör şirketleri ve vatandaşlarla eşit düzeyde kemer sıkmasının şart olduğunu söyleyen TÜSİAD’ın en üst kurulunun başkanı, uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme için yapılması gereken reformları da sıralarken şunları söyledi:
“Birincisi, insana değer katan eğitim ve liyakat. İkincisi, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı. Hedefimiz bu reformların yarattığı güven ortamıyla beslenen ekonomik kalkınma olmalıdır. Tüm kademelerde çocuklarımız için laik Cumhuriyet değerlerine, bilimsel düşünce ve akla dayalı, 21. yüzyıl becerilerini kazandıran sosyal etkileşim ve etik temelli, fırsat eşitliğine dayalı, çağdaş bir eğitim ekosistemini hayata geçirmeliyiz. Eğitim sistemini, siyasetin, siyasi partilerle ilişkilendirilen yapıların ve tarikatların etki alanının dışına taşımalıyız. Bunun taşıdığı hayati önemi 15 Temmuz darbe girişimi hepimize öğretmiş olmalı.”
Orhan Turan: “Sussak gönlümüz razı değil”
Aras’tan sonra kürsüye gelen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise daha kısa bir konuşma yaptı.
“Sussak gönlümüz razı değil. Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden ne ekonomide ne toplumda ne iç ne de dış politikadaki sorunlar çözülebilir” diyen Turan, şunları dile getirdi:
“Toplumsal kutuplaşmanın yerini toplumsal uyuma bırakması, siyasette yumuşama ve siyasi alanın genişlemesi, sorunlarımızın çözümünü mutlaka kolaylaştıracaktır. Bu noktada terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimizdir. Ancak şunu da görelim, izlenmekte olan sürecin başarısı ile hukuk devleti ve demokratik standartların iyileştirilmesi arasında birbirini besleyen karşılıklı bir etkileşim vardır. Biri olmadan diğeri eksiktir. Hukukun üstünlüğünü tesis edersek tüm sorunlarımızı konuşarak ortak akılla çözebiliriz.”
Gezi sürecine dair açılan soruşturmalara eleştiri
Turan da Aras gibi son dönemde yaşanan olayları arka arka sıralayarak “Biz niye bu hale geldik?” sorusunu yöneltti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan, “Eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine açılan soruşturma haberleri çok sıklaştı. 10 küsur sene önceki olaylara, şimdi yeni soruşturmalar açılıyor” dedi.
Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine ve belediye başkanlarına yenilerinin eklendiğini söyleyen Turan, “Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor. Kamuoyu vicdanında suç ve ceza arasında orantısızlık kanaati oluşuyor. İster seçimle ister atamayla gelen kamu görevlilerinin görevlerinden alınmasının, yeni örneklerine şahit oluyoruz. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, galiba artık şirket kurmaktan daha kolay. Kadın cinayetlerinin de çocuk tacizlerinin de sonu gelmiyor. Nedir bu tırmanma?” diye konuştu.
“Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz”
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in uyguladığı programa TÜSİAD’ın destek verdiğini vurgulayan Orhan Turan, ancak ekonomik durumun sıkıntılı olduğuna da işaret etti.
TÜSİAD Başkanı, “Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz” dedi.
Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerektiğini vurgulayan Turan, şunları ifade etti:
“Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor. Sanayici çok zorlanıyor. İhracatçı kan ağlıyor. İthalatın cazibesi artıyor. Başka ülkelerde hammaddeyi daha ucuza alan, krediye daha ucuza erişen rakiplerimizle biz nasıl rekabet edebiliriz? İşimizi nasıl devam ettireceğiz? Devam ettiremezsek çalışanlarımız ne olacak? Hem sanayici mutsuz hem çalışanlar. Hem büyük işletmeler zorlanıyor hem KOBİ’ler. Hem batıdaki girişimciler yakınıyor hem doğudakiler. Peki kimin yüzü gülüyor?”
Adalet Bakanı’ndan tepki: “Türkiye eski Türkiye değildir; hiçbir kuruluş kendisini hukukun üstünde göremez”
TÜSİAD yönetiminden yükselen “hukukun üstünlüğü” talebi ve “sistem” eleştirilerine ilk tepki Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi.
X hesabından paylaşımda bulunan Tunç, şunları yazdı:
“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir. Demokratik sistemimizin temel taşlarından biri, kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığıdır. Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Türkiye eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; Hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez.”
Adalet Bakanı, hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık verileceğini belirtti.