HABER MERKEZİ – TJA, Kürt sorununun çözümü için Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Sürecin özgürlüğe evrilmesi için başlattığımız hamleye katılma çağrımızı yineliyoruz” diye kaydetti.
Özgür Kadın Hareketi (TJA), “Jin ji bo azadiya Serokatî, ji bo çand û zimanê Kurdî, li dijî tundiya li ser jinê têdikoşin (Kadınlar Önderliğin özgürlüğü ile Kürt dili ve kültürü için, kadına karşı şiddete karşı mücadele ediyor)” şiarıyla yeni bir hamle başlattı. Kadınlar, Amed’de bulunan Dicle Kültür ve Sanat Derneği’nde açıklama yaptı. DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci ve DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu’nun yanı sıra çok sayıda kadın buradaki açıklamaya katıldı. Deklarasyonun Kürtçesini DBP İl Eşbaşkanı Sultan Yaray, Türkçesini ise TUAY-DER Eşbaşkanı Yeter Erel Tuma okudu.
WAN
TJA, Wan’da da baro binasında açıklama yaptı. “Jin, jiyan, azadî” pankartının açıldığı açıklamaya çok sayıda kadın katıldı. Ortak metnin Kürtçesini DBP İl Eşbaşkanı Gönül Uzunay, Türkçesini ise Fadime Polat okudu. Açıklama “jin, jiyan, azadî” sloganıyla son buldu.
İSTANBUL
TJA, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan DEM Parti İl Örgütü’nde basın toplantısı düzenledi. DEM Parti, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER), Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), Kadın Zamanı Derneği, Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) temsilcileri ile çok sayıda kadın basın toplantısına katıldı. TJA aktivisti Pınar Kocadağ metnin Türkçesini, TJA aktivisti Sevcan Saygı ise Kürtçesini okudu. Açıklama sonrası “Jin, jiyan, azadî” sloganı atıldı.
Deklarasyonun tam metni şöyle: “Ortadoğu bugün bir kez daha erkek egemen ve kapitalist ulus devletler ve onları yöneten ulus ötesi sermayedarlar aracılığıyla kadın kırımı, kültürel soykırım, inkâr ve imha ile 3. Dünya Savaşı’nın merkezi haline getirilmiş durumdadır. Her ne kadar devletli uygarlığın en derin çelişkilerinin zemini gibi görülse de unutulmamalıdır ki Ortadoğu demokratik modernite güçlerinin özgürlük ve eşitliğe dayanan yaşam modellerinin ve bu uğurda yürütülen direnişlerin anayurdudur. Özgür kadın kültürüne dayanan tarihselliği, çoğulculuğu ve çeşitliliği ile toplumsal direnişleri canlı tuttuğu; özgürleşmeye en yakın momenti de içinde barındırdığı gördüğümüz, bildiğimiz ve yaşadığımız hakikatin kendisidir. Bundandır ki her iki uygarlığın güncel temsilcilerinin ideolojik çizgi ve sistemlerini hâkim kılmak için verdiği mücadele kazanıma en yakın eşiktedir.
ULUS-DEVLET AŞILMADAN ÇÖZÜM BULUNAMAZ
Mücadelenin bir tarafını dincilik, milliyetçilik, bilimcilik ve cinsiyetçilik ideolojileri ile dünya çapında yaşatılan toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel tüm krizlerin kaynağı olan ulus devletler temsil etmektedir. Kadınları katleden, her evi bir cezaevi sistemine dönüştüren, çocuk tecavüzlerini ve katliamlarını sistematik hale getiren Ortadoğu ve Afrika uygulamaları ile özgürlük adı altında kadını sömüren, emeğini değersizleştiren, bir meta haline getiren ve kadın yoksulluğunu derinleştiren politikaların aynı kaynaktan, kapitalist moderniteden çıktığı açıktır. Kapitalist modernitenin tekçi ulus-devlet zihniyeti aşılmadan hiçbir kalıcı çözüm bulunamayacağı Suriye’de yaşanan son gelişmelerle de bir kez daha görülmüştür. Baas rejiminin devrilmesi sonrası Suriye, bölgesel ve hegemonik tüm güçlerin kendi çıkarları için bir sistem inşa etmeye çalıştığı ancak halkların özgürlük mücadelesinin yine göz ardı edildiği bir sürece evrilmiş durumdadır.
ÖCALAN YENİ BİR YAŞAM MODELİ SUNUYOR
Diğer tarafta ise demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmanın Rojava’da yaşamsallaşan demokratik konfederal sistemi ve dayandığı zihniyetin temsilleri vardır. Kapitalist modernite ile bugün boğdurulmaya çalışıldığımız karanlıktan çıkışın da çözümün de gücü şüphesiz bu fikriyatın yaratıcısı, halkların ve kadınların özgürlük mücadelesine demokratik ulus perspektifi ile yeni bir yaşam modeli sunan Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’dır. Bu güç ve inançla demokratik modernitenin öncü özneleri olan kadınlar ve Kürtler kaderlerini bir kez daha herhangi bir ulus devlete teslim etmeyeceklerdir.
Özgürlük mücadelesiyle kendini, yaşadığı toplumu ve evreni anlamlandıran, nasıl yaşamak istediğini yine bu mücadele içinde geliştiren Kürt kadın hareketi, hakikatini özgür yaşamla tariflemektedir. Kadınlar ve halklar için demokratik ve özgür bir yaşam ise ancak kapitalist modernitenin ulus devletlerinin dayandığı zihniyetten arındırılmış demokratik konfederal kadın sistemiyle mümkün olacaktır. İçinden geçtiğimiz 3. Dünya Savaşıyla hedeflenen ise bu yaşam idealini halkların ve kadınların zihninden, duygularından silmek, kadın kültürünü yok etmektir. 3. Dünya Savaşı adı böyle konmuş olmasa da kadınlara karşı yürütülen, hukuksuz ve ahlaksız bir savaştır.
TECRİT KIRILACAK, FİZİKİ ÖZGÜRLÜK SAĞLANACAKTIR
Bunun en somut göstergesi ise uluslararası komployla birlikte tarihte eşine ender rastlanan, çeyrek asırdır devam eden savaş politikalarının toplamı olarak şekillendirmiş ve yoğunlaştırılarak sürdürülen İmralı işkence rejimidir. Kültürel soykırım saldırılarının derinleştiği, tecrit sisteminin yaşamın her alanında oturtulmaya çalışıldığı, savaş finansmanı sağlamak uğruna halkların açlığa ve yoksulluğa mahkûm edildiği soykırım politikaları, özel savaş konseptiyle Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın kadın yoldaşlığı karşısında doğrudan kadınların bedenini, yaşamını, emeğini, kültürünü, özgürlük iddialarını hedef almıştır. Her an şiddet altında yaşamaya mahkûm edilen, açlık ve yoksullukla en çok karşı karşıya kalan, dilinden ve kültüründen uzaklaştırılan, gericilik ve feodalizmin karanlığında yok edilmek istenen kadınların cevabı ise nettir; kadın özgürlük mücadelesiyle tecrit kırılacak, fiziki özgürlük sağlanacaktır.
MUTLAK TECRİDE KARŞI MUTLAK ÖZGÜRLÜK
Bu iddiayla uluslararası komplodan bugüne süregelen kesintisiz mücadele hattı, tecrit politikalarını sonuçsuz bırakmış ve bu sistemde bir gedik açmıştır. İmralı’da 44 ay boyunca sürdürülen mutlak iletişimsizlik halinden sonra Kürt Halk Önderi Öcalan ile yapılan 3 görüşme kadınlar öncülüğünde yürütülen mücadelenin bir sonucu olmuştur. Yapılan görüşmelerle tüm toplumda ve kadınlarda büyük umut ve moral oluşmuş olsa da tecridin devam ettiği gerçeği bizlere mücadelede kararlı ve sürekliliği olan bir çizgiyi esas almamız gerektiğini bir kez daha göstermiştir. DEM Parti heyetinin açıklamalarını, yayınlanan 7 maddelik deklarasyonu Kürt sorunun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için önemli görmekteyiz. Bu çözüm iradesi ve aklı sadece Türkiye’nin sorunlarına çözüm olmakla kalmayacak, küresel çapta yaşanan sistem krizlerinden çıkmanın da bir arada ve özgür yaşam modelini oluşturan temel olacaktır. Bu nedenle gelişen diyalog arayışlarının kalıcı bir çözüme evrilmesi gerekmektedir. Bunun yolu da İmralı’da yürütülen soykırım sisteminin parçalanıp Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanmasından geçmektedir.
Bizler TJA’lı kadınlar olarak bu sürecin öncüsü olduğumuz bilinciyle Kürt sorununa çözüm, Sayın Öcalan’a özgürlük talebini odağına alarak başlattığımız hamlemizi basına ve kamuoyuna deklare ediyoruz. Hamlemiz demokratik ekolojik kadın özgürlükçü yaşamın inşasını, Türkiye’nin demokratikleşmesini, kadınların özgürlük ve eşitlik talebini esas alırken tüm bunların mutlak tecridin kırılmasıyla gelişeceği bilinciyle örgütlenecektir.
Bu temelde;
* Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın özgür yaşam ve çalışma koşullarını sağlama temelinde tecridi kırana kadar hamlemizi sürdüreceğiz.
* Gelişen süre boyunca Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın sunacağı çözüm perspektifleri karşısında kendimizi sorumlu görerek mücadele edeceğiz.
* Kürt sorunun demokratik çözümü, Kürt halkının haklarının anayasal güvenceye kavuşması için kesintisiz mücadele edeceğiz.
* Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın Ortadoğu başta olmak üzere ezilen halklara ve kadınlara sunduğu çözüm perspektifi etrafında ortak mücadeleyi örgütleyeceğiz.
* Kürt dili ve kültürü üzerinde devam eden her türlü asimilasyon ve soykırım politikalarına karşı kültürel değerlerimizi büyüteceğiz.
* Feodalizmin ve gericiliğin merkezi haline getirilmeye çalışılan coğrafyamızı, kırım politikalarıyla geleceği karartılan çocukları, özel savaşın hedefi haline getirilen gençleri ve kadınları demokratik toplum perspektifiyle savunacağız.
* Kadın kırımından ve kültürel soykırımdan kurtuluşun dayanağı olan Kürt Halk Önderinin kadın özgürlük tezleri ve kadın perspektifleri temelinde; cins bilinci, cins sevgisi, özgür yaşam ve öz savunma bilincini geliştireceğiz.
* Başlattığımız hamle sürecimiz tüm bu mücadele esaslarına dayanarak Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayana kadar devam edecektir.
Evrenselleşen ve tüm dünya kadınlarının manifestosu haline gelen ‘jin, jiyan, azadî’ sihirli sözcükleri yeni yaşamı örgütlemeye çağırırken biz TJA’lı kadınlar da bu felsefeyle başta kadınlar olmak üzere tüm Türkiye halklarına ve demokratik kamuoyuna, gelişecek sürecin büyük kazanımlarla herkesin özgürlüğe kavuşacağı bir zemine evrilmesi için başlattığımız hamleye fikri, yüreği ve eylemiyle katılma çağrımızı yineliyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***