TARIK TOROS | YORUM
Donald Trump haftaya bugün yemin ederek resmen işbaşı yapacak. Gel gelelim, 2 aydır olası atamaları, açıklamaları, “Ben göreve başlamadan bu işi bitirin!” çıkışları ile konuşuluyor.
7 Ocak’ta Florida’da düzenlediği son basın toplantısında iki konuda net konuştu. İlki İsrail’le ilgiliydi. Hamas’a elindeki rehineleri serbest bırakmaması halinde “cehennemin” kapılarını açacağı tehdidini yineledi.
İkinci mesaj ise Suriye üzerinden Ankara’ya yönelikti. Türkiye’nin 2000 yıldır Suriye’nin peşinde olduğunu iddia ederek, “Erdoğan, insanlarını farklı biçimlerde ve farklı isimler altında oraya gönderdi. Gittiler ve kontrolü ele geçirdiler.” dedi.
Doğru olmadığını tüm dünya biliyor. Öyle olsa, 9 Ocak’ta Roma’da yapılan Suriye zirvesinde masada Türkiye de olurdu.
ABD’nin yeni başkanı, ileride Suriye’de yaşanacak olumsuzlukların faturasını peşinen “anahtar ülke” dediği Türkiye’ye yüklemiş oldu.
Bununla da kalmadı, “Erdoğan’dan Kürtlere karşı harekete geçmemesini istediğimde bunu yapmadı.” diyerek, Ankara’nın kontrolü altında olduğunu ima etti. Bu sözler, Türkiye’de sansürlendi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, görevdeki son haftasına giren ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın 9 Ocak’ta Roma’da toplanan Suriye zirvesine çağırmamasına çok öfkelendi, “sınır ötesi askeri operasyon” çıkışları bunu hazmedemeyişinin tezahürü yalnızca.
Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) komutanı Mazlum Abdi, Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, IŞİD’in çöken Esad rejiminden ele geçirdiği silahlarla güçlendiğini, bölgedeki IŞİD kamplarına saldırı planladığını açıkladı.
IŞİD, ABD’nin hassas noktası, bölgedeki IŞİD kamplarını gözetmek için SDG güçlerine ihtiyacı var. Bu ilişki modeli epeydir kuruldu ve yakın zamanda da alternatifi bulunmuyor. Her defasında bölgeden ABD askerlerini çekeceği sözü veren Trump, ilk defa bu konuda renk vermedi, “askeri strateji” dedi.
***
Dönelim İmralı turlarına… (Sürecin adı konmadığı için en doğrusu şimdilik bu.)
Abdullah Öcalan’ın yakında PKK’ya silah bırakması çağrısı yapması karşılığında mahkumiyetinin “ev hapsine” çevrilebileceği konuşuluyor, rivayet muhtelif.
DEM Partili Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Ahmet Türk, Öcalan’ın arzusu doğrultusunda hapiste 8 yılı geride bırakan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile görüştü. Demirtaş’ın tek sayfalık açıklamasında “ancak” ve “fakat” kelimelerinin fazlaca kullanılması yalnızca benim dikkatimi çekmedi.
Orada, “Çağrıyı yapacak olan da çağrının muhatabı da biz değiliz.” ve “Güven verici somut adımlar atılmalı.” sözleri, bir şeylerin onun da içine sinmediğini gösteriyor. Nasıl olsun ki, özellikle Kürt kesime yönelik olarak baskı ve şiddet hemen her hafta ivme kazanarak sürüyor.
Bu satırları kaleme alırken, Mersin Akdeniz Belediyesi’nin eş başkanları tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edilmişlerdi, belli ki kayyım atanacak.
19 Aralık’ta Türkiye SİHA’larınca Kuzey Suriye’de öldürülen Kürt gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in cenazelerinin Türkiye’ye getirilmesine izin verilmedi. Cenazeler Rojava’da defnedildi.
Yine Kürt medyasından Yeni Yaşam gazetesi, Jinnews ve Mezopotamya Ajansı’nın X platformundaki hesapları Türkiye’de engellendi.
X’in sahibi Elon Musk, son aylarda Türkiye’den gelen tüm sansür ve kapatma taleplerini mahkeme kararlarında ne yazdığına bakmadan uygulamaya başladı.
***
Ankara, Suriye’de masada olmayışının acısını içeride Kürtlere karşı celallenerek çıkarıyor. Panaroma Araştırma’ya göre halkın yalnızca yüzde 11’i iktidarı Suriye politikasında “çok başarılı” buluyor. Onca propagandanın tutmadığını gösterir bu.
Metropoll araştırmaya göre ise DEM Partili seçmenin yüzde 66’sı Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik çağrısı ile başlayan süreci yanlış buluyor.
Düğme baştan yanlış iliklendi çünkü.
Bir “devlet aklı” olduğunu düşünen, buna itimat eden olabilir. Böyle bir akıl varsa bile son dönemde krizden başka şey çıkardığını gözlemlemedim. Hikayenin asıl sorunu, yanlış sorulara doğru cevaplar aramaktan ibaret aslında.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***