MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘fırıldak’ sözlerine tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, ” Adana tabiriyle kirişteğe dönmüş, İYİ Parti’ye ‘fırıldak’ diyor. Beyefendiye bakar mısın? Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini bilmiyor muyuz zannediyorsun ” ifadelerini kullandı. 2013 yılında AKP iktidarı tarafından başlatılan çözüm sürecinin kamuoyunda destek görmemesi üzerine 2015 genel seçimlerinden önce rafa kaldırıldığını hatırlatan Dervişoğlu, ”Seçim takvimi yakınlaşırken Erdoğan gelen verilere baktı ve ‘zehrin’ kıvamını yine tutturamadıklarını anladı. Erdoğan elini yıkayıp sıyrılmanın yolunu aradı, 2015’te çözüm sürecini yeniden rafa kaldırdı.” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısındaki “Bizim dava ve vatan sevdamızı tartıya çıkaracak, bununla da kalmayıp tartışmaya açacak, ülke ve ülkü heyecanımızı kurcalayıp aşındıracak bir siyasi fırıldağı henüz hiçbir kundak sarmamıştır” sözlerine “Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Fazlasını hak ediyorsun ama benden şimdi kadarı sana yeter, fazlası da zaten bana yakışmaz. Adana tabiriyle kirişteğe dönmüş, İYİ Parti’ye fırıldak diyor. Beyefendiye bakar mısın? Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini bilmiyor muyuz zannediyorsun” karşılığını verdi.
Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Yeri değil belki ama bilinmesini isterim ki; bundan sonra hak etmeyen bazı insanlara nezaket ve saygı göstermekten geri duracağım. Zira kendisine gösterilen nezaketi suistimal edenler var. Aldığımız aile terbiyesi ve geçmişimize olan saygımızdan ötürü sergilediğimiz hassasiyeti istismar ederek bunu fırsatçılığa çevirmekten utanmayanlar var. Buradan kendilerine sesleniyorum, benim saygım, sana değil oturduğun koltuğadır. Çünkü ben o koltuğun ilk ve gerçek sahibini tanıyorum. Ve ona hizmet etmenin bahtiyarlığını yaşıyorum. Oradan bana ve dava arkadaşlarıma hakaret yağdırıyorsun ya, şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Fazlasını hak ediyorsun ama benden şimdi bu kadar. Fazlası da zaten bana yakışmaz. Adana tabiriyle kirişteğe dönmüş, İYİ Parti’ye ‘fırıldak’ diyor. Beyefendiye bakar mısın? Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini bilmiyor muyuz zannediyorsun.
“BİZE, CESARETİ VE ŞEREFİ ÜÇ GRAM OLANLAR LAZIM DEĞİLDİR”
Vatandaşlarımıza olduğu kadar, seçmenimize karşı da bir sorumluluğumuz olduğu unutulmamalıdır. Bunun hilafına bir hareket planı olan, başka türlü hesapları olan veya İYİ Parti seçmeni dışında hesap verdiği başka bir makamı olan varsa bilsin ki, aramızda yeri yoktur. Çünkü, büyük bir milli mücadele veriyoruz. Milli mücadele zamanı ihanete merhamet olmaz. Seçildiği oyların ne manaya geldiğini hala bilmeyen varsa, o seçmenlerin verdiği meclis vazifesinin neyi gerektiğini anlamayan, yahut bu mücadeleyi vermek yerine, bundan kaçmayı tercih edenler varsa, size açık olan kapıların nereler olduğu malumdur. O kapılarda, yakasında taşıdığı milletvekili rozetinin ağırlığını, kuyumcu tartısındaki rakamdan ibaret görenlere, aynı tartıyla gramajı yüksek rozetler takmak isteyenler de vardır. Bize, cesareti ve şerefi üç gram olanlar lazım değildir. Bu parti siyasetçiyim diye poz kesmeye çalışanların fotoğraf stüdyosu sayılmamalıdır. Biz, milletinden ve seçmeninden başka hiç kimseye bir borcu olmayanların, kafasına da bu memleketten başka hiçbir şeyi takmayanların partisiyiz. Bizi kuran ahlak ve vicdan budur.
“ARTIK SABRIMIN SONUNA GELDİM”
Bize 2018 seçimlerinde ‘Bismillah’ diyerek bugüne kadar verilen oylar da bunun içindir. Kimse kendisini, bu büyük vefanın ve alın terinin üzerinde görme cüretine kapılmasın. Kimse Türk milletine, onun devleti, gafillerce ele geçirilmişken, onun varlığına karşı topyekun bir kalkışma yapılıyorken, kahve dedikodularıyla sosyal medya şovmenliği yaparak kahramanlığa kalkışmasın. Niyeti iyi olanlar da amellerini aynı iyilikte ölçsün ve biçsinler. Aksine ihtiyacımız yoktur. Bilinsin ki kimler İYİ Parti içinde beyhude sorunlar yaratmak istiyorsa, onlar Türk milletine sorun diye bakıp sorun yaratanlarla bir ve aynı kişiliklerdir. Ve bu mücadelenin otağı olan İYİ Parti’nin hiç bir şart ve zeminde onlara ihtiyacı yoktur, olmayacaktır da. Artık sabrımın sonuna geldim. Benim de artık bunları hoşgörüyle karşılamaya tahammülüm yoktur. Buradan söylüyorum.
“İYİ PARTİ SON KALEDİR”
Bilinsin ki hürriyeti 3 kişi getirdi. Kurtuluş Savaşı’nı 19 kişi başlattı. Ben bugün burada kimlerle berabersem, yarınlarda da onlarla beraber olmaya devam edeceğim. Milletimiz Mahmut Şevket Paşa gibi soruyor, düşünüyor, kahroluyor; ‘Vatan gidiyor. Millet mahvoluyor. Ne duruyoruz, biz de cesaret, biz de hamiyet yok mu’ Soruyor. Ben de soruyorum ve cevabınızı bekliyorum. Cevap verin, Türk milletini bölmeye çalışıyorlar, böldürtecek miyiz? Cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar, yıktırtacak mıyız? Türk Yurdundan yurt istiyorlar, verecek miyiz? O zaman bugünden tezi yok gidenlerle değil, gelenlerle meşgul olacaksınız.
Türk milletine olan görevinizi ve sorumluluğunuzu unutmayacaksınız. İYİ Parti’yi bekleyen tarihsel göreve dört elle sarılacaksınız. Unutmayın; tarih bizi, milletin kurtuluş yolunu açmaya mecbur, çağ bizi, milletin evini büyütmeye mecbur, devir bizi, milli mücadeleyi güçlendirmeye mahkum etmiştir. O halde bu yolu birlikte yürüyeceğiz. Bu evi elbirliğiyle büyüteceğiz. Bu cepheyi inançla, inatla ve yüksek bir iradeyle genişleteceğiz. Milletimize olan çağrımı tekrarlıyorum: Sevdası Türkiye, kaygısı Türk milletinin geleceği olan, Cumhuriyet değerlerine bağlı ve sorumluluk sahibi herkesi bizimle birlikte mücadele etmeye davet ediyorum. İYİ Parti bu milletin son kalesidir. Nefislerimiz ayaklarımızın altında, ideallerimiz başımızın üstündedir. Bu devran değişecek, bu düzen böyle gitmeyecek, tek adamlık mutlaka ama mutlaka son bulacaktır.
“ERDOĞAN ELİNİ YIKAYIP SIYRILMANIN YOLUNU ARADI, 2015’TE ÇÖZÜM SÜRECİNİ YENİDEN RAFA KALDIRDI”
Bugün yeni paradigma dedikleri de yeni değildir. 1923 paradigmasını hedefe koyan bu güçler 2013’de de aşklarının depreştiğini ve mücadelelerin ortaklaştığını ilan etmişlerdi. İşte meşhur çözüm süreci o zaman en yüksek perdeden ilan edildi. İmralı’ya heyetler aynı bugün olduğu gibi gidip geldi, hatırlayın. Sonra yine bölücübaşı mektupları okundu meydanlarda. Af dendi, topluma geri dönüş dendi, barış dendi yine. Sonrası, 6-8 Ekim olaylarıdır. Gel gelelim, seçim takvimi yakınlaşırken Erdoğan gelen verilere baktı ve ‘zehrin’ kıvamını yine tutturamadıklarını anladı. Erdoğan elini yıkayıp sıyrılmanın yolunu aradı, 2015’te çözüm sürecini yeniden rafa kaldırdı.
“İKTİDAR VE ORTAKLARI TÜRK MİLLETİNE KARŞI BİR KALKIŞMA İÇERİSİNDEDİRLER”
Bugün gözünün içine baka baka 50 bin kardeşinin katilini senin Meclisine davet edebilmelerinin sebebi bu ahvaldir. Şimdi sana bu son nihai zehri verecekler. Bu uyku halini, bir ölüm haline çevirecekler. ‘Filistin’de masumlar ölüyor’ diye yaygara kopartanlarla 45 bin Gazzeli masumu katleden İsrail’in katliam makinesine odun atanlar nasıl aynıysa, sen Halep kalesine ve Şam-ı şerife bakarken büyük laflar ve büyük komplolarla oyalanırken senden Türklüğünü alacak olanlar işte aynı ellerdir. Açıkça anlaşıldığı üzere geçtiğimiz yıllar hazırlanan ve aylar öncesinde tekrar zerk edilmeye başlanan bu zehir bizim açımızdan her manasıyla bir kalkışmadır. Ele geçirdikleri devleti sevk ve idare eden iktidar ve ortakları Türk milletine karşı bir kalkışma içerisindedirler.
“BU KİFAYETSİZ MUHTERİSLERİN BECERİKSİZLİĞİNE BEL BAĞLAYIP SUSACAK MIYIZ?”
Kafasında huniyle gezen muktedire “Aman hünkarım, kafanızdaki olsa olsa taçtır, tuğdur” demekle görevli dalkavuklar eliyle devlet aklı diye yutturulan bir delirmişlik halidir. Ancak gülüp geçemeyeceğimiz, aman deyip bırakamayacağımız bir deliliktir bu. Bugün, iktidar, avanesi ve ortakları, bebek katiliyle aynı noktaya gelmiş durumdadır. Görüldüğü ve işitildiği üzere, Beştepe, Balgat ve İmralı aynı hedef ve gayeyle birleşmiş, bir araya gelmiştir. Soru artık onların niyetleri ve hedeflerine dair değildir. Soru, aklında, kalbinde ve ruhunda Atatürk’e şükran, sevgi ve minnet besleyenlerin, Cumhuriyetin vatandaşı ve Türk Milletinin bir mensubu olmaktan onur ve gurur duyanların ne yapacakları, neye karar verecekleri ve hangi adımı atacakları meselesidir. Bu kifayetsiz muhterislerin beceriksizliğine bel bağlayıp susacak mıyız? Hayır, susmayacağız. 22 yıldır deniyorlar ve denemekten asla vazgeçmiyorlar. Hiçbir denemelerinde Cumhuriyeti yıkmaya tam olarak muktedir olamadılar. Ama her denemelerinde Türk devletinde büyük hasar bıraktılar. Bugünkü cüretleri dünden daha yüksektir. Çünkü dün, terör örgütünün elinde Suriye’deki teröristan yoktu, bugün vardır. Dün, terör örgütü elebaşını AKP’ye rağmen halen bebek katili olarak isimlendiren bir Cumhuriyet devleti vardı, bugünse ‘İmralı bilgesi’ diye paketleyen bir Cumhur ittifakı devleti vardır. Dün, halen işleyen bir parlamenter sistem ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Bugünse tüm devlet organlarını iğfal ve işgal eden bir saray rejimi vardır. Dün ‘demokrasi istemiyor musunuz, barışa karşı mısınız’ diyorlardı. Bugün de aynı aşağılık sözde ikna yöntemlerini daha da iğrençleştirerek ‘Siz terörün bitmesine karşı mısınız, Misak-ı Milli’ye taraf değil misiniz’ diyorlar.
“MİLLET MECLİSİNİN HANGİ YETKİSİYLE HANGİ SÜREÇ YÖNETİLECEKTİR?”
Diyorlar ki, süreç Meclisten yürütülecekmiş. Millet Meclisinin hangi yetkisiyle hangi süreç yönetilecektir? Türkiye’yi iki tane adam büyük belalara sürüklüyor. Bugün Meclis’in yetkisi mi kalmış. Diyorlar ki barış olsun, bugün barışın b’si yoktur. İktidar, vatandaşlarına savaş açmıştır. Milletimiz, yoksullukla, işsizlikle, hayat şartlarıyla savaştadır. Adaletsizlikle, ahlaksızlıkla savaştadır.
“İMRALI CANİSİNİ SAL, ÖMÜR BOYU BAŞKANLIĞI AL”
Peki soruyorum, kimle barışacaksınız? Neyin savaşını kimler vermiştir de, şimdi barış yapılacaktır? Öldürülen asker, polis, öğretmen, mühendis, Kürt, Türk, Alevi, Sünni savaşta mı ölmüşlerdir? Teröre savaş adını koymaya çalışanlar mı, Türkiye’ye barış getirecektir? Kandırmaya çalıştığınız millet değil ahmak olan sizsiniz. Bugün demokrasinin d’si yoktur. Demokrasinin hiçbir kurumunun kalmadığı kimsenin ağzını açamadığı sivil toplumun köküne kibrit suyu ekilmiş Türkiye’de kimler, neyin müzakeresini, ne amaçla yapacaklardır. Bugün hukukun h’si yoktur. Bu halde adını bile koyamadıkları bir süreci, hangi hukuka dayanarak, neyle neticelendireceklerdir İşte bu sağlamayı yaptığımızda sonuçlar kendisini ele vermektedir. Çünkü birbirine bağlanan üç şey aynı anda gevelenmektedir ‘Suriye-PKK-Anayasa.’ Üçünün de bağlandığı noktayı tahmin etmen zor değildir. İmralı canisini sal, ömür boyu başkanlığı al. O yüzden baki olan ve tekrarlanması gerek soru bellidir. Aklında, kalbinde ve ruhunda Atatürk’e şükran, sevgi ve minnet besleyenler, Cumhuriyetin vatandaşı, Türk Milletinin mensubu olmaktan onur ve gurur duyanları ne yapacaklar, ne karar verecekler ve hangi adım atacaklardır? ”
DERVİŞOĞLU’NDAN ‘ERDOĞAN’ CEVABI: ‘’ELİNİ YÜZÜNÜ YIKAR GİDER’’
Dervişoğlu, grup toplantısı çıkışı gazetecilerin sorularına da cevap verdi. Erdoğan’ın neden DEM Parti ile görüşmediği yönündeki soruya Dervişoğlu şu yanıtı verdi: “Zaten görüşmez, zehri yavaş yavaş zerk eder, ondan sonra bakar beklentiye karşılık bulursa müdahil olur, yoksa elini yüzünü yıkar gider.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***