CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, Türkiye’nin dünya genelinde en borçlu beş ülke arasında yer aldığına dikkat çekerek, “Bu borçlanma tablosu, kamu kaynaklarının yanlış yönetimi ve israfın net bir sonucudur. Halk pahalılık ve işsizlikle boğuşurken, AKP’nin yakın çevresindeki bir avuç zengin daha da zenginleşiyor. Bu düzen böyle devam edemez. 23 yılda iktidarda olan AKP Hükümetleri 3 trilyon dolara yakın bu milletten vergi topladı. İktidarın ülke kaynaklarını nereye ve kimlere peşkeş çektiğiyle ilgili millete hesap vermesi gerek” dedi.
CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, Dünya Bankası’nın yayımladığı Uluslararası Borç Raporu ile ilgili değerlendirmelerde bulunduğu yazılı açıklama yaptı. “Türkiye’nin ekonomik politikalarının kötü gidişatının sonuçlarını Dünya Bankası’nın yayımladığı Uluslararası Borç Raporu ile bir kez daha gördük” diyen Kanko, rapora göre Türkiye’nin, 2024 yılının ilk yarısı itibarıyla 512 milyar dolarlık brüt dış borç ile dünya genelinde en borçlu 5 ülke arasında yer aldığına dikkat çekti. Kanko, “Bu utanç verici sıralama, iktidarın ‘ekonomik başarı’ hikayelerinin yalnızca birer propaganda olduğunu gözler önüne seriyor” dedid.
Kanko, açıklamasında şunları kaydetti:
“AKP hükümetleri, yıllardır büyüyen ve güçlenen Türkiye masallarıyla halkı oyaladı. Ancak gerçek şu ki, bu büyüme söylemleri borçla şişirilmiş bir ekonomiden ibaret. 512 milyar dolarlık brüt dış borç, Türkiye’nin yalnızca ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecek nesillerin omuzlarına ağır bir yük bırakıyor. Bu borçlanma tablosu, kamu kaynaklarının yanlış yönetimi ve israfın net bir sonucudur. İktidar, rant projelerine milyarlarca dolar harcarken, eğitime, sağlığa ve sosyal adalete yatırım yapmayı ihmal etti. Vatandaşın cebinden çıkan vergiler, devasa faiz ödemelerine gidiyor. Halk pahalılık ve işsizlikle boğuşurken, AKP’nin yakın çevresindeki bir avuç zengin daha da zenginleşiyor.”
“Yüksek borçlanma, Türkiye’nin uluslararası alanda karar alma özgürlüğünü kısıtlar”
“Dış borç, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda ulusal bir güvenlik meselesidir. Yüksek borçlanma, Türkiye’nin uluslararası alanda karar alma özgürlüğünü kısıtlar. Özellikle stratejik alanlarda dışa bağımlılığı artırır ve ülkeyi ekonomik krizlere daha açık hale getirir.
Hükümetin borç politikaları, halkın refahını değil, yandaşlarının, mütekaitlerin ve kendilerinin kazancını artırmayı hedefliyor. Türkiye’nin bu borç batağından çıkabilmesi için şu adımlar atılmalıdır: İsrafı önlemek ve kamu kaynaklarını şeffaf bir şekilde yönetmek. Üretime dayalı bir ekonomik modele geçiş yapmak. Borçlanma yerine milli gelir artırıcı, sürdürülebilir politikalar geliştirmek. Eğitim ve teknolojiye yatırım yaparak uzun vadede ekonomik kalkınmayı desteklemek.
“Halkın geleceği, yandaş müteahhitlerin çıkarlarına feda edilmiştir”
Türkiye’nin borç şampiyonluğunda ilk beşe girmesi, övünülecek bir başarı değil, AK Parti’nin iflas eden ekonomik politikalarının bir sonucudur. Bu tablo, iktidarın beceriksizliğinin ve liyakatsizliğinin açık bir kanıtıdır. Halkın geleceği, yandaş müteahhitlerin çıkarlarına feda edilmiştir.
Unutulmamalıdır ki bu borç, yalnızca rakamlardan ibaret değildir. Bu borç, gençlerin hayalleri, emeklilerin birikimleri ve çalışanların alın teridir. Türkiye’nin gerçek bir değişime ve adil bir yönetime ihtiyacı var. Bu düzen böyle devam edemez. 23 yılda iktidarda olan AKP Hükümetleri 3 trilyon dolara yakın bu milletten vergi topladı. İktidarın ülke kaynaklarını nereye ve kimlere peşkeş çektiğiyle ilgili millete hesap vermesi gerek.” (ANKA)