Çizim: Kandıra F Tipi Cezaevinde kalan Türkan Özen
‘‘10 Aralık İnsan Hakları gününde hapishanelerde korkunç koşullara, baskılara, insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılan mahpusları unutmayalım’’ diyen Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla cezaevleri raporunu kamuoyuyla paylaştı.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin yıl dönümü olan 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, cezaevlerindeki duruma dikkat çekmek üzere bir rapor yayınladı. Hapishanelerden gelen 30’u aşkın mektuba ve hapishane ziyaretlerinde tutulan notlara dayanarak hazırlanan raporun 3 başlıktan oluştuğuna işaret eden Karaca, 1,5 yıldır ülkenin her bölgesindeki her tip hapishaneden çok sayıda mektup aldık. Hapishanelere gidip mahpuslarla görüştük, aileleriyle buluştuk, avukatlarıyla birlikte çalıştık, yaşanan hak ihlalleriyle ilgili başvurular yaptık.’’ İfadelerini kullandı.
10 Aralık İnsan Hakları gününde hapishanelerde korkunç koşullara, baskılara, insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılan mahpusları unutmayalım!
1 buçuk yıldır ülkenin her bölgesindeki her tip hapishaneden çok sayıda mektup aldık. Hapishanelere gidip mahpuslarla görüştük,… pic.twitter.com/5cNAzlUMmj
— Sevda Karaca (@sevdakaraca) December 9, 2024
Evrensel’in aktardığına göre raporda, en ağır insan hakkı ihlallerinin yaşandığı Y tipi, S tipi cezaevleri ile yüksek güvenlikli hapishaneler mahpuslar tarafından “kuyu” ya da “mezar” olarak anılıyor. Bu cezaevlerinde insanlık dışı biçimlerde tecrit uygulanıyor.
İnsanlık dışı ve onur kırıcı muamelelerle anılan ve bu nedenle uzun yıllar kapatılması için mücadele verilen F tipi hapishanelere kapatılmak bir yana daha ağır şartların oluşturulduğu S, Y tipi ve yüksek güvenlikli hapishaneler eklendi. Bu yeni tip hapishanelerde mahpuslar mutlak izolasyon altında tutuluyor. Bu izolasyon mahpusların psikolojik ve biyolojik sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor. Buralarda tutulan mahpuslar ayrıca sık sık sürgün uygulamalarıyla karşı karşıya kalıyor.
İzmir ve Kocaeli’den gönderilen cezaevi mektuplarından bilgiler paylaşılan raporda sürgünlere ilişkin “İnşası hızlı bir şekilde yapılan söz konusu yeni tip hapishaneler tamamlandıkça ‘rastgele’ seçilen mahpusların buralara keyfi şekilde gönderildiği anlaşılmaktadır. Neredeyse tamamı siyasi mahpus olan kişilerin, zaten ağır ceza ve infaz koşulları altında tutulduğu bilinmesine karşın bu yeni tiplerle birlikte koşulların nasıl insanlık dışı hale geldiği de görülmektedir. Hücre tipi bu yeni hapishanelerde tek kişilik hücrede tutulma olağan bir hale gelmiş durumda” değerlendirmesine yer veriliyor.
HAVALANDIRMA HAKKI KISITLANIYOR
Hücre tipiyle inşa edilen koğuşlarda havalandırma da bulunmuyor. Cezaevlerinden gelen mektuplarda en sık itiraz edilen konuların başında da bu geliyor. Buca Yüksek Güvenlikli Hapishane’de tutulan Oktay Kelebek ve Cem Dursun havalandırma sorununun yanı sıra hücrelerin de hava almadığına dikkat çekiyor: “İnfaz yasasına göre ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri haricindeki tüm tutuklu ve hükümlülerin gün boyu havalandırmayı kullanma hakları var. Fakat biz bulunduğumuz bu kuyu tipi hapishanede bu hakları kullanamıyoruz. Dışarıyla tek bağlantımız olan pencerede ise demir parmaklıklar haricinde bir de parmaklarımı dahi çıkaramayacağımız sıklıkta tel örgüler takılı. Öyle ki hava dahi zor giriyor içeriye.”
Bu hücrelerde günde 22-23 saat kalmak zorunda kalan mahpuslar aynı zamanda sohbet ve spor haklarının olmadığını, gardiyanlarla diyafon ile haberleştiklerini, yalnızca kalp krizi gibi durumlarda kullanılmak üzere bir acil butonu olduğunu, kapı sistemlerinin elektronik olması nedeniyle acil bir ihtiyaçta sistemin çalışmaması durumunda hayati riskle karşı karşıya kalabileceklerini, 7 gün 24 saat kamera ile izlendiklerini ve bu kameraların banyo/tuvalete de baktığını, süreli yayınlara erişemediklerini, geceleri gardiyanlar tarafından özellikle gürültü yapılarak uyandırıldıklarını belirtiyor.
PARALEL MAHKEME: İDARE VE GÖZLEM KURULLARI
2021 yılının ocak ayından bu yana yürürlükte olan İdare ve Gözlem Kurullarının (İGK) infaz yakma kararlarının da keyfiyetle, adeta bir mahkeme gibi hüküm kurularak verildiğine değinilen raporda, 2021 ile 2023 yılları arasında 384 mahpusun tahliyesinin 3 ay ile 1 yıl değişen sürelerle bir ya da birden çok kez ertelendiği vurgulandı. Raporda infaz süreleri tamamlanmış olmasına rağmen tahliyeleri ertelenen Gaziantep H Tipi Cezaevinde kalan Mehmet Hüseyin Öz, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevinde kalan Şükrü Yıldız, Sincan Cezaevinde kalan Saadet Akın’ın mektuplarından aktarımlar yapıldı. Aktarımların tümünde infaz ertelemelerine soyut ve mesnetsiz gerekçelerin dayanak gösterildiği vurgulandı.
ÖLÜME TERK EDİLENLER: HASTA MAHPUSLAR
Ağır hastalıklara ve hapishanelerde kalamayacaklarına dair raporlara karşın tahliye edilmeyen hasta mahpuslardan sıklıkla ölüm haberleri geldiği de hatırlatılan raporda, “Hapishane koşullarına bakınca, buralarda bir hastanın iyileştirilmesinin olanağının olmadığı tartışmasızdır. Bilakis hapishane koşulları mahpusların durumunu ağırlaştırmaktadır” denildi.
Selver Yıldırım en çarpıcı örneklerden biri olduğu ifade edilen raporda, “Yıldırım’ın 2014 yılında başlayan göz sağlığına ilişkin şikayetlerine karşın hastaneye sevki aylar almıştır. Aylar sonra gidebildiği hastanede ise kelepçeyle muayene dayatan hekim nedeniyle muayene olamamıştır. 7 yıl sonunda Maraş Sütçü İmam Üniversitesinde SSCR teşhisi konmuş ve lazer tedavisi önerilmiştir. Ancak hekim, cihazın bozuk olduğu söyleyerek tedavi uygulamamıştır. Bu süreçte Yıldırım’da görme kaybı yaşanmaya başlamıştır. Görme kaybının ardından Gaziantep’e bir hastaneye gönderilmiş ancak oradaki hekimin de ‘lazer fabrikaları kapatıldı’ deyip tedavi uygulamaması üzerine görme kaybı artmıştır. Yılları bulan tedavi sürecinde hekimlerin ayrımcı muameleleriyle karşılaşan Selver Yıldırım’ın sağ gözü tamamen, sol gözü ise yüzde 85 görme yetisini kaybetmiştir. Kendisine reçete edilen güneş gözlüğü ve büyüteç hapishane idaresi tarafından keyfi olarak verilmemektedir. Gelinen aşamada Yıldırım okuyamamakta, yazamamakta ve çok şiddetli ağrılar çekmektedir” denildi.
Yüzde 80 engelli, Wernicke Korsakof ve prostat kanseri olan 78 yaşındaki Mehmet Güvel ve hasta mahpus Mehmet Hüseyin Öz’ün yaşadıklarına da değinilen raporda “İnsanlık dışı bu durum, infaz rejiminin ayrımcılığıyla birlikte “ıslah etme’ amacından ziyade düşmanlık güttüğünü; bu nedenle mahpuslara ölüm dışında bir şans bırakılmadığını göstermektedir” ifadelerine yer verildi.
HAK İHLALLERİNİN SONU YOK
Mahpusların maruz kaldığı hak ihlalleri 3 sorunla sınırlı değil elbette. Kasti olarak ailelerinden uzak yerlere nakil de mahpusların yaşadığı önemli sorunlardan biri. Sincan Hapishanesinden çok sayıda imza ile gelen bir mektuba atıf yapılan raporda 20-30 yıllık mahpus olan bir grubun tamamının ailelerinden uzak yerlerde tutulduğunu ve maddi durumu kötü olan ailelerin bir kısmının yıllardır ziyarete gelemediği anlatıldı.
Kitap sınırı ve süreli yayına erişememe de sıkça yaşanan sorunlardan biri. Bolu F Tipi Hapishanesi’nden Veysel Şahin daha önce herhangi bir toplatma kararı olmadığı taktirde erişebildikleri “Halk Okulu” ve “Tavır” dergilerinin 2020 yılından bu yana verilmediğini belirtiyor.
CEZAEVLERİ DOLUP TAŞIYOR
Raporda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün resmi sitesinde yer alan verilere de yer verildi. Buna göre Türkiye’de 273’ü kapalı, 100’ü müstakil açık, 4’ü çocuk eğitimevi, 12’si kadın kapalı, 8’i kadın açık, 9’u çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 406 hapishane bulunuyor. Kasım 2024 verilerine göre 7 tane S, 13 tane Y tipi, 22 tane ise Yüksek Güvenlikli cezaevi bulunuyor.
Cezaevlerinin toplam kapasitesi 299 bin 42 kişi. 2 Aralık 2024 tarihli verilerine göre ise hapishanelerde 322 bin 145’i hükümlü, 56 bin 512’si tutuklu olmak üzere toplam 378 bin 657 mahpus bulunuyor. Yani, kapasite fazlası mahpus sayısı 79 bin 615. 1 Temmuz 2024’e tarihli verilere göre 403 hapishanede toplam 342 bin 526 mahpus bulunuyordu. Kapasite fazlası ise 47 198 kişiydi. Yalnızca 4 ayda 3 yeni hapishane açılmasına rağmen kapasite fazlası mahpus sayısı neredeyse 2 katına çıktı.
AKP iktidarının cezaevlerini toplumun muhalif kesimlerini insanlık dışı muamelelerle dize getirmek amacıyla kullandığına dikkat çekilen raporda “Günden güne hapishane ve mahpus sayısı artarken bir yandan da yeni tip hapishanelerle koşullar daha da ağırlaştırılmaktadır. Bu durum karşısında acil ve insani önlemlerin alınması elzemdir” denildi ve şu adımların atılması istendi:
* İnsan hakları örgütleri ve TBMM tarafından bütün hapishanelerin incelensin, hak ihlaline sebebiyet verenler hakkında adli ve idari soruşturma başlatılsın
* Hasta mahpusların derhal tahliyeleri ve tedavileri sağlansın
* İdare ve gözlem kurulları kaldırılsın
* Y, S, F tipi gibi insanlık dışı uygulamaların olduğu cezaevleri kapatılsın
* Keyfi yasaklara son verilerek süreli yayınlar hapishaneye alınsın
* Sevkler mahpusların ailelerine yakınlığı ve diğer ihtiyaçlar gözetilerek yapılsın
* Ceza infazında adli ve siyasi gibi ayrımcı uygulamalar ortadan kaldırılsın
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***