Evet birkaç günlüğüne de olsa “Esad öldü mü?” soruları ortalıkta dolaştı. Ruslar bu belirsizliğe son noktayı koydular. Evet Beşar Esad belki biyolojik olarak ölmedi ama siyaseten mevta oldu…
M. NEDİM HAZAR | YORUM
Ahir zaman olduğundan mıdır nedir, olaylar öylesine hızla akıyor ki, hızına yetişmek mümkün değil. Bir kaç saat önce “Esad Öldü mü?” başlıklı yazıyı yazmış ve yollamıştım. Ancak kısa süre önce Ruslar kendilerinin Esad’a sahip çıktıklarını açıkladılar. Ancak yazının özü geçerliliğini korumakta. Suriye’de yaşanan dramatik değişimleri anlayabilmek için geriye doğru okuma yapmak işe yarayabilir diye düşünmekteyim.
Devletler oyunu tuhaf. Şunu kabul etmek gerekiyor ki, son on gündür Suriye’de yaşayanları belki birkaç kişi dışında kimse anlamadı ve yine bu birkaç kişi dışında herkes şaşkın.
Şaşırmayanlar tarafında ilk sırada şüphesiz Amerika var. İkinci sırada ise Putin.
Putin’in resmi konuşmalarını geriye doğru okumaya başladığımızda ancak bugün anlayabileceğimiz bazı ipuçlarını da görmek mümkün. Rusya Devlet Başkanı, nice zamandır, “Artık Suriye’de her şeyin askeri yöntem ile değil siyasi yöntem ile çözülmesi gerektiğini” söyleyip duruyordu. Bunun “Eğer bir çatışma çıkarsa artık biz yokuz, derdimiz bize yetiyor.” anlamına geldiğini maalesef bugün anlayabiliyoruz.
Dahası, Suriye’de yaşanacak yeni bir çatışma ortamında müdahil olmaması karşısında kendisine neler vaat edildiğini henüz bilmiyoruz. Acaba Amerika Putin’e Ukrayna konusunda nasıl bir teminat verdi. Ve bu konuda başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerini nasıl ikna etti?
Bunların hepsi en azından bizler için şimdilik muamma.
Muamma olan başka bir konu daha var: Esad, bundan sonra ne yapacak?
İlk ve kaba bir bakışla aslında Esad ailesinin aktif siyasette, Suriye’de olsun olmasın, bulunmasının artık hiç kimseye bir faydasının olmadığını söyleyebiliriz. Hani ifadesi çok hoş değil belki ama Esad’ın yokluğu her ne şekilde olursa olsun varlığından daha az önemli. Dolayısıyla şu anda nerede olduğu ve durumunun nasıl olduğu bir kocaman soru işareti olan Beşar Esad’ın hayatı hakkında yapılan spekülasyonların, siyasi dedikoduların haddi hesabı yok.
Son 24 saattir uluslararası medya ve yorumcuları özellikle Esad konusunda izlemeye çalışıyorum. Şahsi kanaatimden ziyade, ortalıkta dolanan söylentileri sizinle paylaşmak istedim.
İlk olarak İngilizce, Arapça ve Fransızca yayın yapan İsrail menşeli haber kanalı i24news’e baktığımızda şöyle bir yazı / yorum yayınlandı: “Esad nerede? Çelişkili raporlar ortaya çıkıyor… Pazar günü basında yer alan haberlere göre, Suriye eski Devlet Başkanı Beşar Esad’ın nerede olduğu, uçağının düşmesi sonucu muhtemelen öldüğüne dair çelişkili haberler nedeniyle bilinmiyor.
Uçuş takip sitesi Flightradar’ın verilerine göre Syrian Air’e ait uçak, başkentin isyancılar tarafından ele geçirildiğinin bildirildiği saatlerde Şam havaalanından havalandı. Uçak başlangıçta Esad’ın Alevi toplumunun kalesi olan Suriye’nin kıyı bölgesine doğru uçtu, ancak daha sonra aniden U dönüşü yaparak haritadan kaybolmadan önce birkaç dakika boyunca ters yönde uçtu. Reuters haber ajansı uçakta kimlerin olduğunu hemen belirleyemedi.”
Uçağın radardan kaybolması elbette akla ilk olarak “Acaba düşürüldü mü?” sorusunu getirirken, başka yorumcular, bu anlarda bu tür gizlenme manevrasının hep yapıldığına dikkat çekiyorlar. Yani Esad’ın bilinçli olarak kendisini ölmüş gibi göstermesi de muhtemel. Şimdi güvenli bir evin salonunda TV kanallarını takip ediyor da olabilirdi pekala.
Yine 124news’te yayınlanan bir başka haberde, Reuters’e konuşan iki Suriyeli kaynağın, Esad’ı taşıdığı düşünülen uçağın haritadan kaybolmadan önce beklenmedik bir U dönüşü yaptığını ve düşmüş olma ihtimalinin yüksek olduğunu bildirdiği yer almakta.
Rusya ise bu iddiaların aksine, Esad’ın Şam’dan güvenli bir şekilde ayrıldığını açıklamıştı.
Ancak başka yorumcular da Esad’ın uçağının bizzat Putin’in emriyle düşürüldüğünü ima eden yorumlar yapıyor! Onlara göre Putin, Esad kamburundan kurtulmayı başarmış durumda.
Reuters gerçekten bu tür kriz anlarında en iyi habercilik yapan belki de en objektif haber kaynağı. Ona bir göz atalım. İşte i24news’in de kaynak olarak gösterdiği haber:
“Esad’ın nerede olduğu bilinmiyor, ordu yetkilileri uçağa bindiğini söylüyor. İsyancılar Pazar günü Suriye’nin başkentini ele geçirerek ailesinin elli yılı aşkın iktidarına son verdiğinde artık Şam’da olmayan Beşar Esad’ın nerede olduğu gizemini koruyordu.
İki üst düzey ordu yetkilisi Esad’ın Pazar günü erken saatlerde Şam’da bilinmeyen bir yere gitmek üzere bir uçağa bindiğini söyledi.
Esad’ın en yakın müttefiklerinden biri olan Rusya, Esad’ın Suriye’den ayrıldığını doğruladı ancak Moskova’nın kendisine sığınma verip vermediği de dahil olmak üzere nerede olduğunu söylemedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “B. Esad ve Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarındaki silahlı çatışmanın bazı katılımcıları arasında yapılan görüşmeler sonucunda, Esad devlet başkanlığından istifa etmeye karar verdi ve iktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesi için talimat vererek ülkeyi terk etti” denildi.
Esad, bir hafta önce isyancıların sürpriz bir saldırıyla Halep’in kuzeyini ele geçirdikten sonra cephe hatlarının parçalanmasıyla art arda şehirlere girdikleri ani ilerleyişten bu yana kamuoyu önünde konuşmadı.
Pazar günü Esad’ın eşi Esma’nın ya da en büyüğü uzun süredir Rusya’da eğitim gören ve geçen yıl Moskova’daki bir üniversiteden diploma alan çocuklarının nerede olduğuna dair resmi bir açıklama da yapılmadı.
Flightradar internet sitesinin verilerine göre, başkentin isyancılar tarafından ele geçirildiğinin bildirildiği saatlerde bir Suriye Hava Yolları uçağı Şam havaalanından havalandı.
Uçak başlangıçta Esad’ın Alevi mezhebinin kalesi olan Suriye’nin kıyı bölgesine doğru uçtu, ancak daha sonra ani bir U dönüşü yaparak haritadan kaybolmadan önce birkaç dakika boyunca ters yönde uçtu. Reuters uçakta kimlerin olduğunu tespit edemedi.
İki Suriyeli kaynak, uçağın ani rota değişikliğinin ve takipten kaybolmasının vurulduğunu ya da transponderini kapattığını gösterebileceğini söyledi.
Uçak, isyancıların Humus’u ele geçirerek başkentin Esad’ın müttefiki Rusya’nın hava ve deniz üslerinin bulunduğu kıyılarla bağlantısını kesmesinden kısa bir süre sonra Şam’dan ayrılmıştı.
Uçuş takip sitesi Flightradar24’te gece yarısından sonra görülebilen Suriye’den kalkan tek uçak, isyancıların şehri ele geçirmesinden saatler sonra Humus’tan BAE’ye doğru yola çıktı.
Geçtiğimiz hafta isyancıların ilerleyişi hız kazandıkça, Esad’ın Moskova’ya ya da diğer ana müttefiki İran’a sığınabileceği yönünde spekülasyonlar yapılmaya başlandı. Suriye devlet medyası Cumartesi günü Esad’ın hala Şam’da olduğunu söylemişti.
İsyancıların saldırısından hemen önce Moskova’yı ziyaret etmişti. İran haber ajansları Cumartesi günü Esad’ın Şam’da üst düzey bir İranlı yetkiliyle görüştüğünü gösteren bir fotoğrafını yayınladı.”
Yani şu an elimizde Esad’ın canlı olarak görüldüğü fotoğraf 7 Aralık Cumartesi gününe ait. O günden sonra Esad’ın yaşadığına dair en ufak bir emare yoktu. Ta ki Kremli’nin “Esad burada” açıklamasına kadar.
Çok enteresan bir görsel: İsrail Başbakanı Netanyahu, Suriye’nin dağılmasını kutluyor! Suriye konusunda benzer hisler taşıyan Erdoğan İsrailli meslektaşının aksine duygularını bastırmayı başarmakta!
Reuters’in Moskova muhabiri Maxim Rodionov şöyle diyor: “Rusya’nın kendilerine insani gerekçelerle sığınma hakkı vermesinin ardından ailesiyle birlikte Moskova’da bulunuyor. Kremlin’den bir kaynak, Rus haber ajanslarına yaptığı açıklamada, Rus askeri üslerinin güvenliğinin sağlanması için bir anlaşma yapıldığını söyledi.”
Rus devlet ajansı Interfax’ta aynı kaynağa atıf yaparak benzer bir haber geçmişti.
Çok ilginç bir gelişmede Rusya’nın aktif olarak kullandığı Telegram mesajlaşma kanalında yaşandı. Rusya’nın Viyana’daki uluslararası örgütlerdeki büyükelçisi Mihail Ulyanov, şunları söyledi: “Son dakika! Beşşar Esad ve ailesi Moskova’da. Rusya, zor durumdaki dostlarına ihanet etmez.”
Öte yandan gayr-ı resmi bu tür kanalları taradığımızda karşımıza şöyle bir tablo da çıkıyor. Evet, Suriye muhalefet liderleri, Suriye’deki Rus askeri üslerinin ve diplomatik kurumlarının güvenliğini garanti altına almayı kabul ettiğini kaynak haber ajanslarına söylüyor. Ancak bazı Rus savaş blogcuları, üsler etrafındaki durumun son derece gergin olduğunu söylerken yine bazı kaynaklar güvenlik garantisinin ne kadar sürdüğünü söylemiyorlar.
Buradan Suriye üzerindeki pazarlıkların henüz yeni başladığı kanaatine varmak mümkün.
Öte yandan Rusya Savunma Bakanlığı’na yakın, Telegram kanalında 1,3 milyondan fazla takipçisi bulunan etkili Rus savaş blog yazarı “Rybar”, Moskova’nın resmi açıklaması ne olursa olsun, üsler etrafındaki durumun ciddi endişe kaynağı olduğunu yazdı.
Rusya Dışişleri bakanlığının şu açıklaması da bence çok ilginç: “Tüm tarafları şiddet kullanımından kaçınmaya ve yönetimle ilgili tüm sorunları siyasi yollarla çözmeye çağırıyoruz. Bu bağlamda Rusya Federasyonu Suriye muhaliflerinin tüm gruplarıyla temas halindedir.”
İsrail’e teşekkür!
Bu arada çok enteresan bir bilgi de okudum. Kaynak yine İsrail… Ülkenin en meşhur Arap bölgesi yorumcusu Baruch Yedid söylüyor.
“İsyancıların Pazar gecesi Şam’a girmesi ve Esad rejiminin devrildiğini duyurmasının ardından, dağılan Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin kurucusu ve Özgür Suriye Ordusu’nun sözcüsü Fahd Masri beni arayarak dramatik olaylara “katkılarından” dolayı İsrail’e teşekkür etti.” Bu kadarla kalsa iyi Fahd Masri şunları da söylemiş: “”Hizbullah ve İran’a vurduğunuz darbeler olmasaydı Suriye’yi özgürleştiremezdik. Teşekkürler İsrail. Bu bir İsrail zaferi, kardeşlerimiz ve komşularımız.”
Beni çok şaşırtan bu ayrıntı bu kadarla da kalmıyor. Masri gaza gelmiş ve üstüne bir de “Sizinle barışı inşa edeceğiz” demiş. Bunların siyaseten mi yoksa samimi olarak mı söylendiğini zaman gösterecek.
Ancak İsrail’li kaynakların Fahd masri, Arap kaynakların ise Fahad Al masri, bizim ise Fuat mısri diyebileceğimiz bu şahıs, yaklaşık 15 gün önce (yani Trump’un seçilmesinin kesinleşmesinden sonra Erbil’deki Welat TV’ye çıkmış ve şöyle demişti: “Önümüzdeki aşamada, İsrail’in güney Suriye’yi İran milislerinin varlığından temizlemek için önemli askeri operasyonlarına tanık olacağız.” Demişti.
Mısri, Trump’ın yeniden seçilmesinin şaşırtıcı olmadığını belirterek, Trump’ın iktidara gelmesiyle birlikte önümüzdeki aylarda büyük değişimlerin beklendiğini kaydetmişti:
“Suriye ve Lübnan’da önemli askeri tırmanışlar bekleniyor, özellikle de Beşşar Esad’ın güney Suriye’deki Hizbullah güçlerini, çoğu Suriye vatandaşlığı almış olan Halk Seferberlik Güçleri üyeleriyle değiştirmesiyle bu tırmanış hızlanacak. Esad, Dördüncü Tümen güçlerinin Hizbullah’ın yerini aldığını iddia ediyor, ancak bunlar aslında rejim üniformaları giymiş İran bağlantılı unsurlar. Yer değiştiren Hizbullah güçleri Humus’a, Suriye kıyısına ve Lazkiye ve Tartus gibi bölgelere taşındı.”
Hani Türkçede bir tabir var ya: “Adam daha ne desin?”
Merak edenler için orijinali Arapça olan bu röportajı şuraya bırakayım.
Çok enteresan Mısri, başka bir röportajında ise, aslında kendileri için her şeyin net olduğunu söyleyip, Suriye’de bundan sonra yaşanacaklar hakkında da kesin konuşmuş: “Yeni bir Suriye için siyasi projemizin bir parçası olarak, her Suriye eyaletinin federalizme benzeyen genişletilmiş bir idari ademi merkeziyetçilik sistemi aracılığıyla önemli yetkiye sahip yerel bir yönetime sahip olmasını önerdik. Bu, Suriye’deki tüm toplumsal bileşenler arasında ulusal uyum ve dayanışmaya ihtiyacımız olduğu için toplumsal çatışmayı önlemek içindir. Bu nedenle, Suriye Kürtleri, diğer tüm Suriye vatandaşları gibi, Kürt kimlikleri ve miraslarıyla gurur duyma hakkı da dahil olmak üzere tam kültürel, siyasi ve ulusal haklara sahiptir.
Çoğu Kürt siyasi partisi tarafından en ileri olarak kabul edilen bu kapsamlı vizyonu sunduk. Suriye’nin gerçekten kapsayıcı ve katılımcı olmasını sağlamak için ulusal bir gündem dahilinde tüm Kürt ulusal güçleriyle sürekli diyaloğa açığız. Herkes ayrımcılık yapmadan tüm vatandaşları için yeni Suriye’nin inşasına katkıda bulunmalıdır.”
Dikkatinizi çekerim, bu konuşma Suriye’deki son olayların yaşanmasından neredeyse bir ay önce yapılıyor. Ve Mısri’nin bu önerileri kimlerle müzakere ettiğini ben de çok merak etmekteyim.
Suriye’de yaşananların epey önceden planlandığını, yapılan açıklamalardan da anlamak mümkün. Biden, Putin, Netanyahu, Esad, Erdoğan, İran, HTŞ ve daha pek çok ülke, lider ve unsurun aynı cümleyi söylemesi ilginç değil mi: “Bundan sonra sorunu Birleşmiş Milletler çözecektir!”
Hani sevdiğimden ya da empati duyduğumdan değil ama bende bir burukluk hissi oluşturan haber ise AlJazeera’da yayınlanan “Beşar Esad: Vatanını kaybeden başkan!” başlıklı haberiydi.
Son bir nokta.
Dikkatinizi çekti mi bilmem, gerçi bireysel sonları aynı olmadı ama Saddam ile Esad’ın ülkelerinde yaşananlar ne kadar da birbirine benziyor değil mi?
Her iki ülkede de Baas rejimi vardı ve her iki ülkenin de askeri güçleri, tek kurşun atmadan ülkeyi teslim ettiler.
Evet birkaç günlüğüne de olsa “Esad öldü mü?” soruları ortalıkta dolaştı. Ruslar bu belirsizliğe son noktayı koydular. Evet Beşar Esad belki biyolojik olarak ölmedi ama siyaseten mevta oldu.
Bilmem ki, diğer zalimlere ders olur mu bu son!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***