Suriye hükümeti Pazar günü erken saatlerde çöktü ve Esad ailesinin 50 yıllık iktidarı, muhaliflerin sürpriz saldırısının ardından sadece 10 gün içinde sona erdi. Muhalif güçler başkent Şam’ı ele geçirdi. Esad’ın sarayı yağmalandı, Hafız Esad‘ın heykelleri yıkıldı. Suriye’de ve Türkiye’de birçok Suriyeli rejimin yıkılmasını gösterilerle kutladı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın hükümetinin Pazar günü düşmesi, yaklaşık 14 yıl süren bir iç savaşın ardından geldi. Suriye’deki savaş, ABD, Rusya, Türkiye, İran ve İngiltere’de dahil olmak üzere birçok uluslararası ve bölgesel gücün dahil olduğu bir vekalet savaşına dönüşmüştü. Yaklaşık 10 yıl önce Esad’ı yıkılmaktan kurtaran Rusya, bu kez güçlü bir reaksiyon vermedi. İran ve Hizbullah gibibağlı güçler son 14 ayda İsrail saldırıları ile ağır yara almıştı. Müttefiklerinden beklediği desteği göremeyen Esad güçleri de ciddi bir direniş gösteremedi. Yıllardır işlediği savaş suçları ile nam salan, muhaliflere ağır baskılarla sindiren rejimin yıkılmasının ardından Esad ve yönettiği güçler, ‘kağıttan kaplanlar’ mıydı sorusu soruldu.
Babasının otuz yıllık demir pençesinden sonra 2000 yılında Esad başa geçtiğinde birçokları bu genç adamın bir reformcu olacağını umuyordu. 34 yaşındaki Esad, Batı’da eğitim almış bir göz doktoruydu. Nazik tavırları ve bilgisayar başta olmak üzere teknoloji merakıyla dikkat çekiyordu. Göreve geldikten birkaç ay sonra evlendiği eşi Asma al-Akhras ise İngiltere doğumluydu ve batılı, modern tarzıyla dikkat çekiyordu.
Aslında Suriye’nin yeni liderinin aslında Beşar değil abisi Basil olması planlanıyordu. Ancak Basil’in 1994 yılında Şam’da bir trafik kazasında ölmesinin ardından Beşar apar topar Londra’dan, göz doktorluğu görevinden geri çağrıldı. Ve başa geçmesi için eğitilmeye başlandı. Ülkeyi demir yumrukla yöneten ve Sovyetler ile yakın ilişkileri ile dikkat çeken Hafız Esad 2000 yılında öldüğünde, parlamento başkanlık yaş şartını apar topar 40’tan 34’e indirdi. Çünkü yeni liderlik için tek aday durumunda olan Beşar henüz 34 yaşındaydı.
Esad göreve ilk geldiğinde siyasi mahkumları serbest bıraktı ve Suriyelilerin sanat, kültür ve siyaset hakkında açık bir şekilde konuşabildikleri entelektüel salonlarına izin verdi. Babasının oldukça baskıcı rejiminden sonra Suriye artık genç, reformişst, Batı eğitimli modern lideri ile daha çok konuşur daha çok yazar olmuştu. Ancak aradan çok kısa bir süre geçmesinin ardından Suriye’de çok partili demokrasi ve daha fazla özgürlük isteyen ve bin entelektüel tarafından imzalanan dilekçe ile Esad 2001 yılında hemen geri adım attı ve salonlar kapatılıp birçok insan tutuklandı. Esad, politik değil sadece ekonomik açılımdan yana olduğunu gsötermişti.
Esad dış politikada babasının ayak izlerini takip ederken içerde de yine babası gibi en büyük destekçileri Aleviler oldu. Ancak Esad’ın ekonomik reformları bazı Sünnüleri de Esad’ın güç tabanının içine çekti. Esad yönetimde olduğu sürece aile bireylerine de önemli pozisyonlar düştü. Kardeşleri ve akarabaları önemli pozisyonlar tuttu. Eşi ve 3 çocuğunun annesi olan Esma’ya da fazlasıyla güvenen Esad, ona kritik roller vermekten geri durmadı. Esad’ın çok güvendiği eşi Esma, Mayıs ayında lösemi tedavisi gördüğünü açıkladı.
Tunus ve Mısır’da protestolar patlak verip sonunda yöneticileri devirdiğinde Esad aynı şeyin kendi ülkesinde de yaşanma ihtimalini reddederek rejiminin halkıyla daha uyumlu olduğu konusunda ısrar etti.
Ancak Mart 2011’de yönetimine karşı protestolar patlak verdiğinde, Esad bunları bastırmak için bir zamanlar babası tarafından kullanılan sert taktiklere başvurdu. Her ne kadar İran ve Rusya gibi güçleri yanına alarak Suriye’nin büyük bir ksımında dikta rejimi kurmayı başarsa da Batılı güçler işlenen savaş suçları ve muhaliflere yapılan işkenceler sebebiyle kendisini zalim, acımasız bir diktatör olarak resmetti.
İran ve Rusya’nın desteğiyle muhaliflerin kontrolündeki şehirleri bombalayan Esad rejimi ayrıca gözaltı merkezlerindeki yaygın işkenceler ve yargısız infazlarla suçlandı. Yıllarca süren ve bir vekalet savaşına dönüşen iç savaş neticesinde yüzbinlerce -yaklaşık yarım milyon- insan hayatını kaybetti. Neredeyse on milyondan fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı ki Suriye’nin savaş öncesi nüfusu yaklaşık 23 milyondu.
Yaklaşık 10 gün önce muhalif güçler 2016’dan beri ilk kez Halep’e girdi. Ve sonra Şam’a kadar ciddi bir direniş görmeden ilerleyerek Esad rejiminin sonunu getirdi. Esad ile birlikte yarım asırdan fazladır devam eden Esad ailesi iktidarının da sonu geldi. Gücü babasından devralan Beşar Esad, ailesiyle ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Suriye’yi gelecekte neler beklediği ise belirsizliğini koruyor. Yıllardır süren iç savaş neticesinde barışa aç olan Suriyeliler istediklerine kavuşacak mı yoksa Esad rejimi boyunca durmayan kan ve gözyaşı akmaya devam mı edecek sorularının cevabını önümüzdeki yıllar verecek.
Esad rejiminin yıkılışı muhaliflerin saldırılara başlamasının ardından yaklaşık 10 gün sürdü. Halbuki Esad uzun yıllardır savaşın ateşini kaybetmesi ve cephelerin soğuması nedeniyle ülkedeki iç savaşın galibi olarak görülüyordu. Müttefiklerinin desteğiyle Suriye topraklarının çoğunu geri almıştı. Batı’nın Şam’a uyguladığı yaptırımlara rağmen komşu ülkeler Esad’ın iktidarını kabul etmeye başlamıştı. Arap Birliği geçen yıl Suriye’nin üyeliğini iade etmiş ve Mayıs ayında Suudi Arabistan Şam’la ilişkilerini kestikten 12 yıl sonra Suriye’ye ilk büyükelçisini atamıştı. Ancak gücü eline geçirdiğine inanılan Esad’ın İran ve Rusya desteği olmadan kendi başına ayakta kalamayacağını muhalif güçler on gün gibi kısa bir sürede tüm dünyaya göstermiş oldu. Esad’ın Suriye’yi terk ettiği birçok kaynak tarafından doğrulanırken devrik liderin nerede olduğu sorusu ise henüz cevap bulmuş değil. Bazı kaynaklar Esad’ın uçağının düşmüş olabileceği iddialarında bulunuyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***