NECİP F. BAHADIR | YORUM
Erdoğan’ın konuşma yaptığı sırada, ‘AKP’nin İsrail’le ticaretini’ protesto ettiği gerekçesiyle 9 genç tutuklandı. Sürpriz mi? Hayır…
AKP politikalarını eleştirmek uzun zamandan beri yasak, Erdoğan’a yan gözle bakmak suç… Hele ki riyakarlığını bizzat Erdoğan’ın yüzüne vurmaya kalkarsanız hapishanelerin soğuk odalarından oda beğenin! Olan bu. Bir Türkiye gerçeği. Gazeteci Kazım Güleçyüz ‘taziye’ gibi insani bir mesaj yüzünden tutuklandı. Nasuh Mahruki sırf ‘YSK’ya güvenmiyorum’ dediği için hapiste.
Yine de olay AKP’nin devri iktidarını özetlemesi ve yansıtması bakımından çok önemli. Ve özellikle ‘siyasi İslam’ mahallesindeki yankısı görmezden gelinemez.
Biliyorum tutuklamaların hukuki yönünü konuşmak, tartışmak anlamsız. Gözaltı sürelerinin aşıldığı, dosyanın terör savcısına verildiği, 4 günün sonunda doğrudan tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk ettiği… Normal şartlar altında kabul edilemez.
En azından savcı, “Çocuklar neden böyle yaptınız, amacınız neydi?’ diye sorsaydı? İfadelerini bile alma gereği duymamış. Hüküm çoktan verilmişse niye sorsun ki? Bu ülkede, hukukun, yasaların, adaletin gayrı adı bile yok.
9 kişinin sorgusuz sualsiz tutuklanarak hapishaneye gönderilmesi ‘bu acı gerçeği’ herkese gösterdi. Melek İpek, “Beni buraya getirebildilerse herkesi getirebilirler.” derken haksız mıymış?
Birkaç gün önce Türkiye raportörü N. Sanchez Amor, “İsmail! Siz 14 yaşındaki kız çocuklarını terörden yargılıyorsunuz, hakimleriniz kız çocuklarına ‘neden komşuna ders çalışmaya gittin diye soruyor!” derken haksız mıymış? Var mıydı Türkiye heyetinde yer alan İsmail’in bir cevabı? Ne diyebilir ki…
Toplum ‘dilsiz şeytana’ dönüştü!
Erdoğan’ın, affettiği Balyoz darbe davası hükümlüsü Çetin Doğan’ın hapishane hücresine Melek İpek’i koymasını izah edebilecek bir AKP’li var mı? Susmak, görmezden, duymazdan gelmek dışında bir cevap mümkün mü? Hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı?
Anadolu toprakları tarihinin en ağır hukuk krizini yaşarken Erdoğan’a, “İsrail’le ticareti kes!” diye tepki gösteren 9 kişinin tutuklanmasına şaşıranlara şaşarım. Yine de tarihe not düşmek ve geleceğe bir dilekçe göndermek gerekiyor tabii. Bu devran böyle gitmeyecek. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner… Öyle de olacak ve hesap da dönecek. O gün vay AKP’nin haline! Suç ve günah defteri o kadar kabarıktı ki…
AKP’lilere bir soru daha soralım; o 9 kişi İstanbul’da değil de Telaviv’de Netanyahu’nun Gazze politikasını protesto etseydi, tutuklanırlar mıydı? Onları da terör savcısı soruşturur muydu? Kesinlikle hayır… Netanyahu kendi ülkesinde ne tepkilere, protesto eylemlerine muhatap oluyor.
9 gencin tamamen ‘sözden’ ibaret masum protestosu ne ki… Emin olun Erdoğan hukuku Netanyahu’dan beter. İşte bu olay bu gerçeği bütün dünyaya ilan etti. AKP zulmünü görmeyen gözlere gösterdi, duymayan kulaklara işittirdi.
9 genç Erdoğan’ı protesto etmekte haksız mı? AKP gemileri resmi açıklamaların aksine Türkiye limanlarından İsrail’e lojistik taşımıyor mu? Erdoğan’ın, “İsrail’e ticareti kestik!” sözünün bir yalandan ve aldatmacadan ibaret olduğu ortaya çıkmadı mı?
Gemiler İsrail-Türkiye arasında mekik dokuyor
İYİ Parti Milletvekili, Kocaeli’den kalkan geminin takibi önlemek için sinyal sistemini kapattığı ve İsrail’e doğru yol aldığını açıkladı. Yalan mı? Koca devasa gemi yalanla, inkarla yok edilebilir mi? AKP gemilerinin İsrail ile Türkiye arasında mekik dokuduğu herkesin bildiği sır olmaktan çıktı, gerçeğe dönüştü.
İsrail’in ‘can damarı’ petrol nereden gidiyor? Türkiye topraklarından değil mi? AKP’li Özlem Zengin, “Biz Türkiye olarak bu boru hattının işletmesinden mükellefiz, yani içinden geçen petrole bir dahlimiz söz konusu değil!” diyerek itiraf etmek zorunda kalmadı mı?
Özlem Zengin’in açıklamasına göre Türkiye varil başına 1,27 dolar kazanıyormuş! Güncel kurla günlük yaklaşık 31 milyon TL! Bu paranın temiz olduğunu kim söyleyebilir? O para Gazze’de İsrail bombalarına hedef olan çocukların kanları yok mu? AKP için varsa yoksa para…
Çok cılız da olsa Erdoğan’ın yüzüne riyakarlığını vurmak elbette cesaret gerektirir. O 9 gencin her türlü risk ve tehlikeyi göze alarak Erdoğan’a rica eder gibi de olsa, “Lütfen İsrail’le ticareti kes! Siyonistlerin gemileri limanlarımızda…” demesini alkışlamamak mümkün mü? Erdoğan’ı en çok şaşırtan kendi evinde protesto edilmiş olmasıdır herhalde. TRT’nin bir programıydı. ‘Temiz kağıdı’ almayan o salona girebilir mi? Erdoğan’ın bütün programlarının özel hazırlanmış, steril ortamlarda yapıldığı herkesin malumu.
Garip bir cevap!
Erdoğan’ın şaşkınlığı da zaten yüzüne ve sözlerine yansıdı. Ve ne anlama geldiği bugün bile çözülemeyen, “Yavrum siyonistlerin ağzıyla konuşma…” diyebildi. “Siyonistler denizlerimizde ticari faaliyetlerini sürdürüyor. Azerbaycan petrolü neden bizim üzerimizden İsraile gidiyor? İsrail’le ticareti kesin…” cümlesi neden siyonistlerin cümlesi olsun?
Siyonistler Türkiye ile İsrail’in ticaret yapmasını istemez mi? Tam bir şaşkınlık ve ne diyeceğini bilememe hali. Ufacık bir tepki karşısında o kadar dağıldı ki bir avuç çocuğu ‘siyonistlikle’ suçlayabildi. Prompter dışına çıktığında ne denli tehlikeli sularda yüzdüğünün de bir göstergesi bu.
AKP ve Erdoğan farkında değil ama o 9 gencin tutuklanması kendilerine protestodan daha fazla zarar verdi. Olayı duymayan da duydu, görmeyen gördü. ‘Siyasal İslam’ mahallesinde bir soru işareti oluştu. Vicdanlara dokundu. Sırf İsrail’le ilişkileri protesto eylemleri üzerinden bile ‘Erdoğan ve AKP’ mahkum edilebilir.
Siyasal İslam’ın 28 Şubat’ı…
Başörtülü gençlerin polis şiddetiyle karşılaştığı o görüntüleri hatırlayın… “Biz 28 Şubat’ta bile böylesini yaşamamıştık!” diye isyan etmişlerdi. Ben de burada ‘AKP’yi bitiren fotoğraf’ diye yazmıştım. İşte bir yenisi daha…
Adı ‘saray’ olan adliye binaları çok feryatlar, figanlar duydu. Şimdi bunlara ‘kızı tutuklanan’ anneni şu çığlığı da eklendi: “Buraya kızımı almaya geldim. Maalesef tutuklandı. Gerçekten ülkeme olan adalet düşüncem artık tamamen yok oldu. Yani bu çocuklar hiçbir şey yapmadı. Bu mudur adalet? Hani biz Filistin’in yanındaydık? Hani biz Filistin’dik? Ne oldu? Filistin için neden en ufak adımlar hapisle sonuçlanıyor? Filistin’in yanında olmamız bu mudur? Ben asla adalete inanmıyorum.”
Ey Erdoğan! Bir ananın yüreğinden kopup gelen bu sorulara var mı bir cevabın? Bu acılı kadına da anlamsız bir şekilde, “Siyonist ağzıyla konuşma…” mı diyeceksin yoksa? Bak yüzüne, başındaki örtüye, senin mahallenden, hatta senin sokağından bir kadın bak ne diyor; “Adalet düşüncem yok oldu!” diye feryat ediyor. ‘Başörtülü bacım’ dediklerinden biri olan bu sesi de mi duymayacaksın? İktidar ve koltuk uğruna değer mi? Çocukları ve anaları ağlatan bir iktidarın iflah olması mümkün mü? Bu ülkenin gözleri hiç bu kadar nemli olmamıştı.
Yazık.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***