TARIK TOROS | YORUM
Başkent siyaseti, önünde metin olmadan konuşamayan bir liderle onca baskı, şantaja karşılık olarak yalnızca kürsülerden “Alnını karışlarız!” gibi kuru tehditler savuran ana muhalefet liderinin arasında kalmış durumda.
Halkı konuşan yok!
İstiyorlar ki halk, bunları konuşsun.
TV’ler her gece onlarca ‘kendine uzmanla’ havanda su dövüyor. Ekonomik buhranın düştüğü ocaklar nicedir seyretmez, takip etmez oldu.
Evet, izlemiyorlar.
Vatandaşın artık ‘dertlerini tercüme edip güya halden anlayan’ televizyon yorumcularına da politikacılara da karnı tok.
Politikacılar da bunun fena halde farkında olduğu için, kendi ‘bindirilmiş kıtalarına’ konuşuyor, alkış alıyor. Çıktıkları anlaşmalı yayınları saymıyorum.
***
Kamuoyu, ne yazarsa veya söylerse “subliminal” bir mesaj çıkarılıp bunun başına bela olacağının farkında. Misal, “Zevzek zevzek konuşma!” diye bir mesaj attın diyelim, öznesi olmayan. O esnada kazara cumhurbaşkanı kürsüdeyse vay haline! Savcılar kesinlikle sektirmiyor. Savcı atlamışsa aveneleri boş durmuyor, ihbar eden birileri çıkıyor mutlaka.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son birkaç yıldır önünde metin veya ‘prompter’ olmadan anlamlı bir cümle kuramıyor, sorulara yanıt veremiyor. Çarşamba günü, “Devlet Bahçeli’nin ‘İmralı ile DEM görüşsün’ çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu soruldu. 5 saniye durdu, sonra dilinden tek kelime döküldü: ”Görüşüyor.”
Gün boyu ortalık karıştı, Adalet Bakanı’na soruldu, DEM Partililere soruldu, “Cumhurbaşkanı böyle dedi, görüşülüyormuş, nedir durum?” diye.
Tabi fos çıktı…
Çünkü Erdoğan ne soruyu anlamıştı; ne de anlamlı bir cevap verebilmişti. Metin olmadan, muhakeme edemiyor. Ankara bunu biliyor da deşifre edemiyor şimdilik. Neme lazım, Silivri soğuktur.
***
Muhakeme yeteneğinin olmasının yetmediği durumlar da var. Misal, ana muhalefet lideri.
Günlük konuşuyor, esiyor üfürüyor, arkası gelmiyor bi türlü.
14 Kasım’da “Bundan sonra bir adım daha atarsan geçmişteki her türlü rezilliğinizi anlatacağım.” diye kükremişti. Kaç adım atıldı tık yok!
CHP’li Ovacık Belediyesi’ne kayyım atandı, programını değiştirmedi.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, 1 aydır Silivri’de yatıyor. Adalet Bakanı, CHP liderinin telefonlarına çıkmıyormuş. Belki de bu “ifşa” etkili oldu, tutuklu belediye başkanı ile görüşme vizesi alabildi, 28 gün sonra.
Rejimin son yargı kararlarını eleştirirken rejimin muhaberatı ile iş tutan bir pozisyondadır artık ve çıktığı her ekranda bunu izah etmeye çalışırken daha da batmaktadır. Erdoğan “yumuşama” lafını terk edeli çok oldu, Özgür Özel “normalleşmeye” demir attı, vaziyet bu.
***
Türkiye, ikinci haftadır büyük sabah baskınlarıyla sarsılıyor. Ne medya bu durumu gündeme taşıyor, ne de siyasetçiler bu konuda konuşuyor.
İçişleri verilerine göre, geçen hafta 66 ilde 459 kişi evlerinden alınmıştı. Bu hafta 31 ilde 231 kişiye operasyon yapıldı. Kendi halinde insanlar, gazeteci, akademisyen, yazar, yönetmen, karikatürist, fotoğrafçı. Günlerdir gözaltındalar, ters kelepçeli eziyet söz konusu. Tek satır bahseden yok! Bir avuç hak savunucusu sadece.
Konu Cemaat ve Kürt mahallesi olunca kesif bir suskunluk ve karanlık söz konusu. Bu mahallelerin de temel hak ve hürriyetlerde kendi aralarında samimane dayanıştığı söylenemez.
***
Zulme rıza göstermeyen ve direnen üç grup var: Mazlumlar, avukatları, yakın dost ve arkadaşları. Damdan düşenin halinden anca düşen birileri anlıyor.
Onun için, 30 yıl 3 ay yattıktan sonra tahliye edilen şair İlhan Sami Çomak, “Üretilmiş karanlıktan gerçek karanlığa kavuştum. Geride pek çok sevdiğim insanı bıraktım. Umarım onlar da bir an önce tahliye olurlar.” diyor.
Oysa içeride onun kadar yatan yok, rekora koşuyordu. Nasıl bir duyarlılık ki geride bıraktıkları için üzülüyor.
Sözü çok güzel. ‘Üretilmiş karanlıktan gerçek karanlığa’ tahliye edildi -ki bu da çok kıymetli, büyük geçmiş olsun.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***