İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kampanya direktörü, siyasal iletişim uzmanı Necati Özkan, “Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu noktadan çıkışı için İmamoğlu’ndan başka alternatif olmadığını” savundu. Özkan, YSK üyelerine hakaret suçlamasıyla yargılanan İmamoğlu’nun siyasî yasak riskiyle karşı karşıya kaldığı ve istinafta karar beklenen “ahmak davası” için de “Ahmak davasıyla ilgili karar versinler, Ekrem Bey’in gücüne güç katarlar. Her gün dua ediyorum yapsınlar diye. Keşke yapsalar! O zaman Türkiye’nin nasıl başka bir yere döndüğünü görürüz” dedi.
Necati Özkan, Veri Poll Araştırma’nın “İBB Hizmetleri Memnuniyet Araştırması” sunumundaki panele konuşmacı olarak katıldı.
Özkan, insanlık tarihinin genellikle ileri gittiğini ancak Türkiye’nin “çukura düştüğünü” söyleyerek, “Türkiye tarihinde olmadık bir şekilde fakirleşme, orta direğin yok olması, Türkiye’nin ulusal güvenliğinin çok büyük risklerle karşı karşıya kalması gibi durumlarla karşı karşıyayız” dedi.
“Buradan çıkışa ihtiyaç var” diyen Özkan, şöyle devam etti:
“Buradan çıkış için Ekrem Bey tek alternatif, başka birisi yok… Elbette başka belediye başkanları da var Mansur Bey gibi, başka isimler de var… Ama bu ülkeyi kim yönetebilir, kimin vizyonu var, bu ülkeyi buradan ileriye kim götürebilir diye baktığınız zaman başka birisi yok.
Kara propagandalardan etkilenmeden, birinin buradan Türkiye’yi çıkarması gerekiyor. Burada herkese görev düşüyor. Ekrem Bey’in tek başına yapabileceği bir şey değil, ülkenin hep beraber yapabileceği bir şey, o kadar kötü bir noktadayız çünkü.”
“Öcalan planı duvara tosladı”
Kendisine yöneltilen soru üzerine erken seçim beklentilerine ilişkin olarak konuşan Özkan, şunları kaydetti:
“Erken seçim beklentim yok. Türkiye ekonomisi daha da kötüleşecek, rejim son dakikaya kadar imkanlarını kullanmaya devam edecek. Bu gibi rejimlerde ekonomi çöker; çıkış yolu, doğru bir dava, doğru bir kadro ve doğru bir liderle olur. Bu da ancak demokratik yollarla olur. Bu gibi rejimler, riskin ne kadar yüksek olduğunu bilirler, o yüzden son dakikaya kadar gitmeyeceklerdir.
Ama yasal olarak yeniden aday olması için [Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan] yol bulunması lazım. Ya normalleşme diyerek CHP ile anayasa değişikliğine gideceklerdi, bu olmadı. Ya da anayasayı başka türlü değiştirebilirlerse değiştirecekler. Öcalan’a teklif edilen şey de aslında bu kapsamda teklif edildi olarak değerlendirebilir. Öcalan ile birlikte, DEM ile birlikte Anayasa’yı parlamentodan geçirelim, oradan adaylığın yolu açılsın diye düşündüler. O da şu an duvara tosladı. Bunları gördükleri için kolay kolay erken seçime gitmeyebilirler ancak ortağı aynı fikirde olmayabilir. Daha önce birkaç kez düzeni yıktı ortağı, yine yıkabilir. Şu an gerilimi görüyoruz.”
“CHP içinde değişimi kim başlattı, tabii ki İmamoğlu diyeceğiz”
Özkan, “İmamoğlu’nun adaylığı” tartışmaları hakkında da şunları kaydetti:
“41 yıldır iletişimin içindeyim ve siyasetle ilgileniyorum. Ekrem Bey çok özel bir adam. Ekrem Bey’in ilk seçim belediyesini Beylikdüzü’nde yaptık ve kazandık, o zaman da rockstardı bugün de rockstar. Bu iletişimle ilgili değil, personasının kendisinde var. Böyle birinin iletişimini yapmak o kadar kolay ki. Kapasitesini, vizyonunu biliyorsunuz, hata yapmadığını biliyorsunuz.
29 Mayıs sabahı değişim videosuyla ortaya çıkan kimdi? Kim başlattı CHP içinde değişimi? Kim belediyecilikte bugüne kadar yapılmayan işleri yaptı? Elbette İmamoğlu’na bağlayacağız… Kim yaptı bunları? Kılıçdaroğlu mu, Devlet Bahçeli mi, ya da ben mi yaptım? Bunları yapan Ekrem Bey. Olası bir seçimde Ekrem Bey’in aday olmasını hep beraber sağlamamız lazım.”
“Her gün dua ediyorum!”
Özkan, İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret davasıyla yargılandığı ve cezanın istinafta onanması durumunda siyasî yasakla karşı karşıya kaldığı “ahmak davası” hakkındaki soruya da şu yanıtı verdi:
“İçi tamamen bomboş bir dava, diğer davalar gibi… Bunu herkes biliyor. Ama rejim, Ekrem İmamoğlu’nu en önemli mesele olarak gördüğü için her şeyi yapabilir. Anasının ak sütü gibi kazandığı seçimi gözümüzün önünde aldılar. Olmayacak şekilde seçimi iptal ettiler. Ekrem Bey 1 milyon fark attı.
Ahmak davasıyla ilgili karar versinler, Ekrem Bey’in gücüne güç katarlar. Çünkü bazı şeyler siyaset mühendisliğiyle durdurulamaz. Ekrem Bey ile ilgili şu ana kadar yaptıkları işler yetmedi, bu da gelebilir mi gelebilir! Her gün dua ediyorum yapsınlar diye. Keşke yapsalar! O zaman Türkiye’nin nasıl başka bir yere döndüğünü ve ‘oy vermem’ diyenlerin oranının nasıl düşeceğini hep beraber görürüz.”
“Ahmak davası”nda ne olmuştu?Ekrem İmamoğlu, ilk kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 2019 yılının kasım ayında Fransa’nın Strazburg kentinde düzenlenen Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ne davetli olarak katılmış ve bir konuşma yapmıştı. O dönem Türkiye İçişleri Bakanı olarak görev yapan AK Parti İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, İmamoğlu için “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek” demişti. İmamoğlu ise Soylu’ya “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın.” cevabını vermişti. Bunun üzerine Türkiye’deki seçimleri organize eden Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) üyeleri hakarete uğradıklarını ve mağdur olduklarını belirterek İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılı suç duyurusunda bulunmuştu. Başsavcılığın hazırladığı iddianamede “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret” suçundan İmamoğlu’nun 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapis cezasına çarptırılması istenmişti. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk ayağında Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak cezası verilmişti. Dava, son iki yıldır Türkiye’de “Temyiz Mahkemesi” olarak da kabul edilen Yargıtay’ın bir alt basamağı İstinaf Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor. |