Son 8 yılda Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı Kararnameleri’yle 43 bin hektarlık orman alanı yok edildi. Uzmanlar bu tahsisler sebebiyle ormanlık alan statüsünden çıkarılmasının ormanlara yangınlardan dört katı zarar verdiğini belirtti.
Sıcak hava dalgasının etkilerini göstermesiyle birlikte orman yangınlarının sayısında ciddi bir artış yaşanıyor. Öyle ki Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre, 2024’ün ilk yedi ayında ülke genelinde 10 bin 628 hektarlık alan kül olmuş durumda. Ancak ormanların yok olmasının tek sebebi yangınlar değil. Öyle ki tahsisler ve ormanların ormanlık alan statüsünden çıkarılması yangınların dört katı zarar veriyor. İzmir başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında üst üste yaşanan yangınlar sebebiyle ormanlar zarar görürken ormanlık alanlara esas zararın tahsislerin verdiği belirtildi.
TAHSİSLER ORMANLARA DAHA BÜYÜK ZARAR VERİYOR
Evrensel’e konuşan Türkiye Ormancılar Derneği İzmir İl Temsilcisi Kenan Öztan, ormansızlaştırılan alanlar açısından tahsislerin yangınlardan çok daha büyük ölçüde zarar verdiğine dikkat çekti. Yanan alanların en kısa sürede yeşillendirilmesi gerektiğinin ve tahsis edilemeyeceğinin altını çizen Öztan, “Son zamanlarda orman sınırı dışına çıkarma kavramı geliştirildi. Bu bizi telaşa sürüklemektedir. Yanan alanlar başka amaçla kullanıma tahsis ediliyor ve istenildiği gibi kullanılıyor” diye konuştu. Son yıllarda orman alanlarından ormancılık dışı alanlara yapılan tahsislerin dikkat çektiğini dile getiren Öztan, “2004’te ormanlık alanlardan 7 bin 368 hektar tahsis yapılmışken 2017 yılında yaklaşık sekiz kat artışla 57 bin 454 hektara çıkmıştır. Orman yangınları çıktıkça kamuoyunun dikkat ve ilgisiyle medyada günlerce haberlere konu olmaktadır. Oysa tahsisler ormanlara çok daha büyük ölçüde zarar vermektedir. 2012-2020 yılları arasında çıkan 24 bin 357 yangında 87 bin 432 hektar alan zarar görürken aynı dönemde verilen 51 bin 663 adet izinle 342 bin 846 hektar alan ormancılık dışı amaçlara tahsis edilmiştir. Bu veri yanan alanların yaklaşık 4 katıdır. Üstelik yanan alanların neredeyse tamamı yeniden ormanlaştırılırken, ormancılık dışına tahsis edilen alanların yeniden ormanlaştırılması neredeyse olanaksızdır” ifadelerini kullandı.
Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre Bakanlar kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı kararnamesi ile tahsis edilen 342 bin 846 hektarlık orman alanının 87 bin 38’i madencilik, 126 bin 296’sı enerji, 128 bin 712 hektarı diğer işlemlere açılırken 800 hektarı ise İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkarıldı. OGM 2020 yılından bu yana orman tahsislerine ilişkin detaylı bilgi
açıklamıyor.
Madde 18 ise imar sınırları içinde bulunan ve üzerinde bir yapı olan ya da olmayan arsaları ve arazileri, maliklerinin rızası alınmaksızın bir uygulamaya tabi tutulması. Bu madde ile ormanlık alanlar imara açılabiliyor.
“ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN ALANLARIN EMLAK DEĞERİ YÜKSEK”
Başkanlık rejimine geçişin ardından Resmi Gazete’de sık sık gördüğümüz orman dışına çıkarma kararlarına ilişkin konuşan Öztan, “Bugüne kadar bir Bakanlar Kurulu kararı ve 26 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 31 milyon 86 bin 942 metrekare alan orman rejimi dışına çıkartılmıştır. 28.06.2024 tarih ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan orman dışına çıkartılan alanlar tablosuna baktığımızda, İzmir Aliağa’da yer alan Siteler Mahallesi’nde 285 bin 867 metrekare alanın orman dışına çıkarıldığını görüyoruz. Bu alanların en ayırt edici özelliği ise sanki kişiye özel, çok küçük sayılabilecek alanlar oluşudur. Ancak bu alanların emlak değeri çok yüksek ve özellikli arazilerdir. İzmir Aliağa’da orman alanı dışına çıkartılan arazinin dört bir yanı kirletici sanayi kuruluşlarıyla çevrili. Orman örtüsü yok edilmiş ve orman yetiştirildiği taktirde çölde bir ‘vaha’ gibi değerlenecek bir alandır” diye konuştu.
“ÖNLEM ALINMALI”
Tahsislerin yanı sıra orman yangınlarına ilişkin konuştuğumuz İzmir İtfaiye Dairesi Başkanı İsmail Derse çıkan yangınların engellenmesinin mümkün olduğunu, yangın çıktıktan sonra değil, çıkamdan önce önlem alınması gerektiğini vurguladı.
“YANGININ ÖNCESİNE ODAKLANILMALI”
Tıpkı diğer afet yönetim süreçlerinde olduğu gibi yangınlarda da yangın meydana geldikten sonra değil öncesinde, başta risk bölgeleri olmak üzere planlanma ve yönetime odaklanmak gerektiğine vurgu yapan ÇMO İzmir Şubesi YK Üyesi Arzu Yücel, “Son yıllarda dünya genelinde ve ülkemizde birçok büyük şehirde ve turizm merkezlerinde insan yerleşimleri ile doğal bitki örtüsünün kesişim noktası artmaktadır. Bu durum bir yandan nüfus artışının doğal sonucu ve önlenemezken; orman yangını riskini de doğrudan artırmaktadır. Birçok çevre ajansı bu tür kesişim noktalarında yangına dirençli çözümler üretilmesi, düzenli bakım ve yönetim çalışmaları ile bitki örtüsünün kontrol altına alınması, toplumun orman yangınlarının önlenmesi konusunda bilinçlendirilmesi, yangın tahliye planları yapılması gibi konuları öncelikli olarak ele almak üzere planlamalar önermektedir. Ülkemizde buna ilave olarak orman içi ve bitişiği alanlara çöp ve atık bırakılmasının önlenmesinde, enerji nakil hatlarının yangına özel bakımlarının planlamasında, sanayi tesisleri ve kara yollarında koruma bandının belirlenmesinde önlemlerin geliştirilmesinde kağıt üzerinde kalan kararlarda sorumluluk; özel sektör, yerel yönetimler ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır” dedi.
ADRESE TESLİM ORMAN DIŞINA ÇIKARMA
Kenan Öztan’ın verdiği Aliağa örneğinin yanı sıra Cumhurbaşkanı kararnamesi ile orman sınırı dışına çıkarılan alanlardan İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı Görele köyü dikkat çekiyor. Lüks, havuzlu binaları ile dikkat çeken Görele’de yapılan orman sınırı dışına çıkarma yeni villalar, lüks yapılar yapılacağının sinyalini veriyor.
Yine İstanbul’da Çayağzı’da yapılan orman sınırı dışına çıkarılan alana baktığımızda emlak değerinin ve lüks konutların günden güne yükseldiği bir yer olduğunu görmek mümkün.
Bununla birlikte Muğla’nın rant ve tatil ile anılan ilçesi Fethiye’de de benzer bir durumu görmek mümkün. Gördes Mahallesi’nde yapılan orman sınırı dışına çıkarma, rantla dolu tatil beldesine bir yenisinin daha ekleneceğini akıllara getiriyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***