M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Dünyada savaş tamtamları çalsa da bizim halk olarak en büyük sorunumuz hayat pahalılığı. Enflasyonu dünya ekonomi tarihinde kayıtlara geçmemiş uygulamalarla azdıran iktidar, şimdi onu dizginleyemez hale geldi. TÜİK’in açıkladığı Temmuz enflasyonu, sırada stagflasyonun olduğunu gösterdi.
Halkın gündemi hayat pahalılığı. Bir dönem farklı konular öne çıkar gibi olsa da son yıllarda ekonomi hep ilk sıradaki yerini koruyor. Yüzde 3,4 oranındaki işsizliği de yüzde 64,6 oranındaki hayat pahalılığına eklediğimizde ekonominin yüzde 68 ile açık ara önde olduğunu görüyoruz.
Araştırmayı geçtiğimiz ay, “Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” diyerek Asal Araştırma yaptı. Oranlara katılmıyor olsanız bile toplumun içinde başkalarıyla temasınız varsa hayat pahalılığının nasıl can yaktığını siz yaşamıyorsanız da etrafınızdakilerden gözlemleyebilirsiniz.
HER ŞEY O İKİ SÖZLE BAŞLADI
Mehmet Şimşek, geçtiğimiz yıl Haziran ayında, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.” diyerek göreve başladığında ekonomistlerin önemli bir bölümü, bunun gereklerinin yerine getirileceğine inanmaya çalıştı.
“Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” diyen, yükselen enflasyon riskine karşı dünya faiz artırma yoluna giderken, bizdeki ‘Tek Adam’ çıkıp, “Bir Müslüman olarak Nas ne gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim.” diyerek faizi yüzde 18’den 8’e düşürdü. Sonrasında ekonomi rayından çıktı, enflasyon gemi azıya aldı, döviz açığı tarihte görülmemiş rakamlara ulaştı.
Dünü çok anlatmaya gerek yok. Ancak kısa bir zihin tazelemesinin de gerektiğine inanıyorum. Sonra aynı Tek Adam toplumun karşısına çıkıp her yıl “enflasyonu tek haneye indirme” yalanı ile bu toplumu kandırmaya çalıştı.
TEMMUZ AYI HESAPLARI FENA BOZDU
Gelinen noktada, iktidarın enflasyonla ilgili bütün planlarını alt üst edecek rakamlar var orta yerde. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen aya ilişkin enflasyon verilerini duyurdu. Enflasyon Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 3,23, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 28,76, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,78 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 65,93 olarak gerçekleşti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı ve iddia ettiği gibi dezenflasyon, yani yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş bir türlü gelmiyor. Temmuz rakamlarını “yıllık enflasyon düşüyor” diyerek paylaşsa da rakamlar iddialarını doğrulamıyor.
Mart ayından bu yana yüzde 3’ler düzeyinde seyreden aylık enflasyonun Haziran ayında nasıl oldu da yüzde 1,6 çıktığı herkesin malumu. Yılın ikinci yarısı için maaş zammı alacaklara üç kuruş daha az para vermek için TÜİK eliyle yapılan manipülasyondan başka bir şey değildi.
Bizdeki aylık enflasyon, Avrupa Birliği’nde yıllık enflasyon ortalamasından daha yüksek. Avrupa İstatistik Ofisi (EuroStat) Haziran ayı verileri yıllık ortalama enflasyonun yüzde 2,6 olduğunu gösteriyor.
Enflasyon hedefinin tutması için kalan 5 ayda rakamların aylık yüzde 1,4 ortalama ile gelmesi gerekiyor. Elektriğe geçen ay yapılan, doğalgaza da bu ay gelen yüzde 38’lik zamlardan sonra Ağustos enflasyonunun bu rakamın altında kalması mümkün değil. TÜİK endeksi içinde doğalgazın yüzde 2,57 ağırlığı bulunuyor. Bundan dolayı yüzde 38’lik zammın enflasyona doğrudan etkisi 0,98 puan olacak. Bir diğer ifadeyle yüzde 1,4’ün üçte ikisi doğalgaz zammı ile hesabı şimdiden kapatmış oldu.
Dezenflasyon süreci bir türlü başlamıyor. ÖTV, elektrik, su, doğalgaz, akaryakıt, ulaşım zamları durmak bilmiyor. Durmayacak da. Çünkü bütçe açığı görülmemiş boyutlarda. 8,4 trilyon gelir hedefine rağmen daha hazırlanırken giderler 11,1 trilyon olarak belirlenmişti. Yani 2,7 trilyon açık vardı. Bu açığın nasıl karşılanacağını söylemeye gerek yok: Zamlarla.
EKONOMİYİ SOĞUTMA, TOPLUMA İŞSİZLİK VE YOKSULLUK OLARAK DÖNECEK
Mehmet Şimşek, sadece kendine çizilen alanda hareket edip ekonomiyi toparlama iddiasında. Bunu da döviz kuru ve faizle yapmaya çalışıyor. Oysa Türkiye’nin sorunu sadece bu iki kaldıraçla çözülemeyecek kadar derin. “Yapısal reform” diye tanımlanan adaletin toplumda yerleşmesi, kurumlara güven, kuvvetler ayrılığı ilkesinin yeniden hayata geçirilmesi ve kamuda tasarruf anlayışının oturtulup devletin obeziteliğine çözüm bulunmaması halinde enflasyonu doğuran nedenlerin önüne geçilemeyecek.
18 Temmuz’da “Ekonomide sonbahar fırtınasına ne kadar hazırsınız?” başlığıyla yazdığım yazıda, sonbahar tablosunu şöyle özetlemiştim:
- Ekonomi soğumuş, talep canlılığını yitirmiş olacak.
- Üreticiler yaptıklarını satamadığı için üretimi kısacak ve işçi çıkaracak.
- Temmuz ve Ağustos aylarında baz etkisiyle yüzde 10+10 gerileyecek enflasyon, sonbahardan sonra sert direniş gösterecek.
- Doları baskılamanın maliyeti hızla artacağı için dövizin başını alıp gitmesi muhtemel.
Dün bazı kaygılarla Uzakdoğu’da ortaya çıkan kasırga, Türkiye’ye kadar uzandı.
- Borsa İstanbul, çöküşü engellemek amacıyla iki kez otomatik devre kesimi yaptı.
- TÜİK’in inandırıcılığı olmayan enflasyon rakamları bize stagflasyonun başladığını gösterdi.
Şimşek’e göre, Temmuz’daki yüksek enflasyon “geçici etkilerden” kaynaklanıyor ve önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş daha belirginleşerek devam edecek. Şimşek, daha önce görev yaptığı dönemde bir büyük ölçüde bir ekonomist olarak davrandı. Bu görev döneminde ise ekonomistten çok bir siyasetçi gibi açıklamalar yapıyor.
Yukarıda geçen yazımdan alıntıladığım dört nedenden dolayı, Türkiye enflasyonu düşürememiş ve ağır bir durgunluk dönemine girmiş olacak. Bunun adına da stagflasyon deniyor.
Bilindiği gibi stagflasyon, İngilizcedeki “stagniation” yani durgunluk anlamına gelen kelime ile “inflation” (enflasyon) kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulan bir ekonomik kavram. Bir yanda durgunluk ve bunun getirdiği can yakıcı ağır sorunlar, bunun yanında freni patlamış bir enflasyon. Türkiye’nin kapısını sonbahardan itibaren bekleyen bu risk şimdi öne çekilmiş görünüyor.
Kritik dönemlerde ortaya çıkıp kritik rol oynayan bir isim var. Siyasetçi ve işadamı şapkasını birlikte taşıyan Cavit Çağlar, hayatını anlatan “Fırtınalı Bir Yaşam Öyküsü” kitabıyla ilgili Cansu Çamlıbel’e önemli bir röportaj verdi. Cavit Çağlar, ekonomiye ilişkin bir bölümün de yer aldığı röportajda, “Bu enflasyonu bir yere getiremezlerse bir yıla kalmaz erken seçim olur.” diyor. Dahası bir iddiası var. 2025 yılı yazına bile kalmayacağı öngörüsünde bulunuyor.
Küresel ve bölgesel kaos kapıya dayanmış durumda. Tek Adam ve yandaşları iktidarlarını sürdürme ve semirmenin dışında bir şey düşünmüyor. Türkiye bu yapıyı daha fazla sürdüremez. Bunu hepimiz çoğa kalmadan göreceğiz. Muhalefet, iktidar güdümünde olmamış olsa Türkiye’nin önü çok parlak olabilir. Lakin bu tarafa bakınca ümitli olabilmek kolay görünmüyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***