Ukrayna’nın Suriye ve Libya’dan sonra Kafkasya’daki savaşta kendini gösteren Bayraktar TB2 insansız hava uçaklarına odaklanıp Karabağ tecrübesini Donbass ve Kırım için kopyalamaya çalıştığına dair haberler Karadeniz’de hafiften suları köpürtüyor.
Rusya ve Ukrayna medyasındaki iddialara göre Ukrayna ordusu 2014’te Kiev’in kontrolünden çıkan Donbass’a bağlı Luhansk ve Donetsk bölgelerinde “ayrılıkçılığı” bitirmek için Bayraktar TB2’nin etkin olarak kullanılacağı bir savaş senaryosuna hazırlanıyor. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, bu bölgeleri geri alma hedefini dillendirirken Türkiye’den “liderlik rolü” beklediklerini gizlemiyor.
Hatta iddialara göre TB2’ler Donbass ve Kırım’ın yanı sıra Rusların kontrolü artırdığı Azak Denizi ile burayı Karadeniz’e bağlayan Kerç Boğazı’nı izleyecek.
Kiev-Ankara ilişkilerinin giderek askerileşmesi kaçınılmaz olarak Türkiye’yi bölgenin krizleriyle buluşturuyor. Türkiye, Karadeniz’de Rus üstünlüğünü dengelemek için öteden beri Ukrayna ile ortaklığı pekiştirmeye çalışıyor. Bu pozisyon NATO’nun Karadeniz’de varlığını artırma hedefiyle uyumlu. Ankara, Moskova ile ilişkilerini alabora etmesine izin vermese de Rusya’nın Kırım’ı ilhakını hazmedemedi. Türkiye, Rusya’nın Karadeniz Filosu’na ev sahipliği yapan Kırım’ın bağımsızlığını değil Ukrayna içerisinde kalmasını tercih eden bir siyaset izliyor. Kırım’ın katalizör olduğu Ankara-Kiev ilişkileri giderek ivme kazanıyor. Bu ortaklık Suriye ve Libya’da Türkiye’nin önünü kesen Rusya’yı kendi hinterlandında bunaltma çabası olarak da okunabilir.
Rus yanlılarının ilan ettiği Donetsk Halk Cumhuriyeti (DNR) ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’ne (LNR) bir tank üzerinde girmeyi düşleyen Petro Poroşenko’nun devlet başkanlığı sırasında 2015 ve 2018’de askeri alanda iki işbirliği anlaşması yapılmıştı. Rusya lideri Vladimir Putin’le diyalog kurarak krizi çözebileceğini düşünen yeni Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de Ankara ile askeri ortaklığı ileriye taşıdı. 3 Şubat’ta askeri-mali işbirliği anlaşması, 16 Ekim’de de askeri çerçeve anlaşması imzalandı.
Zelenski 16 Ekim’de İstanbul’da işgal altındaki topraklar olarak nitelediği Donetsk, Luhansk ve Kırım’ı kurtarmaktan söz ederken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da savunma alanındaki ortaklık üzerinde durdu.
Bu tür bir arka fonda SİHA üretimindeki ortaklık ikili ilişkileri başka bir yere taşıyor. Türkiye’nin çok ihtiraslı olduğu savunma hamleleri ile Ukrayna’nın Sovyet mirası üzerinden ilerlettiği tecrübe birleşiyor. Türkiye 2018’de 69 milyon dolarlık bir anlaşmayla Ukrayna’ya altı adet TB2, üç kontrol istasyonu ve 200 füze satmıştı. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Ruslan Homçak 2021’de beş Bayraktar daha alacaklarını duyurdu. Bundan daha önemli iki gelişme de şu: Ukrayna devlet şirketi Ukrspetseskport, Bayraktar TB2’nin farklı bir modelinin ortak üretimiyle ilgilendiklerini ve bu şekilde 48 adet alımın yapılabileceğini açıkladı. Dahası Ukrayna TB2’nin üreticisi Baykar’a motor temin ediyor. Ayrıca Ukraynalı Ivachenko-Progress’in geliştirdiği AI-450T turboprop motor Baykar’ın yeni modeli Akıncı’ya monte edildi. İki yılda alınan motor sayısı 12. Baykar ile Ukrspetsexport geçen yıl SİHA motoru ve füze teknolojisinde işbirliği için Karadeniz Kalkanı inisiyatifine imza attı. Türkiye olası Batılı yaptırımlar karşısında motor açmasını böylece çözüyor.
Bu ortaklığın Ukrayna’yı kendi sorunlarını askeri yolla çözme konusunda cesaretlendirdiği görülüyor. Ukrayna ordusu TB2’leri ilk olarak Mart 2019’da Khmelnytski’de denemişti. DPR kaynakları, ilk denemede bazı eksikliklerin tespit edildiğini ve Kiev’de iktidar değişirken SİHA’ların bir süreliğine unutulduğunu önü sürmüştü. Fakat TB2’ler Suriye ve Libya’dan sonra Karabağ savaşındaki rolüyle gündem olunca yeniden gündem oldu.
Türk Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz 4 Kasım’da Kiev’de taktik havacılık tugayını ziyaret edip mevkidaşı Korgeneral Vasil Çernenko ile görüşerek TB2’lerin çalıştırılması ve operatörlerin eğitilmesi gibi konuları ele aldı. Bu ziyaretten 15 gün sonra TB2’ler denenmek üzere Kramatorsk hava üssüne sevk edildi. Ardından 27 Kasım’da Azak Denizi yakınındaki Nikolayev’e bağlı Şirokiy Lan’da TB2’lerle keşif ve hedef tespitine yönelik tatbikat yapıldı. 23 Kasım’da TB2’nin Kırım sınırlarında keşif uçuşu yaptığı da medyaya yansıdı.
Rus medyası da yakın takipte. RIA Novosti 4 Aralık’ta şu bilgileri aktardı: Ukraynalı generaller, Azerbaycan ve Karabağ güçlerinin askeri taktik ve hareketlerini analiz edip önemli sonuçlar çıkardı. DNR ve LNR, Ukrayna’nın Karabağ örneğinden esinlenip askeri bir maceraya karar vermesinden korkuyor. Ukrayna ordusu son günlerde Donbass’a tank, zırhlı araç, uçaksavar sistemleri, top ve roketatarlar sevk etti. Ateş hattına 80 kilometre mesafedeki Kramatorsk’tan havalanan TB2’ler çok rahat hedefleri vurabilir. Ayrıca ABD’nin Ukrayna’ya birkaç MQ-9 Reaper temin etmesi savaşa başlangıç sayılabilir. Ukrayna Hava Kuvvetleri 2 Aralık’ta, Clear Sky tatbikatlarına MQ-9 Reaper’ların da katılacağını duyurmuştu.
Nezavisimaya Gazeta (NG) ise DPR askeri yetkililerine dayanarak, Azerbaycan zaferinden sonra Ankara’nın askeri danışmanlarını Ukrayna’ya gönderdiğini yazdı. NG’ye göre Türkler, Ukraynalı askeri yetkililerle birlikte DRP, LPR, hatta Kırım’ı Kiev’in kontrolüne döndürmek için operasyon üzerinde çalışıyor. NG ayrıca Türkiye’nin sabotaj eylemleri için Kırım Tatarlarının yanı sıra Suriyeli milisleri devreye sokabileceğini iddia etti.
Luhansk and Donetsk’te etkili hava savunması olmaması nedeniyle Ukrayna ordusunun yeterli sayıda SİHA ile bölgeyi geri alacağı öngörüleri yapılıyor. Tabii bu tür öngörüler Rusya faktörünü dışarıda tutuyor. Kırım’ı artık kendi toprak bütünlüğü içinde görüp ona göre tepki veren Ruslar, tarihsel olarak “Yeni Rusya” dedikleri Luhansk ve Donetsk’e de altı yıl öncesinden farklı bakıyor.
Sınır hatlarına askeri güç kaydırmanın ötesinde Rusya pasaport dağıtımıyla bölge insanlarını vatandaş yapıyor. Yıl sonu itibarıyla dağıtılan pasaport sayısı 1 milyonu bulabilir. Pasaport taktiği Abhazya ve Güney Osetya’da uygulanmış, 2008’de Gürcistan’ın müdahalesi üzerine Rusya “Kendi vatandaşlarımı koruyorum” diyerek savaşa girmişti. Rusya, Ukrayna’ya da aynı senaryo ile karşılık verebilir.
Kiev’de, Hırvatistan’ın 1995’te NATO’nun desteğiyle Sırp Krayina Cumhuriyeti’ne (RSK) son verdiği dört günlük Fırtına Harekatı’nın kopyalanması gündeme geldiğinde, Putin, böyle bir senaryonun Donbass’ta tekrarlanmasına izin vermeyeceklerini söylemişti.
Rus senatör Aleksey Puşkov de Karabağ senaryosunun Donbass’ta tekrarlanmasının başarılı olamayacağını belirterek şu yorumu yaptı: “Belirleyici faktör, Donetsk ve Luhansk’ın Rusya ile ortak sınıra sahip olması. Rusya ile Ermenistan’ın tamamen farklı iki şey olduğuna Kiev itiraz etmeyecektir sanırım. İkinci faktör, Türkiye tarafından Azerbaycan’a sağlanan açık destek. Ukrayna sadece ABD ve NATO’nun dolaylı desteğine güvenebilir ve bu yetersiz olur.”
Komsomolskaya Pravda’dan Aleksander Kots da Ukrayna milliyetçilerinin Zelenski’ye başka seçenek bırakmadığını, itici faktör olarak Türkiye’nin Kırım hesaplarının devreye girdiğini, Erdoğan’ın Rusya ile savaşı göze alamadığını fakat Kırım’ı başkasının eliyle halletmeye çalıştığını yazdı. Kots’a göre Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’da attığı adımı burada atmak için binlerce sebebi var; müdahale için uçaklarla asker taşımasına gerek yok, haliyle Ukraynalı yetkililer çok ileri gitmeden önce Rusların tepkisi ve kapasitesini ölçmeye çalışacaklardır.
Karabağ deneyiminin kopyalanabileceği öngörüsünde göz ardı edilen bir şey daha var: Karabağ’da Türkiye sadece SİHA’ları kullanan ekiplerle değil operasyonu planlayan ve yönlendiren askeriyle sahadaydı. Türkiye’nin bu kapsamda bir rolle Ukrayna’da olması beklenen bir şey değil. Bu yol Türkiye’yi Rusya ile kafa kafaya getirebilir.
Kiev-Ankara hattında askeri seçeneğin belirginleşmesinde, Ukrayna hassasiyeti ile bilinen Joe Biden’ın ABD’de başkan seçilmesinin etkisi olabilir. Biden, Obama döneminde başkan yardımcısı olarak Ukrayna’yı altı kez ziyaret edip Rus karşıtı cepheyi cesaretlendirmişti.
Başkan Donald Trump ise “Kırım halkı oldukları yerde olmaktansa Rusya ile birlikte olmayı tercih ederdi” diyecek kadar Kiev’in hassasiyetlerine uzaktı. Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın Ukraynalı Burisma şirketiyle ilişkileri ve Biden’ın Burisma’yı soruşturan Ukraynalı başsavcıyı kovması için Poroşenko’yu tehdit etmesi Trump’ın elinde koza dönüşmüştü. Fakat Trump’ın Zelenski’den Hunter ile ilgili soruşturma istemesi az kalsın Kongre’de azledilmesine neden oluyordu. Şimdi Ukraynalılar Biden’dan Donbass ve Kırım için sertlik bekliyor. Erdoğan da S-400, Kürtler ve Doğu Akdeniz’de kendisini zorlaması beklenen Biden’le en azından Ukrayna’da aynı dilden konuşmayı umuyor. Sadece bir umut…
Yazar: Fehim Tastekin
Kaynak: Al Monitor