Bülent Yücetürk, Ankara Baro Başkanlığı’na aday olduğunu açıkladığı konuşmasında, Baro yönetiminin ciddi bir iş olduğunu, romantik duygusallıkla, popülist söylemlerle, teslimiyetçi tutumla yapılamayacağını belirterek; “Türkiye’deki hukuk krizine, işleyemeyen yargı sorununa, sözüm ona sarayın hukukçuları ile aynı paralele gelmiş olan mevcut Ankara Barosu Yönetiminin göreve devam etmesi halinde bunun Baromuzun tarihine, Baronun bu hukuksuzluklara karşı direnç olma misyonuna karşı, iktidara bir teslimiyet olacağından, Ankara Barosu üyelerinin hukuksuzluğun tam da karşısında durup, onurlarıyla, cesaretleri ile verdiği mücadeleyi boşa çıkartan bu yönetime karşı Ben ve Arkadaşlarım Baroyu yönetmeye adayız” ifadelerini kullandı.
2018 yılında yargı sisteminin “çürümüş” ve “bozulmuş” olmasını gerekçe göstererek Cumhuriyet Savcılığı’ndan istifa eden Bülent Yücetürk, Ankara Baro Başkanlığı’na adaylığını açıkladı.
“Tek adam rejiminin kurumsallaştığını” belirten Yücetürk yaptığı adaylık konuşmasında şunları söyledi:
“2018 yılında, çürümüş bu yargı sisteminin bir parçası olarak kalmak, bozulan yargı sistemini, ‘İçeride kalarak bir Cumhuriyet Savcısı olarak düzeltmek benim için artık imkansızdır’ diyerek, Cumhuriyet Savcılığı’ndan istifa etmiştim. 2018 yılında istifa ederken yaptığım tespitte; mahkeme kararlarının bizzat mahkemeler tarafından uygulanmadığı bir süreci yaşadığımızı, yargının bir güce teslim olduğunu ve vicdanını kaybettiğini, Türkiye’de yeniden hukuk devletini tesis etmek, yargı bağımsızlığını yeniden inşa etmek için mücadele edeceğimi ifade etmiştim. Bu mücadeleyi; görev yaparken, kimseye, ne müvekkile ne hakime hele ne iktidara tabiyiz diyen, tarih boyunca köle kullanmayan ve hiçbir zaman da efendileri olmayan Avukatlık mesleği ile yapacağımı belirterek, 1991 yılında üyesi olmaktan büyük gurur duyduğum Ankara Barosu’na başvurarak, yeniden bu mücadeleyi bu çatı altında vermek için mesleğe yeniden başladım. Ancak, aradan geçen bunca zaman içerisinde durum düzeleceğine daha da kötüleşmiş, tek adam rejimi kurumsallaşmış, mevcut Anayasa dahi uygulanmaz olmuş ve Türkiye’de kendini hukuka bağlı hissetmeyen bir iktidar yapısı oluşmuştur.”
“Bugün ülke, tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir hukuk krizine girmiştir”
Yücetürk, Türkiye’nin “hukuk krizi”ne girdiğini ifade ederek şöyle konuştu:
Bugün ülke, tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir hukuk krizine girmiştir. İktidar, Cumhuriyet’in kazanımlarını bir bir yok ederken, buna direnecek sivil toplum kuruluşlarını, meslek odalarını, sendikaları, Baroları da etkisiz kılmak için elinden geleni yapmaktan geri durmamıştır. Meslek kuruluşumuz olan Baromuz da, iktidarın bu saldırılarından nasibini almış ve iş yapamaz duruma getirilmiştir. Hatta bu durum, yasa düzenlemeleri ile kurumsallaştırılmıştır.
“İktidarın saldırılarının tavan yaptığı dönemde Baro etkisiz kılındı”
Tüm Cumhuriyet kurumları bu saldırılarla etkisizleştirilmeye çalışılırken, Baromuzun; iktidarın bu saldırılarına karşı, geçmişte tarihinde darbe dönemlerinde nasıl bir direnç noktası olmuşsa aynı direnç noktası olması gerekirken, iktidarın bu saldırılarda tavan yaptığı Baroları etkisiz kılıp, hukuksuzluğu kurumsallaştırmak için getirdiği, numaracı Baro düzenlemesi ortadayken ve bu düzenlemeye karşı yapılan direniş yok sayılarak, numaracı Baroyu ziyaret edip, çatıları altında fotoğraf vererek, onları meşrulaştırması hepimizi derinden üzmüştür.
“Baronun hukuksuzluklara karşı direnç olma misyonuna karşı yönetmeye adayız”
Türkiye’deki hukuk krizine, işleyemeyen yargı sorununa, sözüm ona sarayın hukukçuları ile aynı paralele gelmiş olan mevcut Ankara Barosu Yönetiminin göreve devam etmesi halinde bunun Baromuzun tarihine, Baronun bu hukuksuzluklara karşı direnç olma misyonuna karşı, iktidara bir teslimiyet olacağından, Ankara Barosu üyelerinin hukuksuzluğun tam da karşısında durup, onurlarıyla, cesaretleri ile verdiği mücadeleyi boşa çıkartan bu yönetime karşı Ben ve Arkadaşlarım Baroyu yönetmeye adayız. Ben ve Arkadaşlarım, Baro’yu; Cumhuriyet’in Başkentinin Barosu olduğu bilinci ile yeniden Türkiye’nin öncü, lider, sözü dinlenen konumunu yeniden kazandırmak için Başkent Barosuna yakışır bir yönetim modeli inşa etmek için Ankara Barosu’nu yönetmeye adayız.”
“Muammer Aksoyların başkanlığını yaptığı Ankara Barosu gibi saygın Baro yapmak için adayız”
Baro yönetimini ciddi bir iş olduğunu ve teslimiyetçi tutumla yapılamayacağını söyleyen Yücetürk, Baro’nun mevcut durumunu şu sözlerle eleştirdi:
“Baro yönetimi ciddi bir iştir, romantik duygusallıkla, popülist söylemlerle, teslimiyetçi tutumla yapılacak iş değildir. Ankara Barosu, Yöneticilerin ve yönetici sıfatı olmayanların Baro’yu kendi ofisleri gibi kullanacakları bir yer değildir. Ankara Barosu, bir arkadaş kliğinin kendi ego savaşları içerisinde, yönetimsel kavgalarla, kişisel hırslarla yönetecekleri bir yer de değildir. Ankara Barosu, yasanın kendisine vermiş olduğu meslektaşlarının çıkarını önceleyen, koruyan, insan haklarını, demokrasiyi ve meslek onurunu yüceltmek için mücadele eden bir anlayışla yönetilmelidir. Tıpkı, Muammer Aksoyların başkanlığını yaptığı Ankara Barosu gibi saygın, etkin, güçlü bir Baro yapmak için adayız. Ankara Barosu’nu bu hukuksuzluklara karşı bir direnç noktası yapmak için adayız.”
“Avukatların vergisel sorunlarını, istihdam sorunlarını anlatmak ve bu uğurda mücadele etmek için adayız”
Bülent Yücetürk, avukatların yaşadığı sorunları belirterek adaylık gerekçesini şu şekilde açıkladı:
“Üyelerimizin mesleki sorunlarını çözmek, mesleğin icrasında karşılaşılan sorunlarla baş edebilmek için adayız. Baro’nun kötü yönetilmesi nedeniyle, meslektaşlarımızın aleyhine ortaya çıkan servislerin kaldırılması, varlıklarının peşkeş çekilmesi gibi kararından dönülmesi için adayız. CMK görevlendirilmelerinde, numaralı baro karşısında yaşanılan haksızlıklara karşı mücadele vermek için adayız. Avukatların ortalama gelir matrahının 17.000,00 TL olduğunu söyleyen ve ülkede Avukatlardan ve Barolardan bir haber olan, Genç Avukatların açlık sınırının altında yaşadığını bilmeyen Maliye Bakanı’na ve iktidara, Avukatların vergisel sorunlarını, istihdam sorunlarını anlatmak ve bu uğurda mücadele etmek için adayız. Bürosunun kirasını, Bağ-Kur primini dahi ödeyemeyen, hiçbir sağlık güvencesi olmayan, geleceğe umutla bakamayan meslektaşların sorunlarını çözmek ve bu uğurda mücadele etmek için adayız.
Avukatlar tarafından yapılması gereken birçok işin mali müşavirler, noterler tarafından yapıldığını ifade eden Yücetürk, şöyle devam etti:
“Bizatihi, Avukatların tekelinde olması gereken, Arabuluculuk, Uzlaştırma ve benzeri işleri sadece Avukatların yapmalarını sağlamak adına verilecek mücadeleyi yapmak için adayız. Bugün, Avukatlar tarafından yapılması gereken birçok işin mali müşavirler, Noterler tarafından yapılmasıyla ortaya çıkan iş kaybına karşı mücadele vererek, Avukatlık iş alanının genişletilmesini sağlamak için adayız. Yargının kurucu unsuru olan Avukatlar’ın, adliyelerde Hakim / Savcılar ile görüşmek için kilitli kapılardan geçemediği adliye koridorlarında; Avukatlar’ın, yargının eşit ve en önemli paydaşı olduğunu anlatmak, kilitli kapıları açmak, kilitleri kırmak için adayız.
“Stajyer meslektaşlara sürdürülebilir bir eğitim vermek için adayız”
Mesleğe yeni başlayan stajyer meslektaşlara, meslek içi eğitimde Avukatlara etkin, nitelikli ve sürdürülebilir bir eğitim vermek için adayız. Kontrolsüz açılan ve bugünkü sorunların en önemli nedeni olan hukuk fakültelerinin açılmasına, kontenjanlarının arttırılmasına dur demek için adayız. Bugün nitelikli Hukukçu sorununun en önemli nedenlerinden birinin niteliksiz Hukuk eğitimi olduğu tespiti ile bununla mücadele etmek için adayız. Baro’nun; varlıklarına, kazanımlarına, tarihsel mücadelesine sahip çıkmak için adayız.”
“Çaresi yok usta, biz kazanacağız…”
Başkanlık seçimlerinin sadece “seçim” değil; değerlerin, ideallerin ve toplum için olan sorumlulukların yeniden teyit etme fırsatı olduğunu belirten Yücetürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yeni Bir Başlangıç, Güçlü Bir Gelecek! Ankara Barosu’nda yeni bir dönem başlıyor ve biz, 100. Yıl Demokratik Sol Avukatlar Grubu olarak bu değişimin öncüleriyiz. Adaletin, eşitliğin ve hukukun üstünlüğünün savunucusu olarak, baromuzu daha adil, daha şeffaf ve daha erişilebilir bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. Bu seçim, sadece bir yarış değil, aynı zamanda değerlerimizi, ideallerimizi ve toplum için olan sorumluluklarımızı yeniden teyit etme fırsatı.
Biz, 100 yıldır süregelen hukuk mücadelesini daha ileri taşıyacak yeni nesil avukatlarız. Hep birlikte daha güçlü, daha cesur adımlar atacağımıza inanıyoruz. Ankara Barosu’nu birlikte yönetmeye, adalet ve eşitlik ışığında ilerlemeye hazırız. Desteklerinizle daha güçlüyüz. Gelin, bu yolda hep birlikte yürüyelim! Nazım’ın dediği gibi;
Eğer,
Hak, haksızlıktan yüce,
Sevgi, nefretten üstün,
Aydınlık, karanlıktan üstünse,
Çaresi yok usta!
Biz kazanacağız…”
Bülent Yücetürk kimdir?Bülent Yücetürk 1970 yılında, Malatya’da doğdu. İlk öğrenimini Cumhuriyet Köyü İlköğretim Okulu’nda, orta öğrenimini Akçadağ Öğretmen Lisesi’nde parasız yatılı öğrenci olarak tamamladı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1991 yılında mezun oldu. “Kamu Hukuku” dalında yüksek lisans yaptı. 1991 – 1993 yılları arasında, Ankara Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yapan, 1993 yılında Ankara hâkim adayı olarak mesleğe başlayan Bülent Yücetürk sırasıyla Sivas Cumhuriyet Savcılığı, Diyarbakır Çermik Hâkimliği, Aksaray Gülağaç Cumhuriyet Savcılığı, Ankara Haymana Cumhuriyet Savcılığı, Afyonkarahisar Cumhuriyet Savcılığı ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulundu. Cumhuriyet savcılığı yıllarında özellikle bilişim, uyuşturucu, basın suçları, çocuk suçluluğu, çocuk istismarı konularında çalıştı. 26 Nisan 2018 tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili aday adayı olmak için görevinden istifa etti. Halen Ankara Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yapıyor; çeşitli televizyon kanallarında ve Ocak 2022’den itibaren T24’te, hukuki değerlendirmeler başta olmak üzere, görüşlerini paylaşıyor. |