TARIK TOROS | YORUM
Bugün 15 Temmuz 2016. Türkiye yakın tarihinin en karanlık gününün sekizinci yıldönümü. İktidar ve iktidarın karşısında konumlanan medya ve siyasetin resmi ezberi ne olursa olsun, toplum şu iki konuda hemfikirdir, buna emin olabilirsiniz:
BİR: 15 Temmuz darbe girişimi anlatısı, bir gruba ihale edilemeyecek kadar karmaşık ve geriye doğru muazzam bir organizasyonla inşa edilen komplolar bütünüdür.
İKİ: Sonraki sekiz yılda dizayn edilen rejim, yaşanan toplumsal kaos ve korkuların üzerine bina edilmiştir. Sözde “meşruiyetini” buradan almış, önceleri göz yumulan hukuksuzluk barbarlığa evrilmiş, ilk düğme yanlış iliklenince arkası da öyle gelmiş, ekonomik ve sosyal buhranı sonuç vermiştir.
***
Bugün Türkiye toplumu, rejimin her kritik dönemeçte 15 Temmuz’u nasıl fırsata dönüştürdüğünü acı acı fark ediyor lakin sular çok yükseldiği için karşı koyacak gücü bulamıyor. Dert bununla da sınırlı değil… Ülkenin yetişmiş insan gücünün tasfiye edilmesiyle bünye zayıf düştüğü gibi, peşi sıra rejim yargısının kadrajına girmediği halde mevcut kariyerinden vazgeçen beyinlerin göçü eklendi. Türkiye, gençlerinin ‘gelecek hayali’ kuramadığı bir ülkedir.
***
Rejimin, birlikte iş tutabileceği itiraz etmeyecek kadrolara ve buna uygun siyasal zemine gereksinimi vardı. Bunun için, varlıklarını egemenlerle paylaşmayan iş insanlarının, propaganda bültenlerini yayımlamayan medyanın, halkta karşılığı olan politikacıların olmaması gerekiyordu. Selahattin Demirtaş, yaklaşık 8 yıldır bu yüzden içeridedir, iktidarın tutsağıdır. Osman Kavala öyle.
Devamla, hiçbir delili çürütülememiş 17-25 Aralık 2013, büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını yürüten polisler başta, Emniyet camiasının yetişmiş kadroları önümüzdeki 22 Temmuz’da hapiste 10’uncu yılı dolduracaklar.
Çünkü, olmamaları gerekiyordu.
***
17-25 Aralık, büyük kadro tasfiyesine vesile yapıldı. Eş zamanlı olarak sulh ceza hakimleriyle yargıya biçim verildi. Fakat bu yetmiyordu. 1 Kasım 2015 seçimlerinde her iki kişiden birinin AKP’ye oy vermesi de kesmiyordu. 15 Temmuz’un ilk saatlerinden itibaren yüzbinlerce insan, önceden hazırlanmış fişleme listeleriyle peyderpey kamudan tasfiye edildi.
İçişleri Bakanı, önceki gün kendi bakanlığının bilançosunu verirken, “Bakanlığımızın çeşitli birimlerinde görevli 44 bin 444 şahıs ihraç edildi.” dedi. Bu sadece tek bakanlık. Bunun Adalet’i var, Milli Eğitim’i var, Sağlık’ı, Savunma’sı var…
Yalnızca kamu değil, girdaptan özel sektör de kurtulamadı.
***
Şimdilerde iktidardan kopan bir kamuoyu araştırmacısının, yaptığı son ankete dayanarak “AKP’nin 22 yıllık dönemi kapanıyor.” tespiti, yine iktidarın koptuğu Milli Görüş geleneğinden bir parti yöneticisinin, “Anayasa değişmezse Erdoğan ABD’ye gider.” sözleri, sadece durumun sürdürülemez olduğunu söylemiyor. Çıkmazı ve çözümsüzlüğü de yüze vuruyor.
Bugün Suriye Başkanı ile diyalog yolu arayan, bir liderler buluşması için Beşar Esad’a adeta yalvaran Tayyip Erdoğan, içeride de muhalefetle belli konularda uzlaşarak krizi atlatmayı planlıyor. Ve fakat, yaşanan artık kriz değil, büyük buhran.
***
“Bir dönem kapanıyor.” ya da “Kaçacak!” gibi yorumları hatırlatınca, “Hangi öngörünüz tuttu ki!” gibi bir itiraz oluyor. Haklıdır da bu sitem.
AKP rejiminin, şu son 10 yılında yaşanan binlerce skandaldan herhangi biri ile gitmesi gerekirdi. Her defasında onu orada tutan, can suyu veren, meşruiyet bahşeden, belli havuçlara tav olanlara yazıklar olsun.
Ülkenin en az yarısının umutlarını ve hayallerini, her seçim döneminde siyaset masalarında meze yapan omurgasızlar ve onlara sayfalarında, ekranlarında paye veren basın yayın organlarının rahat at oynatabilmeleri için, işini düzgün yapan kadroların olmaması gerekiyordu.
***
İzmir’de iki insan, yağış sonrası su birikintisinden geçerken elektrik akımına kapılarak öldü. Yakın dönemde bu kadar acı veren başka görüntü hatırlamıyorum. Bu, onların öngörebilecekleri bir kaza değildi. Yaşamlarıyla ödediler. Oysa bir gazete, 2019 yılında elektrik kaçağının ölüm tehlikesi yaydığını, 5 yıl sonra yaşanacak faciayı haber vermişti, “Çözüm için illa biri mi ölmeli?” başlığıyla.
Fotoğrafını da koymuş, aynı yer: Alsancak vapur iskelesinin karşı sokağı. Tehlikeye dikkat çekildiği, riskler hatırlatıldığı halde önüne geçilemedi. Bu, çıplak Türkiye fotoğrafıdır. Bölgede elektrik kaçağı giderilmiş olsa da giden gitmiştir.
Büyük resimde ise olacakları kestirebilmek güçtür.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***