M. AHMET KARABAY | HABER ANALİZ
Ülke 3 aydan bu yana “normalleşme” ile yatıp kalkıyor dense yanlış olmaz. Hemen her kesim normalleşme istiyor ama bu kavramın ne olduğunu kendisi tanımlıyor. İktidar kanadı ayrı, muhalefet kanadı ayrı, cemaat mensupları ayrı…
“Normal” kelimesi Türkçeye Fransızca “kurala uygun”, “kurallı” anlamlarının karşılığı olan “normale” kelimesinden geliyor. 19. Yüzyıla kadar bu kelimenin yerine “tabii”, “alelade”, “muntazam olan” ifadelerinin kullanıldığını görüyoruz.
Amacım size sözlük/lügat aktarımı yapmak değil. Hemen her kesim normalleşmeyi talep ettiğine göre, ülke normal olmayan bir durumda demektir. Yani “anormal” bir durum içinde. 31 Mart seçimlerinden sonra sandıktan ikinci parti olarak çıkan AK Parti, hezimetini unutma arayışlarına girdi. İttifak yapmadan seçime giden CHP ise sandıktan tartışmasız galip çıkan parti idi.
Sonrasında bildiğimiz süreç yaşandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, seçimden galip çıkmanın verdiği ön alma ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşebileceğini, kabul ederse bu görüşmenin Beştepe Sarayı ya da parti genel merkezinde olabileceğini söyledi. Erdoğan da “Tamam!” deyince ilk görüşme 2 Mayıs’ta, Erdoğan’ın iade-i ziyareti de 11 Haziran’da gerçekleşti.
Erdoğan’ın nasıl Şark kurnazı olduğunu cümle alem bildiği için 5 Mayıs tarihli yazımda dikkat edilmemesi halinde bunun Özel’in Erdoğan’ı yeniden seçtirme girişimine dönebileceğine dikkat çektim. Siyaset yöntemini, bir taraftan müzakere ederken diğer taraftan mücadele üzerine kurduğunu duyuran Özgür Özel’in bu yolda ne kadar başarılı olacağını önümüzdeki dönemde izlemeye devam edeceğiz.
Ancak ülkenin iki büyük partisi CHP ve AK Parti arasında yaşanan müzakere ya da diyalog süreci, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP duvarına çarptı. MHP lideri Devlet Bahçeli, “İsteniyorsa biz çekilelim CHP girsin!” diye özetlenebilecek çıkışı hem CHP’de hem AK Parti’de soğuk duş etkisi yaptı.
ERDOĞAN BAHÇELİ GÖRÜŞMELERİ
Cumhur İttifakı’nın kurulmasından bu yana kamuoyunun bilgisi dahilinde Erdoğan ile Bahçeli toplam 10 kez görüştü. Bunun 7’sinde Bahçeli Erdoğan’a, 3’ünde ise Erdoğan Bahçeli’ye gitti. Görüşmede karşılıklılığın olmamasının anlamı, kimin diyeceği varsa karşı tarafa gidiyor olması.
Hasta olduğu için partisinin grup toplantısı konuşmasını oturarak yapan ve yürümekte zorlandığı görülen Bahçeli, dün yine titrek adımlarla Erdoğan’a gitti.
MHP ile AK Parti, birbirlerine diş bileseler de Katolik nikahı ile birbirine bağlı olduklarını biliyor. Bu gelişmelerden sonra Erdoğan’ın AK Parti Grubu’na yaptığı konuşma, iki ortağın yeniden nikah tazelemesi seansına dönüştü. Erdoğan’ın iktidar ve ana muhalefet partisinin asla ittifak olamayacağını ifade ettiği cümle, bütün konuşmanın en çok alkış alan bölümü oldu.
Erdoğan, ittifakın 15 Temmuz 2016’da meydanlarda darbecilere karşı mücadele verilerek kurulduğunu söyledi. Erdoğan, Ülkü Ocakları eski genel başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi olayı ile ilgili olduğu söylenen MHP milletvekilleri İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’a isim vermeden sahip çıkmayı da ihmal etmedi.
‘EL SIKIŞMAK İÇİN İKİ EL GEREKLİ’
Ülkeyi karpuz gibi ortadan ikiye ayıran kendi dışlayıcı politikaları değilmiş gibi Erdoğan, “Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir.” diyerek normalleşmesi gerekenin ana muhalefet partisi olduğunu söyledi.
Kendisinin Türkiye’nin çıkarları için yapıcı davranmaya çalıştığını belirten Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel‘i ise “nezaket üslubunu da aşarak siyaseti gerilime sürüklemeye çalışmakla” suçladı.
Erdoğan’ın açıklamasının “normal olmadığını” belirten Özel, el sıkışmak için “tek değil iki el gerektiğini” hatırlatarak, “Muhalefeti belli bir şekle sokmak için normalleşme tanımı yapmak, olsa olsa ittifak ortağının gönlünü yapmaya yönelik kurulmuş bir cümledir. Muhalefet muhalefet olmaktan çıktıktan sonra demokrasi demokrasi olmaktan çıkar.” diye konuştu.
İki parti lideri de kamuoyu önünde karşı tarafa sınır koyma ya da had bildirme tavrı içinde görünse de esas itibariyle diyalogu sürdürme tavrı içinde oldukları anlaşılıyor.
Aslına bakarsanız Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşmasının yapılacağı 1 Temmuz tarihindeki gerilim de hayli düşürülmüşe benziyor. Daha önce bu duruşmaya MHP ve Ülkü Ocakları olarak çıkarma yapacaklarını açıklayan Bahçeli, son grup konuşmasında avukatlarının gideceğini duyurdu. Bahçeli’nin bu geri adımında eşi Ayşe Ateş’in cinayeti MHP’lilerden başka tarafa yönlendirmiş olması temel rol oynadı.
MHP’nin davayı avukatlarıyla takip edeceği açıklaması, CHP lideri Özel’in de gündemine girdi ve Bahçeli’nin attığı adımı, “Davayı avukatları ile takip edeceklerini ve gerilimi artırmayacaklarını söylemeleri son derece önemli buluyorum” diyerek yorumladı.
CEMAAT MENSUPLARININ NORMALLEŞME BEKLENTİSİ
Bu aktarmaya çalıştıklarım, siyaset dünyasındaki normalleşme arayışları, ya da normalleşmeye yön verme çabaları. Bir de ülke insanının 10 yılı aşkın süreden bu yana devam eden anormalliklerin normale döndürme beklentisi var.
Siyaset dünyasında normalleşme sözlerinin bu kadar çok dolaştığı şu günlerde bulunduğum ortamlarda en çok yöneltilen sorulardan birisi de “Ülke ne zaman normalleşir?” sorusu oluyor. Cevabı çok zor bir soru bu.
Lakin son 11 yılda “dershanelerin kapatılması” tartışmalarının başladığı günden bu yana geçen zamana bakıp bir değerlendirme yanıltıcı olmaz. Bir kere şunu unutmamak gerekir. Beştepe Sarayı’nda oturan zat, ülkede söz sahibi olduğu sürece bu ülkenin gerçek anlamda normalleşmesinin önü açılmaz.
- Normalleşme demek, bu ülkede hukuka dönülmesi adaletin tesis edilmesi demektir
- Normalleşme demek, bugünkü yönetim kadrosunun hesap sorulabilir duruma gelmesi demektir.
Bu iki alanda atılan adımlara bakıp normalleşmede alınan mesafeyi ölçmek mümkün. Bu iki soruya cevabınız “Evet” olduğunda ülke farklı bir ufka yelken açıyor demektir.
Bu dönemde özellikle Türkiye’de olanların kendi işlerine yoğunlaşıp ülke gündemini genel hatlarıyla izlemekle yetinmeleri olacak. Birileri 15 Temmuz öncesinde yeni dalgayı nasıl kabartacaklarını hesaplamakla meşguller.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***