(Serbest Görüş) – Geçen yıl yapılan operasyonla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından sıkça Türkiye gündemine gelen bir isim. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın suç örgütü lideri olmakla suçlanan Ayhan Bora Kaplan’ın arasında bulunduğu 61 kişi hakkında yürüttüğü soruşturma sonucunda açılan davanın ilk duruşması 15 Nisan’da (yarın) Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. DW Türkçe, 8 soruda Ayhan Bora Kaplan dosyasını mercek altına aldı.
Ayhan Bora Kaplan kimdir?
Kimlikteki resmi adı “Bora Kaplan” olan Ayhan Bora Kaplan, 1983 yılında Ankara’nın Altındağ ilçesinde dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençliği, bir dönem Ankara’nın yeraltı dünyasına ev sahipliği yapan Atıfbey Mahallesi’nde geçti. Kendi ifadesine göre, 2005 yılında Ankara’nın Ulus semtinde telefon dükkanı açtı; 2009’da Kızılay’da kadın giyimi üzerine mağaza işletti, bunun yanında gıda firması açtı. MASAK raporunda yer alan bilgiye göre ise Kaplan’ın sigorta başlangıç tarihi 2012 olarak kaydedildi.
Kaplan’ın adı, gençlik yıllarında birçok suça karıştı. 2006 yılında hırsızlık suçlamasıyla iki dava açıldı. Gençlik yıllarında “torbacılık” yaptığı iddiası da sıkça ortaya atıldı. 2010 yılında “uyuşturucu ticareti yapma” iddiasıyla hakkında soruşturma açıldı. 2011 yılında bu soruşturma davaya dönüştü. Aynı yıl cinayetten 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yalnızca 3 yıl 4 ay sonra tahliye edildi. Soruşturma kapsamında ifade veren gizli tanık “M7U3H9F8C4”, Kaplan’ın Kızılay’da korsan CD işi yaptığı sırada kardeşini darp eden kişiyi ayağından vurduğunu, bu olaydan sonra “Hıdırlık bölgesine gelerek burada torbacı olarak uyuşturucu satma işine başladığını” öne sürdü. İfadede, “O dönemlerde Ayhan Bora Kaplan isimli şahıs Mersin, Adana ve Doğu illerinden çeşitli kanallar bularak Kokain diye tabir edilen uyuşturucu maddesini sipariş ederek Ankara ilinde bulunduğu mahalleye istiyor. Bu maddeleri getiren şahısları gasp ederek ellerinde bulunan uyuşturucu maddeleri alıp para ödemeden geri gönderiyor” iddiası yer aldı.
Ayhan Bora Kaplan’ın hayatındaki dönüm noktası neydi?
Türkiye, Ayhan Bora Kaplan adını 15 Temmuz darbe girişiminin ardından öğrendi. TRT Genel Müdürlüğü önünde adamlarıyla birlikte ellerinde silahla çektirdiği fotoğraf kamuoyunda sıkça tartışıldı. Kaplan’ın elinde uzun namlulu silah yer aldı. Kaplan’ı TRT önüne çağıran kişinin ise dönemin Çalışma Bakanı Süleyman Soylu olduğu iddia edildi. İddiaya göre Süleyman Soylu, yanında bulunan kuzeni Sadık Soylu’nun telefonuyla Kaplan’ı TRT’ye çağırdı. Bu sırada hakkında dinleme kararı bulunduğu belirtilen Kaplan’ın Soylu ile telefon konuşmaları savcılık tarafından kaydedildi.
Adliyedeki dosyalar nasıl kapatıldı?
Kaplan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bir yandan hızla yükselirken diğer yandan “dokunulmaz” bir görüntü çizdi. MASAK raporunda yer alan bilgiye göre, Kaplan hakkında bugüne kadar 56 soruşturma yürütüldü. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ise Kaplan hakkındaki bazı dosyalarda takipsizlik kararı verilmesi dikkat çekti. Bu kapsamda 2017’de uyuşturucu ticareti suçundan yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına hükmedildi. 2018 yılında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, resmi belgede sahtecilik, kasten yaralama, suç eşyasının satın alınması, görevi yaptırmamak için direnme, parada sahtecilik, hırsızlık suçlarından yürütülen soruşturma dosyaları kapatıldı.
2019’da ise suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, uyuşturucu madde imal etme iddiasıyla takipsizlik kararı verildi. Bu takipsizlik kararlarının 2017-2020 yılları arasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yapan Yüksel Kocaman döneminde verildiği dikkat çekti. Kaplan hakkında hazırlanan iddianamede, 2018 yılındaki örgüt soruşturmasının takipsizlikle sonuçlanması açıkça eleştirildi. İddianamede, suç örgütünün varlığına ve suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde suçların işlendiğine dair delillerin elde edilmesine rağmen söz konusu delillerin göz ardı edildiği kaydedildi. Klasik suç örgütü soruşturmalarında uygulanması gereken soruşturma usulünün uygulanmadığı anlatılan iddianamede; bu bağlamda operasyon yapılmadığı; kolluk tarafından hazırlanan fezlekenin beklenmediği; fezlekenin takipsizlik kararından sonra dosyaya girdiği, etkin soruşturma yapılmadığı kaydedildi.
Dosyadaki gizli tanık, başsavcı hakkında ne dedi?
Bu soruşturmaların kapatıldığı dönemde Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan Yüksel Kocaman hakkında soruşturma dosyasında birçok iddia ortaya atıldı. Kocaman ve Ayhan Bora Kaplan arasındaki ortak nokta ise Avukat Cengiz Haliç oldu. Kaplan’ın hem arkadaşı hem de avukatı olan Haliç’in, aynı zamanda Yüksel Kocaman ile de yakın ilişkileri var. İki ismin birlikte görüldüğü fotoğraflar daha önce sosyal medya hesaplarından yayımlanmıştı. 9 Ekim 2023 tarihinde soruşturma kapsamında dinlenen gizli tanık “M7U3H9F8C4” de ifadesinde Yüksel Kocaman ile Kaplan arasındaki ilişkiye dair çarpıcı anlatımlarda bulundu. Gizli tanık, Ayhan Bora Kaplan’ın Ayyıldız Saç Metal’in ortağı olduğu zamanlarda işletmenin başında duran kişiye “Yüksel Kocaman’ın gayrı resmi sahibi olduğu iddia edilen Kocaman Nakliyat’a hem kendi işlerinde hem de bağlantılı olduğu firmaların tamamına öncelik verilmesi, bütün nakliye işlerinin bu firmaya verilmesi” talimatını verdiğini öne sürdü. Gizli tanık “M7U3H9F8C4”, Ayhan Bora Kaplan’ın talimatıyla yine Yüksel Kocaman’ın evinin tadilatı ve mobilyalarının yapıldığını, mobilyacının parasının bir kısmının “Elmacı Marketler” adına yaklaşık 350 bin TL çek ve nakit paralar ödendiğini savundu. Gizli tanık, yine Kaplan’ın Yüksel Kocaman’ın BMW 3.20 marka aracın Ostim’de bulunan bir oto galeriye satarak son model veya sıfır BMW 5.20 marka aracı Kocaman’a hediye olarak gönderdiğini iddia etti.
Yargı bağlantısını kim sağlıyor?
Ayhan Bora Kaplan dosyasında, iddia edilen örgüt ile yargı arasındaki bağlantıyı Avukat Cengiz Haliç’in sağladığına ilişkin iddialar yer aldı. Kaplan’a yönelik operasyon yapıldığında Avukat Haliç’in de ofisinin arandığı öğrenildi. Bu olaydan sonra Haliç’in yurt dışına çıktığı belirtildi. Gizli tanık M7U3H9F8C4, ifadesinde “Örgütün yargı ayağını Cengiz Haliç takip ederdi ve adliyede Savcı Yüksel Kocaman isimli şahısla Ayhan Bora Kaplan birebir görüşürdü. Diğer yargı mensupları ile de Cengiz Haliç görüşürdü” iddiasında bulundu. “Ayhan Bora Kaplan’ın tefe, eğlence ve kumar işlerine devam ederken avukatı Cengiz Haliç aracılığı ile yargıda edinmiş olduğu çevre bağlantılarla da iş çözmeye başladığını” öne süren gizli tanık, “Hem kendi yargıda olan sorunlarını hem de üçüncü şahısların yargısal problemlerini belirli bir para karşılığında çözmeye başlamıştır. Cengiz Haliç ile Bora Kaplan sürekli görüşür” iddiasında bulundu.
Emniyet müdürleri hakkındaki iddialar neler?
Ayhan Bora Kaplan hakkındaki önemli bir iddia ise operasyon yapılmadığı dönemde Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından kollandığı oldu. Bu nedenle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, o dönem Ankara Emniyeti’nde görev yapan bazı emniyet müdürleri ile polisler hakkında “rüşvet ve görevi kötüye kullanma” iddiasıyla soruşturma başlattı. Bununla ilgili en önemli iddia, Kaplan’ın Emniyet’te verdiği ifade oldu. Kaplan, dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Şube Müdürü Alp Aslan’ın kendisinden 250 bin dolar rüşvet istediğini iddia etti. Gizli tanık “M7U3H9F8C4” de Alp Aslan’ın Kaplan’ın adam adamlarından Serdar Sertçelik’ten 2023 yılında 500 bin TL’lik iki çek aldığını, bunların ödenmemesi durumunda “operasyon yapılacağının” söylendiğini öne sürdü. Yine aynı gizli tanık, Alp Aslan’ın yanı sıra o dönem Asayiş Şube Müdürü Oben Özay, Organize Şube Müdürlüğünde görevli Başkomiser Ercan, Komiser Onur ve Polis Memuru Ö.P., Asayiş Şubede görevli Polis Memuru S.C., Çankaya İlçe Emniyette görevli U.K. isimli şahısların Ayhan Bora Kaplan ile görüştüğünü savundu. Kaplan’ın çocukluk arkadaşı olduğunu söyleyen E.G. ise 2016 yılında Ankara’da Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün başında bulunan Necati adlı müdürle birlikte Kaplan’ın 3 kez İstanbul’a gidip geldiğini, Ankara’ya her dönüşünde 10’ar kilo kokain getirildiğini öne sürdü. E.G. Gasp Büro’ya gittiğinde burada Hasan isminde bir komiserin “seni benden başka kimse alamaz” diyerek kendisinden parçalar halinde 500 bin TL aldığını iddia etti.
İddianamede hangi suçlamalar var?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ayhan Bora Kaplan’ın arasında bulunduğu 61 şüpheli hakkında 5 Ocak’ta iddianame düzenledi. İddianamede, Kaplan iki cinayetten sorumlu tutuluyor. Bu kapsamda 2016 yılında Ankara’nın Çankaya ilçesinde bir gece kulübünün önünde öldürülen Mahfuz Tatar cinayetinde talimatın Kaplan’dan geldiği öne sürüldü. Mahfuz Tatar cinayetinin faili Semih Arslan, olaydan bir gün sonra bir binanın dokuzuncu katından şüpheli halde düşerek hayatını kaybetmişti. İddianamede, Arslan’ın da delilleri gizlemek için kasten öldürüldüğü ve olaya intihar süsü verildiği iddia edildi. İddianamede ayrıca, 4 kişinin silahla yaralanması, Erkan Doğan adlı kişinin iki gün boyunca alıkonularak darp edilmesi, dişlerinin sökülmesi, bazı mağdurların işletmelerine veya araçlarına el konulması da suçlama olarak yer aldı.
MASAK Kaplan’ın malvarlığı için ne dedi?
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Kaplan’ın profili, “iş insanlığına” dönmeye başladı. Kendi ifadesine göre hamburger mağaza zincirinde şube sayısı 5’e yükselirken, Lizbon Coffe adıyla 3 ayrı işyerine de sahip oldu. Ancak MASAK, raporunda 4 ayrı şirkete ortaklığı çıktı. Ayrıca Agriola Tarım A.Ş. Dexas Gıda A.Ş. ve Eylen Yiyecek İçecek Hizmetleri’nde de yönetici olduğu tespit edildi.
MASAK raporunda, Kaplan ve adamlarının 2019-2020 yılı ve sonrasında mali profilleri ile açıklanamayacak düzeyde artışlar olduğuna dikkat çekildi. Bu kişiler tarafından kurulan şirketlerin sürekli bir şekilde sermaye artırımlarına gittikleri anlatılan raporda, şirketlere konan sermayenin bankacılık sistemi kullanılmadan kaynağı belirsiz nakit ödemeler halinde yaptıkları, nakit sermaye ile kurulan şirketlerin aynı zamanda ticari faaliyet yürüttükleri, ancak söz konusu ticari faaliyetten elde ettikleri gelirlerin de suç gelirlerinin nemalandırılması sonucunu ortaya çıkan bir gelir olduğu savunuldu. Bu kapsamda Kaplan, yakınları ve davanın şüphelilerinin üzerine kayıtlı 32 şirkete el konuldu. Raporda, Kaplan’ın SGK çalışma kayıtlarında 2020 yılına kadar garson, kasiyer, restoran müdürü gibi ünvanlarla çalışma kaydı olduğuna dikkat çekildi. Kaplan’ın banka hesaplarında gerçekleştirmiş olduğu para hareketlerinin kaynağının yasal yolla elde edilmediği de vurgulandı. Raporda, buna örnek olarak Kaplan’ın banka hesabına 1 Eylül 2023 tarihinde oğlunun sünnet takıları olarak yatırdığı 27 milyon 808 bin TL’ye işaret edildi. Bu paranın kaynağının araştırılması gerektiği belirtilen raporda, “suç geliri ile finanse edilmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğu” değerlendirmesi yapıldı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***