DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU | YORUM
Türkiye’nin on yıl süreyle başbakanlığını yapan Adnan Menderes’in, 1959 yılında Kıbrıs sorunuyla ilgili antlaşmayı imzalamak üzere gittiği Londra seyahatinde uçağı düşmüştü. Kaza sonucunda on dört kişi hayatını kaybederken, Menderes kazadan yaralı olarak kurtulmuştu. Türkiye’ye döndüğünde büyük merasimlerle karşılanan, kurbanlar kesilen Menderes, 27 Mayıs Darbesi sonrasında idam edilecektir.
Londra seyahati ve kaza
Rumların Yunanistan’la birleşme girişimleri, adadaki Türklerin haklarını korumak isteyen Türkiye’nin devreye girmesiyle Kıbrıs sorununun uluslararası bir soruna dönüşmesine neden olmuştu. Birleşmiş Milletler’in de devreye girdiği Kıbrıs meselesi, Menderes devri Türkiye’sinin en önemli dış politika konuları arasındaydı.
Gittikçe gerginleşen Kıbrıs sorunu, Türk ve Rumların temsili esasına dayanan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması planına dönüştü. Adanın taksim edileceğini anlayan Rumların da onayıyla 11 Şubat 1959’da Zürih’te Türk, Yunan ve İngiliz dışişleri bakanlarının katılımıyla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması kabul edildi.
Başbakan Adnan Menderes de 17 Şubat 1959 günü Kıbrıs meselesini çözüme kavuşturacak Londra Antlaşması’nı imzalamak üzere uçakla Londra’ya doğru yola çıktı. İngiliz yapımı dört motorlu Viscount Turbo Jet tipi uçak Roma’da yakıt ihmali yapacak ve yolculuğuna devam edecekti.
Uçakta Başbakan dışında Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Basın-Yayın ve Turizm Bakanı Server Somuncuoğlu, bazı milletvekilleri, bürokratlar ve gazeteciler bulunmaktaydı. TC-SEV adını taşıyan uçak sekiz mürettebat ve on altı yolcusuyla 9.30’da Esenboğa’dan havalanmış, yakıt ikmali yaptığı Roma’dan da 13.02’de varış noktası olan Londra’ya hareket etmişti.
Uçak İngiltere’ye kadar bir problem yaşamadan gelse de Londra’ya yaklaştığında yoğun bir sisle karşılaştı. Bunun üzerine kontrol kulesinden uçağa bir süre havada tur atması talimatı verildi. Aynı dakikalarda aralarında Yunanistan Başbakanı Karamanlis’in uçağının da bulunduğu beş uçağa aynı talimatın verildiği anlaşılmaktadır. Menderes gibi Londra Antlaşması’nı imzalamak üzere gelen Karamanlis’in uçağı sorunsuz bir şekilde havalimanına iniş yapmıştır.
Menderes’in uçağı ise havada yirmi dakika kadar tur yapmasına rağmen sis şiddetini daha da artırdığından güneydeki Gatwick Havalimanı’na yönlendirilmişse de “birkaç defa pas geçilmiş” sonra da uçak gözden kaybolmuştur. Daha sonra da uçağın havaalanına on iki kilometre mesafedeki Sussex bölgesindeki Newdigate köyü yakınlarında ormanlık bir alana düştüğü anlaşılmıştır.
Kazayla ilgili ayrıntılar ortaya çıkmış gözükmektedir. Uçakta Menderes’in karşısında oturan Sakarya milletvekili Rıfat Kadızade olayı beş gün sonra anlatmış, kazadan sağ kurtulan Başbakan’ın Özel Kalem Müdür Yardımcısı Şefik Fenmen de 2016’da kazayla ilgili olarak BBC Türkçe’ye bir açıklama yapmıştır. Ayrıca birkaç yıl önce yapılan bir çalışmada İngiliz arşivlerinden hareketle kaza aydınlatılmaya çalışılmıştır.
Kazanın nedeni
Kazanın faturası çok ağırdır. Uçakta bulunan 24 kişiden on dördü hayatını kaybetmiş ancak 10 kişi kurtulabilmiştir. Vefat edenlerin beşi mürettebat, dokuzu yolcu olup kaptan pilot, Basın ve Turizm Bakanı Server Somuncuoğlu, Eskişehir Milletvekili Kemal Zeytinoğlu, telsiz operatörü ve bir hostes de ölenler arasındadır.
Kaza sonrası etraftan köylüler yardıma koşmuş, uçağın içine girip kemerleri kesip birkaç kişiyi dışarı taşımışlardır. Çarpmanın etkisiyle uçak ters dönünce Menderes enkazda asılı kalmış ve bacağı uçağın yarılan tabanına sıkışmıştır. Onu kurtaran, karşısında oturan milletvekili Rıfat Kadızade olmuştur.
Menderes uçaktan çıktıktan sonra kaza yerine yardıma gelen Tony-Margaret Bailey çifti tarafından bulunmuş ve eski hemşire olan Margaret Bailey tarafından ilk müdahale yapılmıştır. Daha sonra da tedavi için Londra The Klinik’e götürülmüş, diğer yaralılar da hastanelerde tedavi altına alınmıştır.
Menderes tedavisinden sonra Türkiye’ye dönmeden önce Bailey ailesini ziyaret etmiş ve aileyi Türkiye’ye davet etmiştir. Margaret Bailey 2013’teki bir röportajda idamı sonrasında Menderes ailesine taziyelerini ilettiklerini söyleyecektir.
Olay yerine gelen görgü tanıklarının anlatımlarına göre manzara çok korkunçtu. İtfaiye teşkilatının başındaki görevli de manzaranın “çok feci” olduğunu belirtmekteydi. Uçak kaza sonunda üçe ayrılmış, burun kısmı tamamen kaybolmuş, kuyruk kısmı da ağaç dallarından sarkmaktaydı. Bu durum, uçağın arka kısmında oturanların hayatta kalmalarını sağlamıştı. İşte Başbakan Menderes de bu kişilerden birisiydi.
Kaza haberi ilk defa BBC Radyosu’nda saat 20.00’de duyuruldu. Radyo, Menderes’in kazadan sağ olarak kurtulduğunu ancak on bir kişinin vefat ettiğini açıkladı. Aynı gece İstanbul Radyosu da aynı gece normal yayınını keserek kazayı Türkiye’ye duyurduysa da bilgiler çok yetersizdi. Kazadan beş gün sonra da cenazeler Ankara’ya getirildi.
Yunanistan Başbakan’ı Karamanlis de Menderes’i hastanede ziyaret etmişti. Başbakan’ın ziyaretçileriyle görüşmesine izin verilirken daha fazla yorulmaması için gazetecilerle görüştürülmemiştir. Menderes Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayacak Londra Antlaşması’nı hasta yatağında imzalamış ve bu nedenle antlaşmaya “Başucu Antlaşması” da denilmiştir.
Kazanın nedeniyle ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılmış ve özellikle sabotaj iddiası öne çıkmıştı. Kazanın Kıbrıs sorununa son noktayı koyma aşamasında meydana gelmesi bu tür şüphelerin artmasına neden olmuştur.
Yıllar sonra İnan tarafından İngiliz Arşivleri’nde yapılan araştırmalarda kazayla ilgili belgelere ulaşılmıştır. İnan’ın tespitlerine göre belgeler 1991 yılında araştırmacılara açılmıştır. Kazadan kurtulanların bahsettiği ilk neden sis nedeniyle görüş mesafesinin çok azalmasıdır. İkinci neden de “pilotaj hatasıdır”.
Hem Türk hem de İngiliz tarafı kaza ile ilgili ayrıntılı incelemeler yapmış ve şu sonuçlara varmışlardır: Uçak uçuşa elverişli olup bakımları düzenli olarak yapılmış ve ağırlığı da standartlara uygundur. Mürettebat lisansları mevcuttur ve kazadan önce uçakta ve motorlarda bir arıza olmadığı tespit edilmiştir.
Raporlarda sonuç olarak; kazanın teknik arıza ya da yer hizmetlerinin hatalı yapılmasından kaynaklanmadığı ve eldeki delillerin kazanın nedenini ortaya koymaya yeterli olmadığı ancak çok kötü hava şartlarının da etkisiyle iniş yapılacak havaalanına alçaktan gelme yüzünden meydana gelmesinin ihtimal dahilinde olduğu belirtilmekteydi.
Dolayısıyla teknik raporlar kaza sebebini teknik aksaklıklar ya da sabotaj ihtimaline bağlamamıştır. Raporlar ve kazadan kurtulanların anlatımları göz önüne alındığında asıl nedenin kötü hava şartlarının etkisiyle pilotun yanlış yer ve zamanda alçalmaya başlaması, başka bir ifadeyle “pilotaj hatası” olduğu ortaya çıkmaktadır.
Menderes’e muhteşem karşılama
Kaza Türkiye’de büyük bir üzüntüye neden olmuş hem siyaset dünyasını hem de halkı derinden etkilemişti. Kazanın duyulması sonrasında Ankara’da resmi ve özel toplantılar iptal edilmiş, önceden planlanan nikahlar bile kıyılmamış, eğlence yerleri faaliyetlerine ara vermişti. Hatta Avukat Kemal Özbucak adında bir vatandaş, “Londra uçak kazasında ölenlerin hatıralarını yaşatma cemiyeti” kurulmasını teklif etmişti.
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü de daha hastanede iken Menderes’e bir telgraf göndermiş ve geçmiş olsun dileklerini iletmişti. Üç gün sonra da Menderes’in BBC aracılığıyla Türkiye’ye hitap eden bir mesajı yayınlanmıştı.
Kazadan on gün sonra hastaneden taburcu edilen Menderes, İngiliz Havayolları’nın bir uçağıyla Türkiye’ye doğru yola çıktı. Başbakan’ın hastanede kaldığı on gün boyunca gündem hep Londra’daki uçak kazası ve Menderes’in “mucizevi kurtuluşuydu”. Dolayısıyla binlerce kişi başbakanın dönüşünü iple çekmekteydi.
27 Şubat 1959 günü İstanbul tarihi günlerinden birini yaşamıştı. Binlerce kişi “sevgili başbakanlarını” karşılamak üzere Yeşilköy Havaalanı’na akın etmişti. Terminalin önünden itibaren civardaki yollar hatta Londra Asfaltı bile insan seli olmuştu.
Ertesi günün gazeteleri Menderes’i karşılamaya gelen insan sayısını yarım milyon olarak vermekteydi. Demokrat Parti’nin yayın organı Zafer gazetesi yaşananları “Misli Görülmemiş bir İhtişam İçinde İstanbul Menderes’i Muhabbetle Kucakladı” başlığıyla okuyucularına aktarmıştı.
Karşılamaya gelenler arasında; bakanlar, milletvekilleri, İstanbul ve çevre illerin valileri, üst düzey komutanlar, Rum ve Ermeni patrikleriyle Hahambaşı da yer alıyordu. Gazete haberlerine göre halkın uçak pistine kadar girmesi yüzünden normal karşılama programı icra edilememişti. Halkın tezahüratlarıyla karşılanan Menderes için yüzlerce kurban kesilmiş, başbakan da halkın ilgisi karşısında gözyaşlarını tutamamıştı.
Menderes ise ilk önce Eyüp Sultan’ı ziyaret ederek orada elli kurban kestirmişti. Bu sırada destancılar da “uçak kazasında şehit düşenlerin ve kazadan kurtulan Menderes’in” hikayesini satmaktaydı.
Başbakan sonra da deniz yoluyla Haydarpaşa Garı’na geçerek trenle Ankara’ya hareket etmiştir. 28 Şubat sabahı Ankara’ya varan Başbakan’ı karşılayanlar arasında ana muhalefet partisi lideri İnönü de yer almış ve “samimi ve hararetli bir şekilde” el sıkışmışlardır.
Menderes başkentte de “kalabalık bir insan seli” tarafından karşılanmış hatta eller üzerinde taşınmış, yere indiğinde de ezilme tehlikesi atlatmıştır. Yine kurbanlar kesilmiş hatta kurbanlıklar içinde Urfa valisinin gönderdiği develer de yer almıştı.
Menderes’in kazada hayatta kalması halkın büyük çoğunluğu tarafından olağanüstü bir sevinçle karşılanmış hatta “mucize, ilahi takdir” olarak değerlendirilmiştir. Bunda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan Londra Antlaşması’nın da etkisi vardır.
Samet Ağaoğlu Menderes’in kazadan sağ kurtuluşunu “ilahi korumaya bağladığını” belirtir. Nitekim başbakan daha sonra grup toplantılarında “Allah’ın sevdiği insan” olduğunu ifade edecektir. Yalman da karşılama için “bir Resul gibi sevinçle karşılandı, fani insana nasip olmayacak coşkun muameleler gördü” diyecektir.
Herhalde en çılgın olansa Menderes’in Tarsus ziyaretinde bir köylünün iki koyunun yanında oğlunu da başbakana kurban etmek istemesiydi. Adamın göğsünde “Sayın Başbakanım, Londra’daki uçak kazasında kurtulduğunuz için oğlumu sana kurban etmek istiyorum” yazılı bir levha vardı. Ancak polisler hemen müdahale ederek bu kişiyi gözaltına almışlardı (Milliyet, 10 Ocak 1960).
Başbakan’a gösterilen bu ilgiden rahatsız olanlar da vardı. CHP karşılamanın dini bir mahiyet almasını “din istismarı” olarak yorumlayarak tepki gösteriyor, kazada hayatlarını kaybedenlerin yakınları da “yas tutulmak” yerine bu tür programların öne çıkmasını eleştiriyorlardı. Yüzlerce kurban kesilmesi de tenkit ediliyor hatta bir vaiz vaazında “bir faniye bu kadar kurban kesmenin israf ve onu putlaştırma olduğunu” söylüyordu.
Bu sırada gündeme gelen konulardan birisi de DP-CHP (Menderes-İnönü) gerginliğinin bu vesileyle yumuşamasıydı. Gazetelerde bu konuda yazılar yayınlanıyor, Menderes’in “birleştirici bir milli lider” olması isteniyordu.
Ayrıca Menderes’e üç aylığına dinlenmesi için yurt dışına gitmesi tavsiye edilmişti. Menderes’i muayene eden Dr. Mükerrem Sarol bu teklife “… Bunlar entrika oyunlarıdır. Padişahtan kurtulmak için ya fetva çıkarırlar ya da baskın yaparlar…” cevabını verecektir.
Menderes’i başbakanlıktan uzaklaştırmak için DP’nin içindeki bir grubun yaptığı bu tekliften Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın bilgisinin olmaması düşünülemez. Aydın Menderes, teklifin Bayar ve Etem Menderes’in de aralarında olduğu bir grup tarafından yapıldığını belirtmektedir.
Menderes on dört kişinin hayatını kaybettiği uçak kazasından hafif yaralarla “mucizevi bir şekilde kurtulmuş” ve on gün sonra Türkiye’ye “Allah’ın sevdiği insan”, “büyük bir kahraman” ve “Kıbrıs fatihi” olarak dönmüştü. Dönüşünde kendisine muhteşem bir karşılama yapılmış ve halk onu bağrına basmıştı.
Buna karşılık yumuşayacağı düşünülen DP-CHP ilişkileri bir süre sonra daha da sertleşti ve ordunun içindeki cuntalar adım adım darbeye giden yolun taşlarını döşediler.
Belki de Menderes uçak kazası ve sonrasında gördüğü ilgi karşısında kendisini farklı değerlendirmeye başlamış ve 1957’de Samet Kuşçu’nun darbe ihbarını önemsemediği gibi 27 Mayıs Darbesi’ni de öngörememiş ve önleyememiştir.
İşte İstanbul’da “yarım milyon insanın karşıladığı” Menderes, darbecilerin emrindeki Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkûm edilecek ve 17 Eylül 1961’de darbeciler tarafından infaz edilecektir. O, Londra’daki kazadan kurtulmuş ama emrindeki askerler tarafından idam sehpasına gönderilmiştir.
Kaynaklar: İnan, S. (2020), “İngiliz Belgelerinde Adnan Menderes’in Uçak Kazası”, Belgi, S. 19, s. 1884-1909; Irmak, Ö. (2009), Adnan Menderes’in Yurtdışı Gezileri, İstanbul Üniversitesi AİİT Enstitüsü yüksek lisans tezi, İstanbul; Yalman, A. E. (1997), Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, İstanbul, Pera, C. 2; Eroğul, C. (1990), Demokrat Parti ve İdeolojisi, Ankara, İmge; Menderes, A. (2012), Babam ve Ben, İstanbul, Ufuk; Kaya, E. E. , Avşar, Z. (2012), “İktidar-Muhalefet İlişkilerinde Değerlendirilemeyen Bir İyileşme Şansı”, History Studies, Volume: 4 Issue: 4, p. 219-244;
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/menderese-yardim-eden-hemsire-54-yillik-sessizligini-bozdu-22639509 (13.2.2024)
https://www.youtube.com/watch?v=UeJ-_ZcJBFE (13.2.2024).
https://filmmirasim.ktb.gov.tr/tr/film/adnan-menderesin-londradan-dn
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***