(Serbest Görüş) – SAFA KAR
Takım şampiyonluğa giderken Fenerbahçe Başkanı Ali Koç birkaç gün önce ‘Allah’ın izni’, ‘İnşaallah’ diyerek ilginç bir çıkış yaptı. Koç ‘Haziran ayında yeni bir başkan ve yönetim kurulu olacak’ dedi. Açıkça başkanlığa veda edeceğini söyledi. O bırakmasa koltuk onu bırakacaktı zaten.
Koç’un çok başarılı olduğu söylenemez. Taraftarın kendisinden beklentileri çok yüksekti. Zengin başkanla flaş transferler ve Avrupa’da şampiyonluk hayali kurdu. Bırakın Edirne’nin ötesini, içeride bile şampiyonluğu getiremedi. ‘Dünya markası’ birinci sınıf yıldız transferi de yapamadı.
Orta düzeyde birçok oyuncu geldi Kadıköy’e. Hem transferlerde hem de takımın başarı grafiğinde selefi Aziz Yıldırım’ın çok gerisinde kaldı. Ali Koç taraftar için tam bir hayal kırıklığı oldu. Şimdi tek umudu takımı şampiyon yaparak uğurlanmak… Bu da çantada keklik değil.
Ezeli rakibi Galatasaray’la amansız bir mücadeleye girdi. İpi göğüsleyebilir mi? Mümkün. Sezonun geneline bakıldığında Fenerbahçe yüksek puan ortalamasıyla oynadı. Son yılların rekor gol sayısına ulaştı. Ama aynı şekilde Galatasaray da çok başarılı. Sarı Kırmızılı takım gol yollarında sıkıntı yaşasa da tek farklı galibiyetlerle 3 puan çıkarmasını bildi.
İki takım Beşiktaş ve Trabzon gibi rakiplerinden koptu nefes nefese şampiyonluğa koşuyor. Ve lig yavaş yavaş kaybın telafi edilemeyeceği, kader haftalarına yaklaşıyor. Final maçlarını başarıyla atlatan takım avantajı yakalar. Bu yönüyle lig kalbi olanların zorlanacağı heyecan ve tansiyon düzeyi çok yüksek şampiyonluk yarışına sahne oluyor.
Ali Koç’un tam da bu kritik süreçte ‘Ben yokum’ demesi acaba kime mesaj? Başkanlık adaylarına değil elbette. Sadettin Saran’ın kollarını sıvadığı ve imza toplamaya başladığı haberleri yayılsa da Koç’un çıkışının kulüp içine olduğunu sanmıyorum.
Peki, kime?
Ali Koç faktörü nedeniyle takımın önüne kesen birileri mi var? Futbolun içinde birileri mi? Yoksa mesaj futbolun üzerinde bir güce mi? ‘Ben gidiyorum, takımı rahat bırakın’ mı demek istedi? Birkaç gündür bu sorular zihnimde dönüp dolaşıyor. Cevaplarını bulmaya çalışıyorum.
Türkiye’nin gidişatı üzerinde son derece etkili olan MHP Lideri Bahçeli’nin bir ay önce söylediği ‘Türk futbolunda olmayan sadece futboldur. Bunun dışında ne aranırsa bulunacaktır’ diye bir cümlesi var. Aranırsa bulunacak olan şeyin üzerine pek gidilmedi.
Futbolun üzerinde bir el olduğu herkesin malumu. Maçların sadece sahada kazanılmadığı da. Bu bağlamda geçen yıl Fenerbahçe’yi çalıştıran dünyaca ünlü hoca Jesus’un sözlerini de hatırlamakta yarar var: ‘Bu ligin saha içinde gerçekliği yok. Ben maçların sahada kazanılması gerektiğini düşünüyorum. Maçlar masada kazanılmamalı’.
Sahada kaybedenler kendilerine bakacaklarına suçu genellikle başka yerlerde arar. Ya hakem suçlanır ya da rakip takımlar… Özellikle bu sezon sahadan mağlup ayrılan takımlara bakın, hepsi de hakemlerin yanlı kararlarından şikayetçi. İki gün önce kupada Galatasaray’a elenen Bandırmaspor hakeme ateş püskürdü. Kulüp başkanlarının hakemlere yönelik öfke dolu sözleri toplansa bir kitap olur. Fanatik taraftarların üslubu ve içeriğiyle konuşuyor futbol adamları.
Futbol hatalar oyunu. Dünyanın her yerinde sahadaki oyuncu da hakem de hata yapar. Önemli olan bunun kasıtlı olmaması. Bir takımın lehine, bir başka takımın aleyhine yapılmaması. Fenerbahçe’nin, başarısızlığının faturasını başka yerlere kestiğini biliyoruz. Hakemler ise birinci sıradaki olağan şüpheli…
Ali Koç’un yeni mesajının adresini ararken bir ay önce söylediği şu sözleri de dikkate almak lazım: ‘Belli kesimlerde Fenerbahçe ve Ali Koç sıkıntısı var. Fenerbahçe’nin 10 yıldır şampiyon olamamasını sportif tesadüf mü zannediyorsunuz? Ben şunu iddia ediyorum; Ali Koç’un başkan olduğu Fenerbahçe bu ligde hiçbir zaman şampiyon olamaz. Bizim düşüncemiz bu. Benim başkanlığımın Fenerbahçe’ye zarar verdiği noktasına geldik’.
Hafta içinde Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Ali Koç’un sezon başında kulüp başkanlarına yaptığı konuşmadan bazı cümleler aktardı: ’Bu sene şampiyon olmak için, fıtratımda olan ve olmayan, elimden gelen ve gelmeyen her şeyi yapacağım’. Bu cümleyi Kulüpler Birliği Başkanı olarak söylemesi ayrıca manidar.
Yani şampiyonluk için her yol mubah mı? Yapacağını söylediği ‘her şeyin’ kapsamına neler giriyor? Saha dışı unsurlar ve masa da dahil mi?
Ali Koç’un üç farklı yerde farklı cümlelerle verdiği, benzer mesajlar yeteri kadar tartışılmadı. Ne demek istediği tam anlaşılamadı. Mesajların kime gönderildiği konusunda tahminim var elbette fakat tam emin değilim. Emin olsam bile açıkça yazamam. Mayınlı sahada daha fazla ilerlemek başıma iş açabilir. Ben Koç’un ne demek istediğini gayet iyi anlıyorum. Lafın tamamı ancak deliye söylenir. Az çok aklı olan şifreyi çözer ve mesajların gittiği adresi bulur.
Şu kadar söyleyeyim ki Ali Koç futbolun içinde veya üstünde olan birilerine ‘Ben gidiyorum. 10 yıldır yaptığınız gibi sırf benim yüzümden Fenerbahçe’nin önünü kesmeyin. Haziran’dan sonra ben yokum. Bana da takıma da engel olmayın’ demek istiyor. Maçlarına baktığımızda mesajların adresine ulaştığı sonucuna varabiliriz. Rakiplerinin oyunu bozmaya gücü yeter mi? Zor ama imkansız değil.
Bir futbolsever olarak gönül rahatlığıyla güle güle Ali Koç diyebilseydim keşke… Galiba, temiz futbolun umuduydu felaketi oldu. ‘Nasıl bilirsiniz?’ sorusuna maalesef olumlu cevap veremeyeceğim. Yazık etti kendine… Ve de futbola…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***