TARIK TOROS | YORUM
Türkiye, yumruk atanın en az iki hafta yattığı, taksirle adam öldürenin ise 800 dolara yırttığı bir ülke.
Seçim geliyor, daha önce cebinde taşıdığı köpek dışkısını metro vagonuna bırakıp belediyenin maskotu Boji’yle uğraşan kötülük, şimdilerde kurgusal olarak arızalanan halk otobüsü üzerinden reklam filmi prodüksiyonu yapıyor. Figürasyonlu, valilik çekim izinli filan.
Bu yeni de değil.
Mayıs seçimlerinden önce Kılıçdaroğlu’nu Kandil liderleriyle montajlayıp, klip yapıp seçim meydanlarında döndüren Erdoğan, foyası ortaya çıkınca “Ama montaj ama şu ama bu!” demişti.
***
Kabul edelim, müspet siyasetin en büyük zorluğu, alçaklar karşısında alçalamamak, sahtekarlara aynıyla misillemede bulunamamak, yalana yalanla mukabele edememek.
İşimiz zor: Çarpıtma ve yalan haberle mücadele, çağın en büyük savaşı. Ezbere söylemiyorum.
Dünya Ekonomik Forumu, 15 Ocak’ta Davos’ta başladı. Zirvenin bu yılki teması, “Güveni yeniden inşa etmek.”
Forum, bugüne kadarki en karışık jeopolitik ortamda toplandı. Dikkat çektiği riskler bununla paralel. İlk üçte “dezenformasyon”, “iklim değişikliği” ve “kutuplaşma” var.
Önümüzdeki 10 yılın risk analizinde ise bunlara ilave olarak “yönetim sistemlerinin değişmesi”, “biyolojik çeşitliliğin yok olması”, “doğal kaynakların azalması”, “yapay zekanın istihdama olumsuz etkisi” sıralanıyor.
Özetle fakirlik ve kıtlık kapıda.
***
Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’a göre: Dünyanın en zengin 5 kişisi, 2020’den bu tarafa servetini ikiye katladı. Dünya nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan en yoksul 5 milyar insan ise bu sürede fakirleşti.
En zengin yüzde 1, tüm varlıkların yüzde 43’üne sahip. Bu eşitsizlik önümüzdeki yıllarda derinleşecek, 10 yıl içinde ilk dolar trilyonerini görebiliriz.
***
Bitmedi…
En zengin yüzde 1’lik kesim, insanlığın üçte ikisinin yaydığı miktarda karbon kirliliğine yol açıyor.
Yani sen bireysel olarak ne yaparsan yap, asıl zenginler doğanın canına okuyor.
Her yıl düzenli toplanan iklim zirvelerine özel jetleriyle giden para babaları ve ülke liderlerini hatırlatmaya lüzum görmüyorum.
Servetini sonraki nesiller için daha yaşanılır bir dünya kurmaya harcayan yok. Sorsanız, istihdam yaratmakla, bilmem ne kadar bağış yapmakla övünürler.
Sonra onu da vergiden düşerler.
***
Benimki servet düşmanlığı değil. Hayat boyu böyle düşünmedim. Ekonomik fırsat eşitsizliği büyüyor, makas çok açıldı. Kısa orta vadede bunun değişeceğine dair hiçbir işaret yok.
Düşünebiliyor musunuz, yapay zekanın bile önümüzdeki 10 yıl içinde zenginleri daha zengin edeceği ve fakirleşmeyi tetikleyeceği üzerinde duruluyor. Ciddi bir ekibin, insan gücünden tasarruf için buna kafa yorduğu aşikar.
***
Dönelim Türkiye’ye…
Anlaşıldı ki ve anlaşılıyor ki; kabilelerin birbirlerini yok etme mücadelesi bitmeyecek. Ama yalan ama dolan ama çarpıtma ama şu ama bu…
Ellerinden geleni ardına koymayacaklar. Devlet bile hapiste tuttuğu pilotları arada izne çıkarıp dışarıdakilere eğitim verdirirken…
İktidardan daha kinci kabileler, “İçeridekiler çürüsün, dışarıdakiler acından ölsün!” diye tempo tutuyor.
“Bi bitmediniz!” telaşı bu. Aman görevlerine dönmesinler!
Temel korkuları ise bir avuç gazetecinin hakikat arayışı. Bu, hesaplarını bozuyor.
***
Türkiye’nin de içinde bulunduğu dünyanın geleceği hakkında kafa yoranlar, yakın vadede ekonomik fırsat eşitsizliğine bağlı olarak sadece kıtlık ve fakirliği değil, büyük göçleri ve savaşları da öngörüyor.
Ve ne yazık ki, gerek bizim toplumumuzun gerekse dünya toplumlarının büyük kısmı için insan hakkı diye bir şey yok. Sadece kendi çevresinin, kutsadığı devletin veya ne bileyim mezhebinin, ırkının çıkarları söz konusu. Türkiye bu konuda da liderliği kimselere bırakmıyor.
Üzüntüm o.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***