(Serbest Görüş) – MERCAN BULUT
Sosyal medya, medyanın etkileşime açık olan kısmına verilen isimdir. İnsanlar birbirleriyle iletişim halinde oldukları ve aynı alanı paylaştıkları için adına sosyal medya deniliyor. Sosyal olan aynı zamanda toplu halde, etkileşim halinde olan demektir. Sosyallik, toplum olmanın, toplu halde yaşamanın ve toplu yaşamın kurallarının olduğu bir dünya anlamına geliyor. Sosyalleşme duygusu zamanla bu mecrada ahlaki bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Bireylerin beğeni tutkusuyla başlayan mahremiyet paylaşımları zamanla ahlaki bazı aşınmalara da neden oluyor. Bu paylaşımları toplumun önündeki tanınmış sanatçı, manken ya da farklı karakterlerin yapması ise yaşanan ahlaki dezenformasyonu perdelemeye başlıyor. İdolünden gördüğü mahremiyet paylaşımları, zamanla ergenlik çağındaki gençlerin sosyal medya paylaşımlarına dönüşüyor. Ve ilerleyen dönemlerde gençleri intiharlara kadar sürükleyen bir problemin kapısını aralıyor.
Burada da temel sorun ahlaka bakışımızda yaşanıyor. Ahlâk konusunu toplumsal bir rasyonalite üzerine oturtmadığımız takdirde de günümüz problemlerinin içerisinden çıkmamız mümkün gözükmüyor ne yazık ki. Ortak ahlâkî değerleri, ortak iyiyi ve güzeli belirlemek birçok tartışmanın da önüne geçeceği düşünülse de bireysellerin ahlaka bakış zaviyelerinin farklı olması da sorunları derinleştiriyor ne yazık ki. Yukarıda kısaca dile getirmeye çalıştım. İnsanın ahlaki yaklaşımı mesleğine ve sosyal hayatına yansıyor haliyle. Ahlak kavramını bir anda bireyin hayatının merkezine yerleştirmek ne yazık ki kolay olmasa gerek. Yani bir öğretmen, doktor, mühendis, iş adamı, sanatçı, manken, sporcu ya da milletvekili ancak ahlâk sahibi ise insanlığa faydalı işler yapabilir. Öğretmenin öğrencilerine arzu edilen eğitimi vermemesi, doktorun organ mafyasının bir parçası haline gelmesi, devlet memurunun rüşvet yemesi, bir iş adamının daha fazla kazanma uğruna işini düzgün yapmaması ya da eksik iş yapması gibi örneklerin tamamı ahlâksızlığa birer örnek olarak gösterilebilir. Ahlâk, toplumun önemli bir kesiminde hâkim olan algının aksine, asla sadece cinsel konuları içeren sığ bir alanın konusu değildir.
SOSYAL MEDYA ARACILIĞIYLA DÜNYA KÜÇÜK BİR KÖYE DÖNÜŞTÜ…
Şimdi meselenin özüne gelelim. Ahlâk konusunun sosyal medya kullanımındaki durumuna. Yazımızda ahlâk kavramının bireysel değil toplumsal bir konu olduğunu dile getirmiştim. Sosyal medya kanallarının diğer bir ifade ile sanal dünyanın bugün gerçek dünyadan çok daha fazla kişi ile daha hızlı bir iletişime imkân sağladığını görmezden gelemeyiz ne yazık ki. Dünyanın küçük bir köye dönüştüğü şu zamanda, Avrupa’nın bir ülkesinden yaşanan en ufak bir olay uzaklardan hemen takip edilebiliyor. Ben bile yaşadığım Avrupa ülkesinde Türkiye’yi sosyal medya mecraları üzerinden takip ediyorum. Bu mecralar vasıtasıyla ülkemden haberdar oluyorum. Burada asıl mesele sosyal medya ağlarının ne amaçla ve nasıl kullanıldığıyla ilgili. Şayet bu mecra doğru adımlarla kullanıldığında büyük bir bilgi kaynağı. Ama kötü amaçla kullanılırsa büyük bir tehlike. Yani şu anda her evde pimi çekilmiş bir bomba duruyor. Kapısının kapattığınız çocuğunuzun kimlerle irtibatlı olduğunu bile bilemezsiniz. Önemli olan sosyal medyanın doğru zamanda ve doğru yöntemle kullanılması. Yukarıda dile getirdiğim mesele önemli. Sosyal medyada sizleri kimlerin takip etti. Sanal âlemde tanımadığımız kişilerin bizi takip edebilme, paylaşımlarımızı görebilme, onları özel bilgisayarlarına indirebilme, yorum yapabilme, yine paylaştığımız fotoğraf ya da videoları başkaları ile de paylaşabilme imkânına sahip olmaları sorunun temelini oluşturuyor. Yüz yüze iletişimin olmaması sanal iletişimi toplumsal gerçeklikten ayırmaz. Dolayısıyla sanal âlemde belki de gerçeğinden daha hassas davranılması gerekiyor. Bu da bize gerçek hayatta ahlâkî açıdan dikkat ettiğimiz konuların tamamına sanal âlemde de daha fazla dikkat etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
SANATÇILAR, BEDENLERİYLE ÖNE ÇIKMAYA ÇALIŞIYOR
Şimdi gelelim asıl noktaya. Bir nevi uzmanlık alanımda olduğu için sosyal etkileşimler dikkatimi çekiyor. Özellikle son dönemde Instagram vb ağlardan dolayı eşler arasında şiddetli geçimsizlikler ve boşanmaların olduğuna dair duyumlar alıyorum. Nedeni ise sosyal medyada karşılaştıkları bazı güzellemeleri kadın ve erkekler kendi hayatında da tatbik etmek istiyor. Adı üzerinde sosyal medya ağı. İnsanlar burada sürekli maskeyle gezdikleri için takipçilerine de bir nevi hayal satıyorlar. Aslında sattıkları şey, kendi bedenlerini farklı kıyafetlerle süsleyip pazarlık konusu yapmaları. Türkiye’de özellikle tanınan bazı ünlü isimler her gün özel hayatına dair görüntü ve fotoğraflarla adeta takipçi avlıyorlar. Sürekli ünlü isimlerin özel anlarına dair fotoğraflarını beğenen ve paylaşan takipçilerde de bazı ailevi sorunlar baş gösteriyor. Burada temel sorun tabii ki, ahlak kavramının insandan insana değişiyor olması. Kendisini sanatçı ya da manken olarak reklam eden kişiler için çıplaklık ya da cinsellik kavramı normal karşılanabilir. Ancak ergenlik çağındaki kız ve erkekler için bu cinsellik dürtüsü basite kesinlikle indirgenmemeli. Aksi durumda geleceğimiz ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilir. Bizden uyarması.
Buradan birkaç kelime de kendini sanatçı ya da manken olarak pazarlayan ünlü isimlere söyleyelim. Kendi özel hayatınızdaki mahremiyet duygunuz tabii ki size aittir. İstediğiniz şekilde yaşama, giyinme ya da konuşma özgürlüğüne sahipsiniz. Ancak mahremiyet kavramını ayaklar altına alarak, sadece gençlerin cinsellik dürtülerine yönelik yaptığınız paylaşımlar herkesi bağlar ne yazık ki. Bundan dolayı sanatçı toplumun birer idolüdür. Temsil ettiği topluma öncelikle ahlaki olarak örnek teşkil etmelidir. Ancak sosyal medya üzerinden takip ettiğim ünlülerin birbirlerinden farklı olmamaları ise beni ülkem adına düşündürüyor. Onun için şu çağrıda bulunuyorum. Kimse beni sansürcü ilan etmesin. Ancak ahlaki konularda ve paylaşımlarda mutlaka sansür ve otosansür olmalı. Aksi durumda sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***