ENSAR NUR | TR724 HABER
Arjantin’de 19 Kasım’da yapılan başkanlık seçimlerini, ikinci turda oyların yüzde 56’sını alan liberter aday Javier Milei kazandı. 10 Aralık’ta görevi devralacak olan Milei’nin birbirinden radikal vaatlerini gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği merak ediliyor.
Arjantin’de sistem karşıtı aday Javier Milei, başkanlık seçimlerinin ikinci turunda Peronist Ekonomi Bakanı Sergio Massa’ya yüzde 12 fark atarak sandıktan birinci çıktı. Arjantin halkı, ülkeyi ekonomik krizin pençesinden kurtarmayı başaramayan Peronist sosyalist oligarşiye “dur” diyerek alışılmışın ötesinde radikal çözümler öneren Milei’yi tercih etti.
Öyle ki, Buenos Aires gibi Peronizm kalesi kabul edilen bir yerde bile Milei ipi göğüsledi. Hiçbir anket ikinci turda bu kadar fark olacağını tahmin edemedi. Seçimin başa baş geçeceği ve ufak bir farkla sonuçlanacağı tahmin ediliyordu.
Sağ, Peronizme karşı birleşti
Milei’nin zaferinde merkez sağın ana unsurlarının Milei’yi desteklemesinin etkisi büyük. İlk tur sonucunda büyük hayal kırıklığına uğrayan eski Başkan Mauricio Macri’nin partisinin adayı Patricia Bullrich, Milei’yi destekleyeceğini söylemişti.
Bu açıklama Bullrich’i destekleyen sağ koalisyon içerisinde kopmalar oluştursa da seçmen düzeyinde bir etki oluşturmadı. İkinci turda Bullrich’in aldığı oyların neredeyse tamamının Milei’ye gittiği görüldü.
İlk turda 8 milyon 34 bin oy ile Milei, 9 milyon 853 bin oy alan Sergi Massa’nın gerisinde kalmıştı. Bullrich ise 6 milyon 400 bin seçmen tarafından tercih edilmişti.
İkinci tura gelindiğinde, Massa oylarının sayısını 11 milyon 516’ya çıkartırken, Milei’nin aldığı oy sayısı 14 milyon 476 bine yükseldi. Bu da Bullrich’in Peronizme karşı birleşme çağrısının seçmen tarafından kabul edildiğini gösteriyor.
İki tur arasında katılım oranında ise büyük bir değişim olmadı: İlk turda katılım oranı yüzde 77 iken ikinci turda yüzde 76 oldu.
Kronik ekonomik krize radikal çözümler
Arjantin’de başkanlık seçimleri derin bir ekonomik krizin ortasında gerçekleşti. Enflasyonun Ekim ayında yıllık bazda yüzde 142,7’ye ulaşması, para birimi pesonun son yıllarda önemli ölçüde değer kaybetmesi ve IMF’nin gayri safi yurtiçi hasılasının bu yıl yüzde 2,5 oranında daralmasını beklemesi sistemin içinde gelen adaylara karşı olan güveni bitirme noktasına getirdi.
Devletçi ve sosyalist politikaların ülkeyi bu duruma getirdiğine inanan anarko-kapitalist Javier Milei ise radikal çözümler önerdi.
Milei seçim kampanyasını Arjantin ekonomisini dolarize etme ve ekonomide devlet müdahalesini sıfıra indirme vaadiyle yürüttü. Bu kapsamda Merkez Bankası’nı kaldıracağını, Bakanlıkların sayısını ciddi anlamda azaltacağını ve sosyal yardımları keseceğini ifade etti. Milei ayrıca devlete bağlı pek çok kurumu da özelleştireceğine söz verdi.
Seçimi kazandıktan sonra yaptığı ilk konuşmada Milei, Arjantin’in “kritik durumunun” reformların hızlı ve köklü olması gerektiği anlamına geldiğini söyledi.
Milei, söylediklerini yapabilecek mi?
Aşırı sağcı liderlerin iktidara geldikten sonra vadettikleri radikal politikaların büyük bir kısmını çoğu zaman uygulayamadıkları bir gerçek. Bunun son örneği de İtalya Başbakanı Georgia Meloni olmuştu. Seçim kampanyası döneminde korkulan bir isim olan Meloni’nin seçilmesi büyük bir tedirginliğe yol açsa da şimdiye kadar radikal bir politika uygula(ya)madı.
Ayni durum Milei için de geçerli olabilir. Zira Milei, Arjantin tarihinde seçilmiş belki de en zayıf başkan. Senato’daki 72 sandalyeden 7’si ve Temsilciler Meclisi’ndeki 257 sandalyeden 38’I Milei’nin partisine ait.
Dolayısıyla radikal politikalarını destekleyecek bir Meclis ve Senato yok. Diğer siyasi aktörler ile sürekli bir müzakere halinde olmak durumunda kalacak. Başkanlık Kararnamesi ile yönetmesi de pek mümkün olmayacak gibi gözüküyor. Çünkü Meclis ve Yargı’nın kararnameleri bloke etme yetkisi bulunuyor.
Milei’nin elinin bağlı olması, pesonun terk edilip dolara geçilmesinin kısa ve orta vadede olası olmadığı anlamına geliyor. Dolarizasyon üzerindeki bu kısıtlamalar göz önüne alındığında, Milei muhtemelen başlangıçta siyasi gündeminin bir kısmını ilerletmek için piyasayı serbestleştirme, özelleştirme ve kamu harcamalarında kesintilere odaklanabilir.
Öte yandan olası bir protesto dalgası da Milei için yönetimi zorlaştırabilir. Sadece ekonomik yönden değil, Milei sosyal konularda da tartışmalı bir isim. Kürtaj karşıtı durusu, solcuları düşman gören ifadeleri ile birlikte diktatörler dönemi suçlarına olan yaklaşımı bir sosyal çatışma riskini artırıyor.
Milei’nin görevi devralması ise görece sakin bir şekilde gerçekleşecek gibi gözüküyor. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Başkan Alberto Fernandez Javier Milei ile bir araya gelerek iktidarın el değiştirmesi sürecini konuştu. Milei’nin 10 Aralık’ta görevine başlaması bekleniyor.
Milei’nin zaferinin başta Trump olmak üzere küresel sağ tarafından sevinçle karşılandığını da not düşmek gerekiyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***