Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi arasında süren “hukuk savaşı”na dair sessizliğini bozdu.
Özbekistan’da yapılan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Zirvesi’nden Türkiye’ye dönüşünde kendisini takip eden gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Yargıtay’ın Can Atalay kararının arkasında durduğunu ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı, “Her şeyden önce Yargıtay’ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay’ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki; ‘Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.’ Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor” dedi.
Erdoğan’dan AYM’ye: “Kimse Meclis’in Anayasa yapma yetkisine el uzatamaz”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu hafta içinde verdiği kararda Atalay’ın “hak ihlali”ne uğradığını tahliye edilmesi gerektiğini ve yeniden yargılama yapılması kararını veren “Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden de milletvekili yemini etmeyen Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesini talep etmişti.
Bu karar muhalefet partileri ile Türkiye Barolar Birliği’nin büyük tepkisine yol açsa da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararıyla henüz bir tutum geliştirmedi.
Erdoğan uçaktaki açıklamaların sonunda, “Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizi’ndir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz” sözleriyle de Anayasa Mahkemesi’ne ismini zikretmeden net bir bir mesaj daha göndermiş oldu.
“Parlamento ağır hareket ediyor”
Ceza Dairesi’nin TBMM’den talebini de yerinde bulan Erdoğan, kendi partisinden gelen Yargıtay’a dönük ılımlı eleştirilere de karşı çıktı.
Cumhurbaşkanı, şunları söyledi:
“Bu parlamentoysa parlamentodan istiyor. Şimdi Can Atalay’ı alın koyun bir kenara. Parlamento ağır hareket ediyor. Birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar. Bunların bu kadar ağır ele alınmaması gerekiyor. Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika’da, birisi Almanya’da, birisi Fransa’da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye’yi tehdit ediyorlar. Benim ülkem yurt dışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay’ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok”
Erdoğan’ın AYM’ye “şirin görünmenin anlamı yok” diyerek eleştirdiği AK Partililer kimler?
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin tutumuyla ilgili önceki gün eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, eski Çalışma Bakanı Faruk Çelik, yine AK Parti kurucusu ve AK Parti Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı yargıdaki çelişki görüntüsüne ilişkin ılımlı tepkiler vermişti.
Dün de önce eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik “Tam vesayetler kalktı derken, bu sefer biz kendi militan yargımızı oluşturduk” derken, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de T24’den Murat Sabuncu’ya yaptığı açıklamalarda, “Yüksek yargı organlarının yetki ve sorumlulukları Anayasamızda sarih bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen Yargıtay’ın dün aldığı kararın izahı mümkün değildir. Vaktiyle Anayasa Mahkemesi’nin özgürlük karşıtı vesayetçi kararlarını tenkit ve reddetmiş ama Anayasa’ya uyarak gereğini yerine getirmiştik. Anayasa Mahkemesi’nin İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun özgürlükçü kararlarını ve bu kararı alan üyelerini Yargıtay’ın hedef yapması çok yanlış olmuştur” ifadelerini kullanmıştı.