Gezi davasından tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi milletvekili Can Atalay, geçen hafta Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği “hak ihlali” kararına rağmen henüz İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakılmadı.
Yerel mahkemenin Türk hukuk sistemindeki en yüksek mahkemenin verdiği kararı uygulamayarak, dosyayı daha önce Gezi davasını onayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermesiyle tüm dikkatler yeniden Ankara’ya çevrildi.
Daha önce Can Atalay’ın 18 yıllık mahkumiyetini onayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi henüz kararını vermiş değil.
Adalet Bakanı: “Yargıtay’ın vereceği kararı hepimiz bekleyeceğiz”
Yeni yasama yılının açılışında gazetecilerin soruları üzerine henüz TBMM’de yemin etmediği halde Can Atalay hakkında “Kesin hükmün Genel Kurul’da okunmasıyla birlikte milletvekilliği düşüyor” değerlendirmesinde bulunarak konu hakkındaki tavrını ortaya koyan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bugün de isim vermeden Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdi.
Sözlerine “Yargının önündeki bir konuyla ilgili olarak Adalet Bakanı’nın yorum yapması tabii ki mümkün değil” diyerek başlayan Adalet Bakanı, “Bağlı olduğumuz Anayasa’dan almadığı bir yetkiyi hiçbir kimse ya da hiçbir organ kullanamaz. O nedenle yorum farkıyla Anayasa’nın bazı maddelerinin yok sayılması da Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’nın maddelerini ilga edecek herhangi bir yorumdan kaçınmak gerekir. Bu anayasa, Anayasa Mahkemesi’ni de bağlar, Yargıtay’ı da bağlar. Yargıtay’ın vereceği kararı hepimiz bekleyeceğiz. Anayasamızın dokunulmazlıkla ilgili 83. maddesinin birçok fıkrası vardır. Bu fıkralardan yalnızca birini okuyup diğerlerini okumayarak kamuoyunu yanlış yönlendirmemek lazım. Anayasa’nın 14. maddesinde belirlenen durumların kanunla düzenleneceği de Anayasa’nın kesin, açık hükmüdür” şeklinde yorum yaptı.
Avukat Evren İşler: “AYM kararları Adalet Bakanı da dahil bu memleketteki herkes için bağlayıcı”
Can Atalay’ın avukatlarından Evren İşler, Adalet Bakanı’nın sözlerinin hukuki açısından geçersiz olduğunu söyledi.
VOA Türkçe’ye kısa bir açıklamada bulunan İşler, “Yayınlanan Anayasa Mahkemesi kararı memleketteki herkes için bağlayıcı, Adalet Bakanı da istisna değil, o da bu kapsamda buna dahil. Bunu biz demiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’nın 153. maddesinde söylüyor. Eğer bu memlekette hukuk devletinin varlığından bahsediyorsan bu karar yarın değil, hatta bugün de değil, geçen hafta uygulanmalıydı. AYM kararına uymak zorundalar” dedi.
Can Atalay’ın avukatları: “Anayasa Mahkemesi kararını uygulayacak mahkeme aranıyorsa hukuk devleti yok demektir”
Aralarında Evren İşler’in de bulunduğu Can Atalay’ın avukatları Deniz Özen, Akçay Taşçı ve Fikret İlkiz, yazılı bir açıklama yayınlayarak AYM kararı sonrası sürecin mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesiyle çeliştiğini vurguladı.
Açıklamada, “Görülmüş değildir ama sadece Mahkeme Başkanı imzasıyla ‘kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi versin’ diyerek dosya Yargıtay’a gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararını uygulayacak mahkeme aranmaktadır. Ancak mahkeme kararı ile değil, sadece bir mahkemenin başkanı tarafından imzalanmış bir yazıyla Anayasa Mahkemesi kararını uygulayacak mahkeme aranıyorsa hukuk devleti yok demektir. Anayasa Mahkemesi kararı verilmiştir ve bu karar uygulanmadan orta yerde durmaktadır. Karar vermesi gerekenler karar vermiyorsa, hiç kimsenin hukuki güvencesi kalmamış, hukuk devletinin temelleri çürümüş demektir. Milletvekili Can Atalay’ın avukatları olarak bizler yok sayıldığımız bir yerdeyiz. Artık dilekçe vermeyeceğiz. Talebimiz yoktur, Anayasa Mahkemesi vardır ve gerçektir” ifadeleri kullanıldı.
Avukat Yiğit Acar: “Üç yıllık dönemin Can Atalay’a olan ‘kin’ ve ‘siyasi hırs’ sebebiyle kapatıldığını görüyoruz”
Daha önce CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu ile benzer süreçleri yaşayan Avukat Yiğit Acar, siyasetin yargı eliyle AYM kararlarını yeniden tartışmaya açtığını söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Acar, “2012’de beri Anayasa Mahkemesi sadece kanunları denetlemek ya da ‘yüce divan’ sıfatıyla siyasileri yargılamak dışında bireysel başvuru dolayımıyla Türkiye’de hukuk güvenliğini sağlama görevine sahipti. Ancak 2018-2020 arasında AYM kararlarının uygulanmadığı bir dönem yaşadık. Bu hukuki güvenliğin ortadan kalktığı düşüncesi toplumda oturmuştu. Hatta AYM kararlarının uygulanmadığı gerekçe gösterilerek yabancı sermayenin gelişi neredeyse kesilmişti. Esin Berberoğlu hakkındaki üçüncü AYM kararının uygulanmasıyla bu sürece nokta konmuştu. Bu üç yıllık dönemin Can Atalay’a olan ‘kin’ ve ‘siyasi hırs’ sebebiyle kapatıldığını görüyoruz” dedi.
“Türkiye artık yargılama yapan kişilerin öznel kanaatlerine göre yargılamaların yürütüldüğü bir ülke haline gelmiştir”
Berberoğlu’nun avukatı Acar’a göre yeni durum, yalnız Can Atalay için değil tüm yurttaşlar için hukuki güvensizlik yaratıyor. Acar, bu konuda şöyle konuştu:
“Can Atalay gibi bir milletvekilinin ‘anayasal seçme seçilme hakkı’ ve ‘kişi güvenliği özgürlüğü hakkı’ hem daha önceki AYM ilke kararları ve içtihatlarınca daha en baştan adli yargı mahkemelerince korunması gerekirken korunmadı. Bu yetmedi, AYM karar verdi, o da yok sayılıyor. Anayasa’nın 153. maddesinde yazan ‘Anayasa Mahkemesi kararlarının devletin tüm kurumlarını ve bu devlete bağlı olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağladığı’ gerçeği artık hükümsüz hale getiriliyor. Bazı hakimlerin anayasal düzeni yok sayan bu tutumları görevi kötüye kullanmak ve kişiyi özgürlüğünden alıkoymak suçuna sebep olmasıyla birlikte hepimiz için de büyük bir tehlikenin kapısını aralamaktadır. Türkiye artık Anayasa’da yasalarda yazan şekilde değil, yargılama yapan kişilerin öznel kanaatlerine göre yargılamaların yürütüldüğü bir ülke haline gelmiştir.”