YORUM | YÜKSEL DURGUT
Dünyanın gündemi Ortadoğu’ya kilitlenmişken, Güney Asya’da on gün önce büyük bir olay yaşandı. Bu yaşanan olayı ister satranç isterse sandalye kapmaca oyunu olarak adlandırabilirsiniz. Oynanan oyun Pakistan’ın tarihinde daha önce de defalarca sahnelenen benzer vakalara çok benziyor. Pakistan’ın eski başbakanlarından Navaz Şerif’in 4 yıl süren sürgün hayatının ardından geri dönüşü de bu oyunun bir parçası.
Navaz Şerif’in sürgün sonrası vatanına dönüşünün ortaya koyduğu tek gerçek, Pakistan’ın inişli çıkışlı siyasetinde siyasi liderlerin sürgüne dahi gönderilseler asla gözden çıkarılamayacağıdır. Ülkenin siyasi tarihi, liderlerin siyasi talihlerinin dramatik bir şekilde geri dönmeleriyle sonuçlandı.
Diğer siyasetçiler gibi 73 yaşındaki Şerif de siyasi hayatta kalmayı başarmış bir isim. Yirmi yılı aşkın bir süre önce askeri bir darbenin ardından sürgüne gönderildiğinde, pek çok kişi bunun siyasi kariyerinin sonu olacağına inanıyordu. Ama öyle olmadı. Geri dönerek 2013 seçimlerini kazandı ve üçüncü kez başbakan oldu.
Yurtdışında geçirdiği 4 yılın ardından, Ocak 2024’te yapılması beklenen seçimlere katılmak ve dördüncü kez adaylığını açıklamak üzere büyük bir karşılama töreni düzenlendi. Şahbaz Şerif başbakanken, ülkeyi Londra’da sürgünde bulunan ağabeyi yönetti. Her önemli politika kararı için ağabeyinin onayı gerekiyordu. Şahbaz’ın en yakın sırdaşı ve bir aile üyesi ülkenin ekonomi çarı olarak geri döndü.
Pakistan’ın siyasi tarihinde hiçbir başbakan görev süresini tamamlayabilmiş değil. Şerif’in uzun siyaset kariyeri de bu iniş-çıkışlardan nasibini almış durumda. Pakistan’ın siyasi liderleri ya ordu ya da cumhurbaşkanı tarafından görevden alındılar.
Şerif, en son başbakanlık yaptığı 2017 yılında, Pakistan Yüksek Mahkemesi tarafından görevinden el çektirilmiş ve askeri kurumlarla arasına kara kedinin girmesi sonucu istifa etmek zorunda kalmıştı. İmran Han’ın lideri olduğu Pakistan Adalet Hareketi’nin (PTI) meydan okuması karşısında Şerif ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Şerif’in partisi PML-N, Han’ın cezaevine girmesinden sonra koalisyon hükümetine başkanlık etse de, partiyi etkili bir şekilde yönetecek, popüler cazibesi olmayan kardeşi Şahbaz Şerif’in siyasi becerisi ülkenin refaha ulaştırılmasına gücü yetmedi.
Navaz Şerif, siyasi, sosyal ve ekonomik olarak sürgün edildiği ülkesinden çok daha farklı bir Pakistan’a geri döndü. Ülke, parçalanmış bir yönetimle derin bir şekilde kutuplaşmış durumda. Ülke tarihinin en kötü krizine saplanmış bir ekonomiyi yönetmek zorunda kalan PML-N, kalesi Pencap eyaletinde de önemli ölçüde oy kaybetti. Partinin içinde de bölünmeler yaşandı. Pakistan’ın sorunlarına politik çözümler sunan yapılanma ile yeni bir değişim sağlayıp sağlayamayacağı merak konusu. Ancak ‘Navaz modeli’ şimdiye kadar, göründüğü gibi her derde maalesef deva olmadı.
Şerif, ülkesine dönüşünde yaptığı ilk halka sesleniş konuşmasında, kendisine yapılan haksızlıkları, kendisinin ve ailesinin ödediği kişisel bedelleri ve iktidardayken ülkenin altyapısına ve ekonomik kalkınmasına yaptığı katkıları hatırlatarak geçmişte yaşananları sıklıkla dile getirdi.
Görevinin intikam değil halka hizmet olacağını açıkça belirtti. Ülkeyi yeniden inşa etme sözü verdi. En büyük rakibi İmran Han’ın planlı bir şekilde demir parmaklıklar ardına gönderilmesinin PML-N’nin onayıyla gerçekleştirildiği açıktır. Belki de bu nedenle Navaz Şerif on binlerce insanın önünde yaptığı konuşmasında demokrasi ve sivil politikalarına değinmemesi de şaşırtıcı olmadı.
Cezaevindeki eski başbakan İmran Han’ın popülaritesi ve geçmiş düzen karşıtlığı politikaları siyasi manzarayı değiştirdi. Gençleri harekete geçirmesi de büyük etki yarattı. Siyasette ve yönetimde daha fazla söz sahibi olmak isteyen yeni bir siyasi dinamik ortaya koydu. PML-N’nin bu değişimlerle senkronize olabilmesi için geleneksel siyaset yapma yöntemlerini bir kenara bırakması gerekecek.
Bir de bugün sivil-asker güç dengesinin kararlı bir şekilde orduya kaydığı siyasi sistem var. Lahor’daki konuşmasında, kurumlar arasında uyum çağrısında bulunarak uzlaşmacı bir ton benimseyen Şerif’in buna uyum sağlaması da önündeki bir diğer zorluk olacak. PML-N lideri aynı zamanda hukuki sorunlarla da boğuşuyor. Siyasi iki davadan mahkumiyeti bulunuyor. Bu mahkumiyetler, seçimlere katılamayacağı ve kamu görevinden menedileceği anlamına geliyor.
Mahkumiyet kararlarının iptali için yapılan başvurular önümüzdeki haftalarda netlik kazanacak. Birisi ordu, diğeri yargı tarafından iki kere koltuğundan indirilen, iki kere sürgüne gönderildikten sonra geri dönüp yeniden başbakanlık koltuğuna oturabilen, Pakistan siyasetinin en üst kademelerinde siyasi bir güç olarak kalmayı başarabilen Navaz Şerif’in mücadele etmesi gereken dağ gibi sorunlar var.
Bu da iktidara geri dönüşündeki yolculuğun daha yeni başladığını gösteriyor. Tarihin tekerrür ettiği Pakistan’da, geçmişte görev süresini tamamlamasına asla izin verilmeyen Şerif, umarım kendi tarihinden dersler çıkararak yoluna devam eder.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***