AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail örgüt gibi davranıyor. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine, tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır.” dedi.
Tayyip Erdoğan, konuşmasında Cumhur İttifakı’na katılmak isteyen partilere kapılarının açık olduğunu söyledi. Erdoğan, “İnşallah Türkiye Yüzyılı destanını Cumhur İttifakı olarak beraberce yazacak, gelecek nesillere armağan edeceğiz. Ülkesinin ve milletinin bekası, istiklali ve istikbali uğrunda verdiğimiz mücadeleye katılmak isteyen herkese Cumhur İttifakı’nın kapısının, tabii ortaklarımızın da rızası şartıyla açık olduğunu belirtmek isterim.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, grup toplantısının ardından, “Cumhur İttifakı’na katılmak isteyenlere kapımız açık” sözleriyle ilgili gazetecilerin sorduğu soruya, “Katılmak isteyen herkese kapımız açık, İYİ Parti’ye de. Cumhur İttifakı olarak parlamentodaki oylarımız bunu çözer. İki kere iki dört.” yanıtını verdi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
Meclis çatısı altında niçin yer bulamadıklarını sorgulamak yerine milli iradenin temsilcisi olan gazi meclisimize hürmetsizlik ediyorlar. Seçimden sonra olup bitenleri, verilen koltuk kavgalarını, yapılan kirli pazarlıkları hep birlikte görüyoruz. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin diyoruz.
KOLTUKLARINI KORUMAKTAN BAŞKA DERTLERİ YOK
Bizim bıraktığımız her boşluk muhalefetin yalanlarıyla doldurulacaktır. Çağ atlatmış bir kadro olarak bize yakışan neyse onu yapacağız. Muhalefetin üretken değil çığırtkan tavrı sizi şaşırtmasın. Bunlar hep böyleydi. Bunların gündeminde sadece belediyelerin asansörüne kimin bineceği vardı. Bugün de koltuklarını korumaktan başka dertleri yok.
FIRSATÇILARI BOYKOT EDİN ÇAĞRISI
Son dönemde insanımızın canını en çok yakan hiç şüphesiz hayat pahalılığıdır. Birden fazla faktörün üst üste gelmesiyle bu sorundan mustarip durumdayız. Yeni yol ve yöntemlerle enflasyonun ve yol açtığı sıkıntıların üstesinden gelecek bir program uyguluyoruz. 85 milyonun tamamının kararlılığıyla mümkündür.
Hayat pahalılığı bazı alanlarda ne enflasyonla izah edilemeyecek seviyelere ulaşmıştır. Fırsatçıların foyaları dökülmektedir. Milletimden fırsatçılara hak ettikleri cevabı, gerektiğinde malını satın almayarak, gerektiğinde hizmetini başka yerlerden temine yönelerek, yapılan ahlaksızlığı ifşa ederek vermesini istiyorum.
Otomobilden konuta, kiradan gıdaya pek çok alanda yaşanan dengesiz fiyatlamaların önüne ancak bu şekilde geçebiliriz. Hükümet olarak aldığımız tedbirlerin etkilerini yavaş yavaş görmeye başladık.
EMEKLİYE ENFLASYON FARKI YILBAŞINDA
Emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa hafifletmek için kasım ayının ortasında ödenecek şekilde, bir defaya mahsus 5 bin lira ikramiye ödemesi yapmayı kararlaştırdık. Enflasyon farkıverefah payı düzenlemelerini yılbaşında vereceğiz. Emeklilerimizle aldığımız kararın tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
İSRAİL ÖRGÜT GİBİ DAVRANIYOR
Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların da buna riayet etmesi gerektiğine inanıyoruz. Maalesef İsrail ve Gazze’deki çatışmalarda bu ilke çok ağır bir şekilde ihlal edilmektedir.
İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze’deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine, tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır.
Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç beklemediği ve istemeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak devlet değil, ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır.
TARAFLARI İTİDALE DAVET EDİYORUZ
Görüldüğü gibi 1947’deki Filistin, 1947’deki İsrail ve Filistin, 1967’de İsrail ne halde, Filistin ne halde. Bölgede bu güne kadar adaletsizliği göz yuman insanlık son hadiselerde de iyi bir sınav vermiyor. ABD, Avrupa diğer bölgedeki devletleri taraflar arasında adil tutumlar almaya çağırıyoruz. Biz tarafları itidale davet ediyoruz. Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için Türkiye olarak arabuluculuk ve adaletli hakemlik dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız.
BARIŞ, BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BİR FİLİSTİN’LE MÜMKÜN OLABİLİR
Bir kez daha ifade etmek isterim ki bölgeye kalıcı huzur ve barış ancak meşruiyeti Birleşmiş Milletler kararlarına dayanan 1967 sınırlarında ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla gelebilir. Bunun dışında yol aramak, bunun dışında hevesler peşinde koşmak sadece daha fazla yıkım, daha fazla gözyaşı ve can kaybı demektir. Üç semavi dinin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran Kudüs’ün mahremiyetine, Mescid-i Aksa’nın içinde yer aldığı Harem-i Şerif’in statüsüne saygı göstermeyen hiçbir adımı ve tasarrufu kabul etmedik, etmeyeceğiz.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***