YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Ayasofya’da A haberin ifadesiyle “nesiller boyu sürecek” restorasyona önümüzdeki günlerde başlanacak. Gelen tepkiler üzerine, İletişim Başkanı Fahrettin Altun her ne kadar yalanlamış olsa da kendi haber kanalları bile restorasyonun elli yıl sürebileceğini söylüyor. Yani tuhaf bir şekilde ibadete açılan Ayasofya bir yolu bulunup yine eski haline dönüştürülüyor. Komplocu bir cümle gibi gelebilir ama bu Ayasofya meselesinin Recep T. Erdoğan’a müslüman mahallesinde itibar kazandırmak için uluslararası dünyadan onaylı bir şekilde tezgahlandığını düşünüyordum.
Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi meselesi on yıllar boyunca sağ seçmeni gaza getirmek için özellikle seçim dönemlerinde konuşulan, vaat edilen bir meseleydi. İslamcı, Osmanlıcı mahallenin kanaat önderlerinin siyasi iktidara baskı yaptığı bir konuydu.
15 Temmuz sonrası en güçlü dönemlerini yaşayan AKP iktidarına talepler gittiğinde Recep T. Erdoğan da bu meseleden her zaman uzak durmaya gayret ederdi.
Hatta 31 Mart 2019 yerel seçimler öncesi bir televizyon programında konu hatırlatıldığında Recep T. Erdoğan büyük bir gerginlikle Ayasofya’nın niye camiye dönüştürülemeyeceğini anlatmıştı. “Şimdi bunun getirisi götürüsü nedir? Bunun bir götürüsü var. Bunu burada açıklamam doğru olmaz. Onun bizim için faturası çok ağırdır. Ben bir siyasi lider olarak bu oyunlara gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” demişti.
Konu ne zaman açılsa aşağı yukarı buna benzer cümleler kuran Erdoğan, 2020 yılının Temmuz ayında ani bir kararla Ayasofya’yı ibadete açmış ve ne olduysa yüzündeki bütün gerginlik gitmiş, bir rahatlık kaplamıştı. Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi kararını son derece rahat bir tavırla almıştı. Daha bir yıl önce çok da gergin bir biçimde “Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” diyen adam gitmiş, bir anda ibadete açmıştı. Hatta Ayasofya’nın cami olarak açılması konusunu konuşurken yüzüne yapışan gerginlikten eser kalmamış, son derece kaygısız biçimde camiye yerleştirilen halının serilişini izlemişti. R. Erdoğan’ın bir anda karar değiştirmesine neden olan şeyin ne olduğunu hep merak ettim.
İtiraf etmek gerekir ki ben dahil hiç kimse Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilmesine ihtimal vermiyor, bunun sağ siyasetin tabanı gazlama davranışından başka bir şey olmadığını düşünüyordu.
Seçim öncesi, gelmesi muhtemel birkaç puan için öyle bir riski (o risk neyse) göze almaya değmez diyen Erdoğan neden birden o riski aldı ve Ayasofya’yı camiye dönüştüren kararnameyi imzaladı? Bir şeyleri göze mi aldı yoksa bazı şeyler için ona yol mu verildi bilemiyorum.
Üstelik bu karara Yunanistan hariç dünyadan da neredeyse hiç tepki gelmemişti. Hatta her olumsuz gelişmeye karşı söyledikleri ‘endişeyle izliyoruz’ cümlesini bile kurmamışlardı.
İçeride de üniversiteye kızların başörtülü girebilmelerinden dolayı yeri yerinden oynatan endişeli modernlerden, simgesel olaylara olağanüstü anlamlar yükleyen kaygılı elitlerden bile kimse sesini çıkarmadı.
İbadete açılınca, sağ mahallede on binlerce kez konuşulmaktan mit haline dönüşmüş Ayasofya ile ilgili anlatılan şeylerin hiçbir karşılığı olmadığını düşündük. Madem dünyanın umurunda değildi de neden şimdiye kadar camiye çevrilmedi diye söylenenler bile oldu.
Uluslararası dünyanın Erdoğan’a kazandırmak istediği şey neyse o gerçekleşmiş olacak ki şimdi restorasyon bahanesiyle Ayasofya’yı süreç içinde eski haline dönüştürecekler.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***