YUSUF DERELİ | HABER İNCELEME
‘Tek adama’ dayalı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine’ geçildiği 2018 yılının temmuz ayında Türkiye’nin toplam borç stoku 1 trilyon 9 milyar 602 milyon liraydı. Hazinenin borç stoku 5 yılın sonunda yaklaşık 5 trilyon 823 milyar liraya yükseldi. Erdoğan, 19 Haziran 2018’de, seçimlerden sadece 5 gün önce yaptığı o meşhur konuşmada, “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla (dolar kuru, enflasyon, işsizlik vs) bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz!” demişti. Gördük!
Türkiye son 5 yıldır ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ ile yönetiliyor. Söz konusu sistemde her konuda tek karar verici AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
2021 yılı Ağustos ayında Erdoğan’ın talebiyle ‘Yeni Türkiye Ekonomi Modeli’ne geçildi. Söz konusu modelin temeli ‘düşük faiz’ politikasına dayanıyor. Çünkü Erdoğan’a göre ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’. Erdoğan, faiz düşünce enflasyonun da düşeceğini savunuyor.
Tek adamın talebiyle bütün dünyada enflasyonun yükseldiği pandemi döneminde Merkez Bankası politika faizini indirmeye başladı. Ancak enflasyon düşmediği gibi aksine yükseldi.
Yeni ekonomi modeliyle birlikte politika faizi indirilmeye başlayınca vatandaşlar birikimlerini korumak için dövize yöneldi. Aşırı talep kuru patlattı. Dolar yükselmeye başlayınca girdi maliyetleri katlandı. Bu da fiyatlar genel seviyesinin hızla yükselmesine neden oldu. Geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğinde TÜİK’in rakamlarına bile göre yıllık enflasyon yüzde 85’i aştı. Alım gücü azaldı, TL en değersiz günlerini yaşıyor.
Dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 21 Mart 2022 yılında katıldığı bir televizyon programında bu acı gerçeği şöyle anlatmıştı: “Türk Lirası en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok, vatandaş rahat olsun!”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Ssitemi’nin tek sonucu enflasyonun patlaması ve alım gücünün azalması olmadı. Hazine’nin borç stoğu da inanılmaz bir hızla katlandı. Türkiye, 2018 yılı Temuz ayında ‘tek adam’ sistemine geçtiğinde Hazine’nin borç stoku 1 trilyon 9 milyar liraydı.
2023 yılı Temmuz ayı itibariyle rakam yaklaşık 5 trilyon 823 milyar liraya çıktı. Borç stoğunun patlamasının en önemli sebebi, Erdoğan’ın talimatıyla politika faizinin düşürülerek dolar kurunun patlatılması. Döviz cinsi borçlar yaklaşık 9 kat arttı. Türkiye 1 dolara muhtaç hale getirildi. Erdoğan ve ekonomi yönetiminin bugün Körfez turlarıyla kapı kapı dolaşarak para aramasının temel sebebi de bu!
Merkezi yönetim borç stokunun 1 yıllık artış oranı yüzde 60,8! Söz konusu borç stokunun 3,9 trilyon lirası döviz cinsinden. Döviz borç stoğunun toplam içindeki payı yüzde 67,1!
Türk Lirası borç stoku içinde sabit faizlilerin payı 1,1 trilyon lira. Borç kombinasyonuna göre 5,8 trilyon liralık borç stoğunun sadece 1.1 trilyon lirası faiz artışlarından etkileniyor. Geriye kalan 4.7 trilyon lira ise enflasyon ve kur artışından etkileniyor.
Finans piyasaları uzmanı İris Cibre, bu noktaya dikkat çektiği paylaşımında, “Hâlâ bazılarının ‘faiz artsaydı borç da çok artardı’ demesini borç kombinasyonundan bihaber olmasına bağlamak mümkün. Kur artışı ve enflasyon bizi bitiriyor, faiz artışı değil…” ifadelerini kullanıyor.
Resmi rakamlar ortada; tek adam sistemin geçildikten sonra uygulamaya alınan ‘yeni ekonomi modeli’ milletin sırtına devasa bir borç yükü bindirdi.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***