YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Çok parası olan biri Paris’teki Eyfel Kulesi’ni satın alsa ve bir sabah kalkıp o kulenin şeklini değiştirmeye karar verdiğini, daire şekline getireceğini söylese ya da New York’taki Özgürlük Anıtı’nı satın alsa ve o anıtı kaldırıp yerine kendi heykelini yerleştirmeye kalksa dünyanın bu duruma tepkisi ne olurdu?
Ya da parası olup da görgüsü eksik adam milyarlarca dolar ödeyip Barcelona kulübünü satın alsa ve kulübün ismini mesela ‘Karaböcekler’ diye değiştirse, renklerini de simsiyaha dönüştürse insanlar bunu nasıl karşılardı? Parayı bastırıp satın aldığı için her şeyi yapmaya kendini yetkili bulan adam, takımdaki futbolcuları dağıtsa, kulübün genel menajerliğine bir kriketçiyi getirse, bundan sonra futboldan çok kriket branşına ağırlık vereceğiz diye açıklama yapsa futbolseverler ne derdi?
Bununla da yetinmeyip, çıkıp futbol taraftarlarına, bırakın bu futbol izleyip durmayı gidip kırlarda gezin, arkadaşlarınızla oynayın, kedi sevin, köpek besleyin diye nasihatlar verse, herkes olanları olduğu gibi kabul edip ‘madem parayı veriyor istediği gibi de düdüğü çalabilir,’ diye mi düşünürdü? Madem parası var ve bir kulübü satın alabiliyor, o halde bir bilge gibi insanların hayatlarına yol haritaları da pekala çizebilir diye düşünüp kedi sevmeye mi koşarlardı?
Barcelona taraftarı olmanıza gerek yok, böyle bir kulübü zengin bir görmemişin yok etmesini insanlar oturup izlemez sanıyorum.
İnsanlığın sanat, fikir, bilim, medeniyet gibi ortak mirasları vardır ve bunlar zaman içinde, bir kişinin, bir aşiretin, bir kavmin olmaktan çıkar bütün insanlığın malı haline gelir. İnsanlığın gelişim evrelerini tetikleyen bu değerleri tüm insanlık sahiplenir ve kullanır. Mısır Piramitleri, Çin Seddi, Tac Mahal, Kabe, Peri Bacaları, lavanta kokusu, caz müziği, piyano, gitar, tekerlek bütün bunlar insanlığın ortak malıdır ve bazı kişilerin tasarruflarına mahkum edilemez.
İnsanlığın ortak malı demek herkesin malı demektir. Twitter da kısa sürede de olsa bir şirket, bir medya organı olmaktan çıkmış insanlığın ortak mirası haline gelmiştir.
Yediden yetmiş yediye, inşaat işçisinden ABD Başkanına kadar yeryüzünde yaşayan herkesin kendini ifade edebilme mecrası olan bu yeni dönem medyasının, bir kişinin iki dudağının arasına sıkışmasının büyük bir insanlık krizi olduğu kanaatindeyim. Sahibi benim diyerek bile böyle bir sosyal mecranın bir kişinin oyuncağı haline gelmesine yeryüzündeki bütün aydınların daha gür bir sesle itiraz etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Twitter, Elon Musk’un kendi icadı, tasarımı ya da teşebbüsü olsaydı bu kadar keyfi tavırlar bir nebze anlayacağımız bir durum olabilirdi. Ama hiç öyle bir durum yok, para ile satın alıp kendini yüz milyonlarca kullanıcının müdürü ilan etti. Bu durumun toplum içinde biraz argo olan ifadelendirilmesi de vardır: “Kıroyum ama para bende”. Parayla kendini mahalleye muhtar yaptırmış inzibat çavuşu gibi, millete nasihat ediyor, orada ne kadar kalacağına karar veriyor, bir bilgiye ne kadar ulaşacağına da tasarruf ediyor, canı sıkıldıkça top benim gıcık olduklarımı oynatmıyorum diyor.
Çin, Rusya ya da Recep T. Erdoğan gibi rejimlerin yapmak isteyip de yapamadığı bir şeyi yapıyor ve dünyadaki en önemli bilgi edinme ve haberleşme mecrasını yavaş yavaş ortadan kaldırıyor. Onu tik-toklaştırıp itibarsızlaştırıyor. Hele o bulduğu yeni isim ve renkler tek kelime ile bir suikast. Dünyanın en itici ve kötü renk ile ismi yarışması olsa kesin birinci gelirdi.
Sevmiyorsan kullanma kardeşim gibi bir cümleyi de kimse etmesin. Çünkü Twitteri seviyorum aksine onun insanlığın ortak mirası haline geldiğine inanıyorum. Elon Musk alana kadar, bütün medya organlarını kontrol altına alan despotik rejimler için en ciddi, en sahici tehdit olarak varlığını sürdürüyordu.
Ama artık ne olacağını, Twitter’in daha neye evrileceğini kimse kestiremiyor, bunun yanında kişisel bilgileri despotik rejimlerle ile paylaşmayacağından kimse emin değil. Bu durumdan da en çok diktatörler, otokratlar ve hukuksuz rejimler memnundur.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***