Avrupa, Akdeniz’den göçe karşı Tunus’u mali destek karşılığı tampon ülke olarak mı kullanıyor?
Tunus’un liman kenti Sfax’ta yaşayan ve Avrupa’ya ulaşmaya çalışan göçmenler, bir yanda kıyılarına gelen insan akınını durdurmaya çalışan Avrupalı liderlerin korkularını bir yanda ırkçılıkla iç içe geçen ve günden güne tırmanan gerginliklerin yükünü taşıyor.
Bu ay Sfax’ta Tunuslularla Sahra altı göçmenleri arasında patlak veren düşmanlık, Kuzey Afrika ülkesinin göç meselesini ele alış biçiminde bir dönüm noktası oldu.
Keza bu durum Avrupa tarafından değerlendirilmesi gereken bir fırsat olarak görülüyor.
Yüzlerce göçmen derme çatma teknelerle İtalya’ya ulaşmaya çalışırken denizde boğuldu.
Akdeniz’i geçmek için fırsat kollayan göçmenler korkudan sinmiş durumda.
Bazıları yetkililer tarafından dövülüyor ya da veya farklı noktalarına götürülüyor, bir kısmı ise çöle atılıyor.
“Afrika ile Avrupa arasına Akdeniz gibi bir set çekiliyor”
Hafta içerisinde Tunus’ta bir araya gelen Kuzey Afrikalı, Batı Afrikalı ve Avrupa merkezli insan hakları aktivistleri, pazar günü Roma’da yapılacak göç zirvesini kınadı.
Hak savunucuları, zirvenin asıl amacının göçmen karşıtı bir vizyon izlemek ve Avrupa sınırlarını Afrikalı göçmenlere karşı güvende tutmak için bu sorumluluğun yine Afrika’ya yüklenmesi olarak değerlendirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü de (HRW) Roma’da yapılacak toplantıyı kınayarak, toplantının göçmenleri Avrupa kıyılarından uzak tutmak için değerlerin mali teşviklerle takas edilmesi anlamına geleceği yorumunu yaptı.
Toplantının organizatörü Tunus Ekonomik ve Sosyal Haklar Forumu ise “Bugün Akdeniz’in çağrısı iki kıyı arasında bir köprü olmak değil, Avrupa’yı artık tüm Afrika kıtasından ayıran bir duvar olmaktır” sözleriyle iki kıta arasına set çekildiğini dile getirdi.
İtalya, gelen göçmen sayısını azaltmaya ve son yılların en kötü ekonomik krizini yaşayan Tunus’u istikrara kavuşturmaya çalışıyor.
Bu sene Sfax’a binlerce göçmen ulaştı, ancak kaçının şehirde olduğu ya da göçmen karşıtı eylemlerin başlamasından bu yana kaçının şehri terk ettiği konusunda kesin bir rakam yok.
Tunus, son dönemde göçmenlere yönelik kötü muamele ve ağır istismarlarla suçlanan Libya’nın yerini alarak Avrupa’ya giriş kapısı olan İtalya’ya ulaşmaya çalışanların merkez üssü haline gelmiş durumda.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, sene başından bu yana İtalya’ya ulaşan 76 bin 325 göçmenin 44 bin 151’i Tunus’tan deniz yolunu kullandı, 28 bin 842’si Libya’dan yola çıktı.
AP’nin analizine göre Tunus’un giderek otoriterleşen Cumhurbaşkanı Kays Said, şubat ayında yaptığı açıklamayla göçmenlere yönelik ırkçı tepkileri körüklemiş ve Sahra-altı bölgeden gelen çok sayıda göçmenin ülkenin İslami kimliğini silme planının bir parçası olduğunu öne sürmüştü.
Said, o tarihten bu yana ırkçılık iddialarını reddediyor ve göçmen meselesinin temelden ele alınması gerektiğini söyleyerek daha önceki açıklamalarını geri çekmeye çalışıyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in yanı sıra Orta Doğu, Sahel ve Kuzey Afrika’dan yaklaşık 20 ülkenin devlet ve hükümet başkanı Roma Konferansı kapsamında bir araya gelecek.
Bir gün sürecek zirve, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin İtalya’yı, Akdeniz’i etkileyen konuların merkezinde konumlandırma çabalarının bir parçası.
Konferans, bir yandan insan kaçakçılığıyla mücadeleye odaklanırken bir yandan da göçün temel nedenlerini ele alarak göçmen sayısını azaltmaya yönelik somut öneriler getirmeyi amaçlıyor.
Konferansta ayrıca enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ile iklim değişikliği ve enerji politikaları tartışılacak.
AB’den Tunus’a 1 milyar euro destek
Ancak Roma Konferansı, insan hakları savunucuları tarafından bundan sonra olacaklar için bir yol haritası olarak görülüyor.
Zirve, Kays Said’in Meloni ve Ursula von der Leyen’in de yer aldığı bir toplantıda “kapsamlı stratejik ortaklık” için bir mutabakat zaptı imzalamasından bir hafta sonra gerçekleşmiş olacak.
Mutabakat zaptında Tunus’un kırılgan ekonomisinin yeniden canlandırılmasına katkı sağlamak üzere yaklaşık 1 milyar euro ve sınır kontrolünün yanı sıra denizde arama kurtarma görevleri ve oturma izni olmayan göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesi için 100 milyon euro mali kaynak verilmesini içeriyor.
Anlaşmayı imzalamasına rağmen Tunus lideri daha önce ülkesinin Avrupa’nın sınır bekçisi olmayacağını ya da bir yeniden yerleştirme merkezi olarak hizmet etmeyeceğini dile getirmişti.
Cumhurbaşkanı Said, 11 Temmuz’da yaptığı bir başka açıklamada geniş kapsamlı bir konferans düzenlenmesini önermiş ve göç sorununun çözümünün sonuçlarla değil nedenlerle ilgilenmesi gerektiğini belirtmişti.
“İnsan hayatı karşılığında para takası değerlere ihanettir”
İnsan hakları örgütleri insan hayatı karşılığında para takasının değerlere ihanet olduğunun altını çiziyor.
Bazı muhalif isimlere göre ise bu tür anlaşmalar sömürgeciliğin yeni bir biçimi.
Roma Zirvesine kısa süre kala açıklama yapan New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bu tür anlaşmaları, “istismarcı, kötü tasarlanmış ve kısa görüşlü bir strateji” olarak nitelendirdi.
Söz konusu anlaşma girişimini kınayan HRW, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Avrupa Birliği sadece (insan hakları ihlallerini) sürdürmekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupalı ortaklarıyla daha sıcak ilişkilere sahip olmakla övünen ve başarısız ekonomilerine mali destek sağladıklarını iddia eden baskıcı yöneticileri de cesaretlendiriyor.”
Daha iyi yaşam hayalleri, daha iyi bir gelecek umutları yıkılan ve göçmen karşıtı tepkiden korkarak sinen ise göçmenler ise Sfax’taki barınaklarından otobüslere bindirilerek bilinmeyen yerlere gitmeye zorlanıyor.
Kızılaya göre Tunus güvenlik güçleri ay başında yaklaşık 500 göçmeni Libya sınırındaki çöle bıraktı. Bazıları unutuldu.
Halid Musa: Elimi kırdılar, kafama vurdular, günlerdir çöldeyiz
Libya sınır muhafızları 16 Haziran’da yaptıkları açıklamada, son birkaç gün içinde 40 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda mahsur kalmış en az altı erkek, kadın ve çocuk bulduklarını bildirdi.
Bu, Libya-Tunus sınırına yaklaşık 15 kilometre mesafedeki el Assa sınır noktası yakınlarında son birkaç gündür sıcak çölde mahsur kalan, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu bir grup göçmeni kurtardıkları gün karşılaştıkları bir başka gruba ek olarak gerçekleşti.
Olay yeri uluslararası medya tarafından görüntülendi ve kayda alındı.
Kongolu olduğunu söyleyen Musa Halid isimli bir mülteci, grubun içinde bulunduğu kötü durumu anlatırken, Tunuslu yetkililerin eşya ve paralarını aldıktan sonra kendilerini Sfax’tan çıkardığını ve sonrasında aç ve susuz bıraktıklarını dile getirdi.
Halid Musa, gözyaşları içerisinde şu şekilde konuştu:
“Tunus’a tekrar girmeye çalıştığımız sırada bizi feci şekilde dövdüler. Elimi kırdılar ve kafama vurdular… Günlerdir çöldeyiz. Efendim, lütfen yardım edin…”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***