Türkiye’de artık hiç kimse hayatından memnun değil. Vatandaşlar ekonomik krizin yükünün kendilerine yüklendiğini ve sadece günü kurtarma üzerine bir yaşam kurduklarını söylüyor.
Ailesinden borç alarak ay sonunu getirebildiğini söyleyen devlet memuru, tek başına eve çıkacak durumu olmadığı için arkadaşıyla birlikte yaşayan 5 yıllık avukat, geçinemediği için okurken çalışmak zorunda kalan üniversite birinci sınıf öğrencisi, çalışanların maaşlarını borç alarak ödeyebilen Antakyalı esnaf…
Gerçek Gündem’e konuşan vatandaşlar hayatlarından memnun olmadıklarını, sadece günü kurtarmaya çalıştıklarını ve maaşlarının hiçbir şeye yetmediğini anlattı.
“KENDİMİ YETİŞKİN GİBİ HİSSEDEMİYORUM”
İstanbul’da memur olarak çalışan 29 yaşındaki Zeynep*, aylık 11 bin 800 lira alıyor. Kirasının 6 bin 500 lira olduğunu söyleyen devlet memuru, “Maaşımın geri kalanıyla sadece yaşamaya ve günü kurtarmaya çalışıyorum. İnternet, elektrik, su faturaları, ulaşım, yemek gibi temel giderlere harcıyorum paramı. Uzun zamandır temel giderler dışında harcamalar yapamıyorum” dedi.
Birikim yapmanın veya geleceğe yönelik hayal kurmanın bile imkânsız olduğunu ifade eden Zeynep*, maaşının hiçbir şeye yetmediğini söyledi:
“Son zamanlarda durumun düzeleceğine dair umutlandım ancak maaşı almadan yine her şeye zam geldi. Aynı zamanda yüksek lisans yapıyorum ve aldığım maaş cep harçlığı gibi geliyor. Bu nedenle kendimi yetişkin bir birey gibi hissedemiyorum. Ailemden borç alarak ay sonunu getirebiliyorum.”
EN MUTSUZ ÜLKELER ARASINDAYIZ
Toplamda 137 ülkenin değerlendirildiği dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamasında Afganistan son sırada yer alırken, Türkiye ilk 100’e giremedi. Ülkelerin kişi başına düşen gelir, özgürlük, sağlık ve sosyal yardım imkanları, yolsuzluk karnesi, eğitim ve alım gücü gibi kriterlerinin değerlendirildiği ‘World Happiness Report’ yani Dünya Mutluluk Raporu’nda Türkiye 137 ülke arasından 106’ncı oldu.
“ARTIK DURUMU DEĞİŞTİRMEK İÇİN ÇABALAYAMIYORUM BİLE”
Zeynep*, beş yıl boyunca hakimlik-savcılık, KPSS, uzman yardımcılığı ve müfettiş yardımcılığı gibi sınavlara girdi. Ancak, tüm yazılı sınavlardan 90 üstü puan alıp derece yapan Zeynep*, her defasında mülakatlardan elendi. Yazılı sınavlarda başarılı olup mülakata aşamasında elenmekten çok sıkıldığını söyleyen Zeynep*, çok uzun süre bu durumdan dolayı depresyon yaşadığını ifade etti:
“Türkiye gibi bir yerde iş bulmanın zorluğunun farkındayım ancak bu zamana kadar her şeyi doğru yapıp çok emek verdim. Eğitim hayatım boyunca ve mezuniyetten sonra kariyer meslek sınavları için çok emek verdim. Bu zamana kadarki çalışmalarım, emeğim nereye gidiyor diye kendime çok sordum ve yüklendim. Artık çabalayacak halim bile kalmadı, eskiden olduğum kişi çok daha mücadeleci, umutlu ve çalışkandı maalesef artık böyle değilim.”
*İsmi değiştirilmiştir.
“5 YILLIK AVUKAT OLARAK TEK BAŞIMA EVE ÇIKAMIYORUM BİLE”
Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Hakan Bayraktar, İstanbul’da hukuk bürosunda avukat olarak çalışıyor. 29 yaşındaki avukat, işinden genel olarak memnun olduğunu ancak mesleğinin geldiği durumun içler acısı olduğunu söylüyor.
Stajyer avukatların umutsuz ve karamsar ruh hali içerisinde olduklarını söyleyen Bayraktar, “Avukatlık mesleğinde istihdam ve ücretler konusunda ciddi gerileme yaşanıyor. Mesleğin prestiji de artık kalmadı” dedi.
Beş yıldır avukat olarak çalışan Bayraktar’ın aylık geliri 20 bin lira. Bayraktar, Kadıköy’de oturuyor ve evinin kirası 10 bin lira. Kışın faturalara iki bin 500 lira ödediğini söyleyen Bayraktar’ın yaz aylarındaki faturaları ise toplam bin lira civarı.
Kirayı paylaşmak için bir arkadaşıyla birlikte yaşadığını söyleyen avukat, “Ben 5 yıllık bir avukat olarak daha tek başıma bir ev tutup kalamıyorum bile” dedi.
Aylık ortalama 4 bin lira civarında yemek masrafının olduğunu ifade eden avukat, kredi kartı borçlarının da çok fazla olduğunu belirtti ve ekledi:
“Daha önceki aylarda geçinebilmek için kredi kartlarıyla yaptığımız alışverişlerin ödemeleri de çok fazla. Üç farklı kredi kartı kullanıyorum ve her ay sadece asgari tutarlarını ödeyebiliyorum. O borçlar da giderek birikiyor, ne yapacağım bilmiyorum.”
“YARIM SAATLİK MOLA DIŞINDA 9-10 SAAT DURMADAN ÇALIŞIYORUM”
Duruşmasının olmadığı günlerde sabah 9’da ofise gidip öğle arası yarım saatlik molanın dışında akşama kadar durmaksızın çalıştığını söyleyen avukat, “İşten çıktıktan sonra da çok yorgun olduğum için direkt eve gidiyorum. Bir şeyler izledikten sonra uyuyorum genelde. Günlerim böyle geçiyor hep” dedi.
“Dışarıda eskisi gibi arkadaşlarımızla eğlenmek artık mümkün değil. Eskiden haftada 2-3 kez dışarı çıkabilirken şimdi ayda 1 veya 2 sefer dışarı çıkabiliyoruz” diye konuşan avukat, özellikle İstanbul’daki hayat pahalılığının hayatını yerle bir ederek yaşama sevincini de iyice azalttığını söyledi:
“Her gün sabahtan akşama kadar çalışıp maaşınızın büyük bölümünün barınma ve gıda ihtiyacınıza yetmesi, sadece maddi açıdan değil psikolojik olarak da insanı çok kötü etkileyen bir durum.”
Her ay geçim sıkıntısıyla boğuştuğunu söyleyen avukat, tatile para ayırmanın da neredeyse imkânsız olduğunu belirtti ve ekledi:
“Yılın başında arkadaşlarımla yurt dışı gezisi planlamıştık ama artan dolar kuru ve son gelen pasaport zamlarından sonra o planı da iptal etmek zorunda kaldık. Yıllık iznimi ailemle birlikte masrafsız bir şekilde geçirerek kullanacağım.”
TÜRKİYE UZUN ÇALIŞMADA ZİRVEDE
Eurostat’a göre haftada 49 ve daha fazla saat çalışanlar “uzun çalışanlar” olarak tanımlanıyor. Verilere göre, Türkiye haftada 49 saat veya daha fazla çalışan oranının en yüksek olduğu ülke. AB ülkelerinde ise bu süre ortalama 36,4 saat. Türkiye’de haftalık 49 saat veya daha fazla çalışanların oranı da yüzde 28. Ancak bu oran AB genelinde ise yüzde 7,4. Almanya’daki haftalık ortalama çalışma saati ise Türkiye’deki haftalık çalışma saatinden 8 saat 20 dakika daha az. AB ortalaması da Türkiye’den 6,5 saat daha düşük.
Haftalık ortalama çalışma saati tam zamanlı ve kısmi zamanlı türe göre değişim gösteriyor. Tam zamanlı istihdamdakiler Türkiye’de 46 saat çalışırken, AB’de haftalık ortalama 39,3 saat çalışıyor. Yani Türkiye bu alanda da yine zirvede yer alıyor.
“EKONOMİK KRİZİN YÜKÜ TAMAMEN BİZE YÜKLENDİ, SADECE GÜNÜ KURTARMA ÜZERİNE BİR YAŞAM SÜRÜYORUM”
Hükümet tarafından işçilere ve çalışanlara adeta savaş açıldığını ifade eden Bayraktar, geleceğe dair hiçbir umudunun olmadığını söyledi:
“Ekonomik krizin yükü tamamen bizlere yüklendi. Son gelen zamlar da bunun açık bir göstergesi. Son gelen zamlara baktığımda genellikle orta sınıfın ihtiyaçlarına yönelik zamlar yapıldığını görüyorum. Zamların etkisini gün geçtikçe daha da çok hissediyoruz. Geleceğe dair hiçbir umudum yok, sadece günü kurtarma üzerine bir yaşam sürüyorum.”
“BÖYLE BİR ZAMANDA YAPABİLECEĞİNİZ EN ZOR ŞEYLERDEN BİRİ OKURKEN ÇALIŞMAK”
Karadeniz Teknik Üniversitesi Metalurji Malzeme Mühendisliği birinci sınıf öğrencisi Sıla Yılmaz, bir mağazada tekstil görevlisi olarak çalışıyor.
Maaşının temel ihtiyaçlarını karşılamaya bile yetmediğini söyleyen üniversite öğrencisi, asgari ücret alıyor. Ailesinin maddi durumunun iyi olmadığı için çalışmak zorunda kaldığını belirten Yılmaz, okurken çalışmanın çok zor olduğundan bahsetti:
“Böyle bir zamanda yapabileceğiniz en zor şeylerden biri okurken çalışmak. Okul ve iş arasında mekik dokuyorum. Okul başarım haliyle çok düşüyor ve çoğu dersten kalıyorum. Kısacası okul ve iş hayatı birlikte yürümüyor çünkü başarısızlık durumu mutlaka ortaya çıkıyor. Bu da beni psikolojik olarak çok kötü etkiliyor.”
Henüz üniversite birinci sınıf olmasına rağmen borçlarını ödemekle uğraştığını söyleyen Yılmaz, maaşının sadece kira, fatura ve yol gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabildiğini belirtti.
ASGARİ ÜCRETTE DE LİSTE SONLARINDA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, net asgari ücretin temmuz ayından itibaren yüzde 34 zamla 11 bin 402 TL olacağını açıklamıştı. Euro bazında brüt asgari ücret ise 519 Euro’ydu.
11 bin 402 liralık yeni asgari ücretin dolar karşılığı 20 Haziran 2023 tarihi itibariyle 482 dolardı. Ancak güncel döviz kuru üzerinden hesaplanıldığında asgari ücret yaklaşık 402 dolar ediyor. Yani daha 1 ay bile olmadan yaklaşık 80 dolarlık bir değer kaybı yaşandı. Asgari ücret euro olarak da 375 euroya tekabül ediyor.TÜRKİYE SONDAN BİRİNCİ SIRADA
Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi Eurostat’ın açıkladığı son verilere göre, brüt asgari ücretin en yüksek olduğu ülke 2 bin 387 Euro ile Lüksemburg. İkinci sıradaki Almanya’da asgari ücret bin 987 Euro’yken, Belçika’da ise bin 955 Euro. Türkiye, yeni açıklanan asgari ücretle 26 ülke içinde sondan birinci sırada yer alıyor. Avrupa’da asgari ücretin en düşük olduğu ülke olan 298 Euro ile Arnavutluk. Türkiye’nin hemen üstünde ise 399 Euro ile Bulgaristan bulunuyor. Yani Türkiye asgari ücrette AB ülkeleri içinde sadece Arnavutluk’u geçebildi.
“DIŞARI ÇIKMAYA VAKİT BULAMIYORUM, ÇIKSAM BİLE PARAM YOK”
Türkiye’de iyi gelirli bir aileye sahip olunmadığı sürece herhangi bir öğrencinin sosyal hayatının da olamayacağını belirten Yılmaz, bir gününün okul ve iş arasında geçtiğini söyledi ve ekledi:
“Her zaman fiziksel ve ruhsal bir yorgunluk hissediyorum. Kendimi iş dışında bir alanda geliştirmek maalesef imkânsız çünkü ne param ne de vaktim var. Dışarı çıkmaya vakit bulamıyorum, çıksam bile param yok. Tatil ise ben ve benim gibiler için sadece bir hayal.”
“DEPREMDEN ÖNCEKİ KAZANCIMIZ 4 MİLYONDU, ŞU AN İSE 150 BİN LİRA CİVARI”
Hatay Antakya’da oto galerici olarak çalışan depremzede çok zor şartlar altında yaşadığını belirterek hala çadırda kaldığını söyledi. Gün içinde neredeyse hiç iş olmadığını söyleyen depremzede, devletten tek bir kuruş bile maddi destek alamadığını ifade etti ve ekledi:
“Depremden önce aylık kazancım yaklaşık 4 milyon civarıydı. Şu an ise aylık kazancımız 100-150 bin lira. Bu durumun sebebi sadece deprem değil, ülkenin bulunduğu ekonomik şartlar da bunun nedeni.”
“ÇALIŞANLARIN MAAŞLARINI BORÇ ALARAK ÖDEYEBİLİYORUM”
Oto galeride toplam 8 çalışanının olduğunu belirten esnaf, çalışanların maaşlarını ödemekte çok zorlandığını ifade etti:
“Çalışanların maaşlarını iş olsa da olmasa da ödemek zorundayım. Ancak borç alarak çalışanların maaşlarını ödeyebiliyorum. Bu şekilde giderse hiçbir şey düzelmeyecek, ne yapacağız bilmiyorum.”
Depremzede, “Şu an işlerin durumu çok kötü, iş hiç yok. Durum öncesinden de çok daha kötü. Bu şartlarda yaşamaya nasıl devam edeceğiz, gerçekten bilmiyorum” dedi.
“AİLEMİN GÖNDERDİĞİ PARA ARTIK YETMİYOR, İHTİYAÇLARIMI KARŞILAYABİLMEK İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM”
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Halil, otel resepsiyonisti olarak çalışıyor. Ailesinin gönderdiği para ve bursların artık kendisine yetmediğini ifade eden üniversite öğrencisi, başta barınma olmak üzere diğer temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışması gerektiğini söyledi.
Öğrenciyken çalışmak zorunda kalmanın çok zor olduğunu söyleyen üniversite öğrencisi, “Şu anda yaz okulundan sadece 3 ders alıyorum. İşim çok yorucu değil ancak yine de iş ile okul arasındaki dengeyi korumak zor olabiliyor” diye konuştu.
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***