Başlığa bakınca sade bir kültürel çalışma olarak okuyabilirsiniz tüm hikayeyi. Ancak anlamı daha derin. Silivri hayatımızda sadece İstanbul’un bir ilçesi olmaktan çıktı. Hepimizin hayatında daha derin bir anlama sahip. Kiminiz kendinizi hiç ilişiksiz görebilirsiniz bundan. Ancak bir noktada hepiniz ilişkilisiniz. Silivri, geniş toplumun hafızasında bir sahil kasabasından çok artık bir cezaevi mekânı.
TDK, cezaevinin anlamını “Hükümlülerin içinde tutuldukları yapı, hapishane” olarak veriyor. Google üzerinde “cezaevi nedir” sorusunu arattığımda ise “mahkemece hapis cezasına çarptırılmış olanların ceza süresince içine kapatıldıkları, özel olarak bu iş için yapılmış olan yapı” yanıtını alıyorum.
Silivri mahkemece hapis cezasına çarptırılmış on binlerce insan ile dolu. Hatta 11 bin kapasitesi olan cezaevinin nüfusu 2020 verilerine göre 23 bin. Bunların kaçı adilce yargılanarak ceza aldı orası başka bir haberin konusu. Bizim konumuzsa Silivri. Silivri’nin toplumsal bellekteki yeri. Toplum belleğinde hiç kuşkusuz Silivri’nin yer etmesinde buraya gönderilerek cezalandırılan “gazeteciler, akademisyenler, iş insanlarının payı var. Onların adalet arayışında en çok adı geçen yerlerden birisi Silivri. Onların tutsak ederek cezalandırmayı düşünenler halk ile olan tüm bağını kopardıklarını umut ederler. Ancak tarihi bir klişeye dönüşen “bedenler tutsak olsa da fikirlerin hür olduğu” gerçeğini unuturlar. İçerideki aydınlar, kitapları, makaleleri, yazılarıyla bazen bir kettle aracılığıyla halkla buluşmaya ve halka hizmet etmeye devam ederler. Bu durum Silivri’yi bir cezaevi olmaktan çıkarmaz. Toplumun düşünsel, kültürel yaşamına katkı sunanların ellerinden tüm imkanları alınmasına rağmen hala mücadele ettiklerini ve fikirlerin karşısında demir parmaklıkların eğilip bükülemediği gösterir sadece.
ANİ MOBİL UYGULAMASI YAYINA BAŞLADI
Bu kadar uzun bir girişten sonra dün de yine demir parmaklıkların eğilip büküldüğü fikirlerin özgür olduğu ve bir uygulamaya dönüşebildiği ana şahitlik ettiğimizi anlatmalıyım artık.
Anadolu Kültür tarafından Kars’ta bulunan Ani arkeolojik alanının tüm boyutlarıyla tanıtılmasını sağlayacak bir mobil uygulamanın tanıtımı yapıldı dün akşam.
Postane İstanbul’da toplanan bizlere bahsedilen bu uygulamayla Anadolu’nun kadim miraslarından birinin tarihine çok daha kolay erişebilme imkanına sahibiz artık.
2011 yılında başlayan proje, çok uzun soluklu bir çalışma sürecinden sonra bugüne erişiyor. Pandemi, Karabağ Savaşı gibi etkenler tüm bu sürece etki ediyor. Ancak bugün akıl küpü telefonlarımızda yer bulacak bu uygulama daha henüz Ani’ye gitmeden size tarihi hakkında çok kıymetli bilgiler veriyor. Proje Koordinatörü Çağla Parlak, dün uygulamayı anlatırken Ani’ye ulaşmanın çok zor olduğundan bahsetti. Bu uygulama kültür turu yapmak isteyenlere sunduğu rotalarla tarihi alana daha kolay ulaşılabilir bir şekilde ziyaret etme imkanı sağlıyor.
Ani’nin en önemli özelliklerinden biri de 3 dilde olması. Türkçe, İngilizce ve Ermenice ile Ani hakkında tarihçe, mimari, sanat tarihi ve koruma çalışmaları hakkında bilgi alınabilir. İsteyen tüm bunları uygulamadan da dinleyebilir. Şenay Gürler, Mahir Günşıray, Tilbe Saran, Görkem Yeltan gibi sanatçılar Türkçe metinlerin seslendirmesini yaparken Ermeniceyi Dr. Elmon Hançer, İngilizceyi ise Dr. Christina Maranci, Veronica Kalas ve Robert Dulgarian seslendirdi.
Ani uygulaması isteyene evden isteyene ise alanda bir rehberlik hizmeti sunuyor. Ayrıca uygulamanın içerisinde bulunan sözlük sayesinde mimari terimlerin anlamını da öğrenebilme imkânı var. Ani mobil uygulaması kültürel miraslara erişebilirlik ve koruma bilincinin artması adına çıkartılmış çok başarılı bir proje.
Ani Mobil Uygulaması’nda neler var?
Zaman Çizelgesi: M.S. 4 yüzyıldan günümüze, öne çıkan olaylarıyla Ani kronolojisi.
|
PROJENİN FİKİR BABASI OSMAN KAVALA
Kültürel Mirası Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Özkaya, sunumun başında bu projenin fikir babasının Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala olduğunu söyledi. 2017 yılı itibariyle Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Osman Kavala’nın süreç boyunca verdiği desteği cezaevinden gönderdiği notlarla gösterdi bize Özkaya. Dün salondaki herkes bir şeylerin eksik olduğunun farkındaydı. Türkiye’nin kültürel yaşamına, toplumsal hafızanın gelişimine katkı sunan en önemli aktörlerden biri ve esasında belki de projeyi gururla sunması gereken kişi orada değildi. Ve aslında bu eksikliğin sadece o salondakiler için değil, toplum için olduğunun farkına varmak çok zamanınızı almıyor.
(Osman Kavala’nın cezaevinden Ani mobil uygulaması projesi için gönderdiği not)
Asena Günal açılış konuşmasını yaparken Ani arkeolojik alanının 2016 yılında dünya mirası listesine girmesine katkı sunan Osman Kavala’nın 5 buçuk yıldır “haksız, hukuksuz” bir şekilde hapiste olduğunu hatırlattı.
Osman Kavala 5 buçuk yıldır Silivri’de. Tutsaklığına rağmen son 20 yıldır bu topraklar için yaptığı en iyi şeyi yine yapmaya devam ediyor. Silivri’den Anadolu’nun mirasına uzattığı elle bu toprakların hem geçmişine hem de geleceğine sahip çıkıyor. Araya kat kat demir parmaklıklar girse de yine topluma hizmet ediyor. Evet, Silivri bir cezaevi. İçinde bu ülkeyi geçmişi ve geleceğiyle daha aydın yarınlara kavuşturmak için mücadele etmekten vazgeçmeyecek insanlarla dolu bir cezaevi. Ve o demir parmaklıklar halka ulaşmaya engel değil.
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***