Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna ilişkin raporunu yayınladı.
VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcıoğlu’nun haberine göre, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu da izlemek üzere heyet gönderen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), hazırladığı raporda eşit bir mücadele ortamının olmadığı ve mevcut Cumhurbaşkanı’nın haksız bir avantaj sağladığı eleştirisinde bulundu.
AGİT’in değerlendirmesinde seçimlerin baskılanmış bir ortamda yapıldığına dikkat çekilerek, iki adayın yine de özgür bir şekilde seçim kampanyası yapabildiği belirtildi.
Farah Karimi, yaptığı değerlendirmede Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna ilişkin şunları söyledi:
Ama sert söylemler, kışkırtıcı, ayrımcı ve ayrıştırıcı diller iki rakip tarafından da kullanılmıştır. Aynı zamanda bazı muhalif partilerin üzerinde gözdağı ve bezdirme devam etmiştir ve bu süreci baltalamıştır. Ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı bir ortamda hem özel hem de devlet medyası yayın bağımsızlığını sağlamamıştır. Yayınların yapılmasında da tarafsızlık sağlanmamıştır. Bu da seçmenlerin bilgilendirilmiş bir seçim yapma kabiliyetini kısıtlamıştır.
Özellikle oy sayımı sırasında belli yerlerdeki uygulamalar not edilmiştir.
“YAYIN KURULUŞLARI ERDOĞAN’A AÇIK DESTEK VERDİ”
AGİT’in raporunda, izlenen yayın kuruluşlarının çoğunun “cumhurbaşkanının resmi ve adaylık faaliyetlerini birbirinden ayırmadan Sayın Erdoğan’a açık bir destek gösterdiği” eleştirisi yer aldı.
Raporda, “Bu yayın kuruluşlarının çoğu, haberlerinde gerçekler ile görüşler arasındaki ayrımı sık sık bulanıklaştırmış ve haberleri, destekledikleri adayın lehine olacak şekilde seçici bir şekilde sunmuştur.” ifadeleri kullanıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açık oturum davetini kabul etmemesinin “seçmenlerin bilinçli bir seçim yapma fırsatını sınırlandırdığı” kaydedildi.
Tarafsızlığın Anayasa ile güvence altına alınmış olduğunu hatırlatan raporda, buna rağmen kamu televizyonu TRT-1 ve TRT Haber’in “ağırlıklı olarak olumlu bir tonla siyasi içerikli haberlerin yüzde 64 ve 73’ünü kendilerine ayırarak Sayın Erdoğan’a destek vermeye devam ettiği” eleştirisi yöneltildi.
Hem özel medya kuruluşlarının hem de resmi yayın kuruluşunun kampanya sürecini haberleştirirken editoryal bağımsızlığı sağlamadığı savunuldu.
Raporda, “İkinci tur kampanya döneminde etkili bir medya denetimi yapılmamıştır. Düzenleyici kurum olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), sistematik herhangi bir medya izlemesi yapmamış ve ikinci tura özel bir yönergeyle medyaya bu turla ilgili resmi olarak yardımcı olmamıştır” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, “Kışkırtıcı ve ayrımcı dil ile bazı muhalefet partilerinin destekçilerine yönelik gözdağı ve tacizler bu süreci baltalamıştır” denildi.
Seçim gününün genel olarak sakin geçtiği ve iyi yöneltildiği belirtildi; ancak “Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçim sürecini nasıl yönettiğine ilişkin çalışmaları şeffaflıktan yoksun olmaya devam etmiştir” tespiti yapıldı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***