Artı Gerçek- Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından düzenlenen “Afetler Öncesi Mühendislik Hizmetleri Çalıştayı” deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Maraş merkezli depremin aynı zamanda önemli bir ekonomik felaket olduğunu, benzer bir depremin İstanbul’da yaşanması halinde bunun bağımsızlığımızla da doğrudan ilgili olacağını söyledi.
Marmara depreminin Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığına darbe vuracağını dile getiren Prof. Dr. Naci Görür, “Bir gün kalkacağız on binlerce canlarımız ölmüş. Bizim ‘deprem nerede olacak, nasıl olacak, kaç büyüklükte olacağını’ bırakıp yıkılmayacak yerleşim alanları kurmamız lazım” ifadelerini kullandı.
‘ÜRETİM, İHRACAT SIFIRLANDI’
Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuşan Naci Görür, şu açıklamaları yaptı:
Şu anda Güneydoğu depreminin ekonomik krizi Türkiye’yi vurmadı. Çünkü her depremden sonra ekonomik krizler patlar. Yani Türkiye’de hani şu anda diyoruz ya ekonomik kriz var ekonomik sorunlar var. Daha Güneydoğu’nun, tüm Türkiye’nin üzerine gelmedi. Bunlar iki şekilde gelecek.
Direkt depremle ilgili 11 il Anadolu Aslanlarıydı. En fazla üretimin, ihracatın yapıldığı bir yerdi. Şimdi sıfırlandı, her şeyiyle durdu. Onun Türkiye’ye geri teptireceği ekonomik krizler olacak. Şimdi orada iş yok, üretim yok. Millet işi nereden bulacak? O gençler, o insanlar ne yapacak, ne edecek?
Bu durum ülkeye de yansıyacak. Çünkü Türkiye parayı gönderip oradaki sorunu çözecek durumda değil. Bence o kriz daha derinleşecek. Bazıları ‘Komplo Teorisi’ diyebilirler ama ben bu konuyu herkesle tartışmaya hazırım. Marmara’da beklenen deprem gelirse ve daha bu Güneydoğu depremlerinin etkisi büyük ölçüde ortadan kaldırılamamışsa, Türkiye’nin kesinlikle ekonomik bağımsızlığı kalkar, siyasi bağımsızlığı da kalmaz.
Neden? Çünkü Marmara Bölgesi Türkiye’deki gayri safi milli hasılanın yüzde 60’ına denk. Şimdi Marmara Bölgesi’nde meydana gelen deprem bu 11 ilin depremdeki zafiyetinden, zararından çok daha fazla olacak. Çünkü İstanbul’da yoğunluk, nüfus fazla. Bir de yapı stoku yoğunluğu fazla. Gecekondu yüzde 60 düzeyinde. Türkiye sanayinin can damarı bu bölgede.
‘DEPREM ÜLKESİYİZ’
Türkiye’de boyuna soruyorlar ‘Hocam bizim orada hangi fay kırıldı?’ Hoca hangisini söylesin? Türkiye’nin her tarafı fay. Bugün o fay kırılmasa sen sevinecek misin? ‘Oh be, biz rahatladık’ diyeceksin. Ne fark eder? Öbür tarafta senin insanların ölecek yani.
Türkiye’de bu fayların ne zaman deprem üretecekleri bunların, tekerrür periyotuna bağlı ama bu periyotlar da değişiyor. Büyük depremler geliyor. Örneğin oradaki o stres, birikimini değiştiriyor. Sonra ne fark eder ki biz jeolog mu olacağız bu ülkeye?
Deprem ülkesiyiz. Bir gün kalkacağız canlarımız ölmüş. 30 bin kişi ölmüş, 100 bin kişi ölmüş. Bizim artık bu asırda deprem nerede olacak, nasıl olacak, kaç büyüklükte olacağı bırakıp depremde yıkılmayacak yerleşim alanlarını oluşturmalıyız. Devletin buna eğilmesi lazım.
‘MALATYA BELEDİYE BAŞKANI, ‘İNSANLAR AZDIĞI İÇİN DEPREMDE ÖLDÜLER’ DİYOR. NE DİYECEKSİNİZ?’
Bizim devletimizde ‘Deprem Allah’tan geliyor. Hele bir gelsin, Allah büyüktür. Biz gider o zaman çorba veririz, çay veririz’ der ve bu işleri yapmaya çalışır. Malatya Belediye Başkanı, ‘İnsanlar azdığı için depremde öldüler’ diyor. Ne diyeceksiniz?”
‘İSTANBUL’DA YÜZDE 60’TAN FAZLA YAPI STOKU MÜHENDİSLİK HİZMETİ GÖRMEMİŞ’
Adalar fayı 6, öbürü 7.2 mertebesinde olur. Siyasiler bunu korkularından yalan yanlış düzelttiler. İstanbul’da yüzde 60’tan fazla yapı stoku mühendislik hizmeti görmemiş, tamamen kaçak göçek, gecekondu usulüyle yapılmış. Ne demek yüzde 60? KİPTAŞ Genel Müdürü bana, ‘Yüzde 65 olsun hocam, öpüp başına koy’ diyor. Yüzde 70’ten fazla bina İstanbul’da depreme dayanamaz. Şimdi böyle bir durum var. Yoğunluk çok fazla. Şu anda iki tane araba park etmişler, giremiyorsun oralara. Bir de bu işin acil müdahale durumu var.”(Kaynak)
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***