Hale GÖNÜLTAŞ
ANKARA – Sınır güvenliğine karşın Suriye’de hapishane ve kamplarda tutulan Türkiyeli ve yabancı uyruklu militanlar Türkiye’ye geçebiliyor. Türkiye ve Suriye’yi yıkan 6 Şubat depremi sonrasında Suriye’deki hapishanelerden kaçan sayıları bilinmeyen yabancı militanın da Türkiye sınırını geçtiği ve şu anda Türkiye’de oldukları Ankara’da diplomasi koridorlarında konuşuluyor. Bu kişilerin sınırı geçtikten sonra deprem bölgesindekileri taşıyan çeşitli insani yardım araçları ile yakınlarının bulundukları illere geçtikleri dile getiriliyor.
Yabancı uyruklu IŞİD militanlarının terör örgütü üyeliğinden yargılanıp beraat ettikten sonra dahi ülkelerine gönderilmeleri konusunda hem hukuki hem de uluslararası hukuktan kaynaklanan engeller bulunuyor. Bu durumun Türkiye için güvenlik riskini arttırdığı biliniyor.
Türkiye’de 2014-2017 yılları arasında gerçekleşen ve yüzlerce kişinin ölümüne neden 16 IŞİD saldırısının altısında yabancılar yer aldı. 31 Aralık 2017 gecesi IŞİD militanı Özbekistan uyruklu Abdülkadir Masharipov tarafından İstanbul’daki Reiana isimli eğlence mekanına düzenlenen saldırıda 39 kişi öldü. Masharipov’un müebbet hüküm giydiği davada saldırıda adı geçen Özbek ve Doğu Türkistan uyruklu çok sayıda IŞİD’li de halen tutuklu.
YÜZLERCE DOSYA YARGITAY’DA BEKLİYOR
IŞİD’ten döndükten sonra Türkiye’ye yerleşen aralarında Irak, Suriye, Çeçenistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Doğu Türkistan, Fas, Tunus, Özbek, Suudi Arabistan, Gürcistan ve Cezayir vatandaşlarının bulunduğu örgüt militanlardan bir kısmı güvenlik güçlerinin operasyonları ile yakalandıktan sonra “terör örgütü üyeliği” suçlamasından yargılandı ve tahliye edildi.
Yargılanma süreçlerinde “etkin pişmanlıktan” yararlanarak ceza süresini düşürme de kullandıkları en etkili yöntemlerden biri. Türkiye’de “terör örgütü üyeliğinden” hapis cezası alıp tahliye olan yabancı uyruklu bir kişi de hemen sınır dışı edilemiyor. Çünkü terör suçlarında istinaf ve temyiz yolu açık. Sayıları yüzleri aşan yabancı uyruklu IŞİD militanının dosyaları halen Yargıtay’da bekleme aşamasında. Karar kesinleşmediği ve haklarında yurt dışı çıkış yasağı olarak koruma tedbiri olduğu için, sınır dışı kararı da verilemiyor. Bu yasal süreçte yabancı bir militan da günlük yaşamını çeşitli işlerde çalışarak sürdürebiliyor.
G-87 KODLULARI KENDİ ÜLKESİ DE GERİ ALMAK İSTEMİYOR
Uygulamadaki engellerden biri de uluslararası bir sorun olarak yaşanıyor. Hakkındaki ceza Yargıtay tarafından da onanmış ve hakkında sınır dışı edilme kararı verilmiş kişiler için sınır dışı etme süreci başlatılıyor. Dosya G-87 tahdit kodu ile işlem görüyor. G-87 “güvenlik açısından sakıncalı veya terör bağlantılı olabilecek kişilere” uygulanan bir kod. Bu kodun geçerli olduğu dosyalarda kişilerin sınır dışı edildikleri ülkeye sınırsız süreyle giriş yasağı oluyor.
Irak ya da Suriyeli bir kişi, G-87 kodu ile sınır dışı edilmek üzere Geri Gönderilme Merkezi’ne getirildiğinde, avukatları müvekkillerinin ülkelerine geri gönderilmeleri halinde “ölüm riski” ile karşı karşıya kalabileceği argümanı ile yeni bir yasal süreç başlatma hakkına sahip.
YABANCI UYRUKLU IŞİD’LİLER SERBEST BIRAKILIYOR
Aralarında Tunus, Fas, Cezayir’in bulunduğu ülkeler de Türkiye’de yargılanıp ülkelerine gönderilmek istenen IŞİD saflarında bulunmuş vatandaşlarını ülkesine sokmak istemiyor. Bir süre sonra da geri gönderme merkezlerinde yaşanan yoğunluk ve avukatlarının geri gönderilmenin engellenmesi için başlattıkları hukuksal sürecin uzunluğu nedeniyle yabancı uyruklu IŞİD’liler serbest bırakılıyor.
SAHTE PASAPORT VE SAHTE KİMLİKLE “GEÇİCİ KORUMA” ALANLAR
IŞİD’lilerin Türkiye’deki varlığını devam ettirmelerinde önemli bir faktör de, IŞİD’in gerçeğinden çok zor ayırt edilecek sahte kimlik, sahte pasaport düzenleme konusunda oldukça yetkin olması.
Örneğin Fas uyruklu IŞİD kadısının, Türkiye’de sahte Suriye kimliği ile yaşadığı, hatta yakalanmadan önce Ankara’daki İl Göç İdaresi’ne giderek “geçici koruma” belgesi aldığı da yargılanma sürecinde mahkeme kayıtlarına geçen kritik bilgilerden sadece biri.
Söz konusu Fas vatandaşı da önceki satırlarda aktardığımız süreci yaşadı ve ülkesi kabul etmediği için şu anda Ankara’da yaşamını sürdürüyor. Eğer “geri gönderilme” sürecine dahil olan kadın ve çocuklar var ise, kadın ve çocukların ülkelerine girişleri konusunda daha yapıcı bir tutum sergiliyor.
IŞİD’DEN DÖNEN TÜRKLER YABANCI MİLİTANLARA KOLAYLIK SAĞLADI
IŞİD’ten dönen yabancı uyruklu kişiler, IŞİD’ten dönen Türkiyelilerle aynı mahallelerde yaşıyor aynı mescitlere gidiyor. Zaten, IŞİD’in güç kaybetmesinin ardından dönenlerin büyük bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı. Türkiyeliler, örgüt üyeliğinden dolayı yasal bir süreç yaşasalar dahi kendilerini güvende hissettikleri bir ortamda yaşıyorlardı. Kimi zaman cihat bölgelerinde yan yana nöbet tutan, savaşan, örgütte görev alan yabancı uyruklu militanlar Türkiye’ye geçtiklerinde de Türkiyeli IŞİD’liler, sempatizanlar sayesinde kolay bir yaşam kurdu. Ev ve işlere yerleştirilmelerinde en büyük destekçileri Türkiyelilerdi.
ÇOĞUNLUKLA EŞLERİ IŞİD SAFLARINDA ÖLMÜŞ KADINLARLA BERABERLER
Yabancı uyruklu IŞİD’liler Türkiye’de yeni bir yaşam kurarken, ilk ya da ikinci, üçüncü dini nikahlı birlikteliklerini de Türkiyeli kadınlarla yaptı. Bu kadınların bir kısmı eşleri ile Suriye’ye giden, çatışmada öldükten sonra Suriye Demokratik Güçleri’nin denetimindeki Al Hol ve Al Roj kamplarına esir düşen, daha sonra çeşitli yollarla Türkiye’ye getirilenler. Bir kısmı ise kendisi IŞİD’e gitmemiş, fakat eşi savaşa gidip Suriye’de ölen kadınlar. “Dul kadınlar” ve yetim çocuklar için karar vericiler cihadist gruplar. Yabancı uyruklu IŞİD’le bağlantısı olan kadınlar da güvenli yer edinebilmek için IŞİD sempatizanı Türkiyeli erkeklerle dini nikah ile birliktelik kurdu.
ÖRGÜTÜN FİNANSMANINDAKİ KUYUMCULAR, DÖVİZ BÜROLARI
Örgütün finansmanı, Suriye’den kaçak yollarla kritik isimlerin Türkiye’ye getirilmeleri, insan kaçaklığı konusunda da IŞİD’in yabancı uyruklu militanlarının etkin olduğu bilinmekte. Özellikle Antep, Hatay, Adana, Urfa illerinde kurulan ve “terörün finansmanı çerçevesinde” faaliyet yasağı getirilen kuyumcu ve döviz bürolarını işletenlerin büyük bir bölümü de Irak ve Suriye vatandaşı.
Ankara, binlerce IŞİD’liyi takip etmek, güvenliğe tehdit halini almalarını engellemek için hem ulusal hem de uluslararası düzeyde girişimlerde bulunuyor. Türkiye’den sınır dışı edilmek istenen yabancı IŞİD militanlarının ülkeleri tarafından kabul edilmemesi uluslararası hukukun bir sorunu olarak uluslararası kamuoyunun da gündeminde.
AHLAK VE SÜNNET DERGİSİ VE ÇEVRESİNE OPERASYON
Ankara, yabancı uyruklu IŞİD’lilere yönelik operasyonlarını özellikle son bir yıldır sürdürüyor. Dün sabah saatlerinde ajanslara düşen IŞİD’e yönelik operasyonun ayrıntılarına göre, Ahlak ve Sünnet Kitapevi ve dergisinin Diyarbakır, Yalova, Muş ve Adana illerinde bulanan temsilciliklerinde aramalar yapıldı.
IŞİD’in Türkiye’de “Ahlak ve Sünnet Dergisi” adı altında yeni bir yapılanma içerisinde olduğu bilgisi verilirken, yeni yapılanmanın örgütün sözde Şam vilayetine bağlı olarak Türkiye’nin yanı sıra Gürcistan, Azerbaycan, Mali, Sudan, Cezayir ve Libya’da taban kazanmak için cihat grubu oluşturma çabası içinde oldukları ifade ediliyordu. Örgüt militanlarının silahlı ve askeri eğitimlerini de Gürcistan’da aldıkları yönünde de çarpıcı bir bilgi mevcut.
MERKEZLERİ YALOVA’DA GÜRCİSTAN’DA TEMSİLCİLİKLERİ VAR
Ahlak ve Sünnet Dergisi faaliyetlerini Yalova’da sürdürüyor. Ankara da dahil olmak üzere çeşitli kentlerde ve Gürcistan’da temsilciliği bunuyor. Dergi uzunca bir süredir, halen Suriye Demokratik Güçleri’nin denetiminde olan Al Hol ve Al Roj kampları ve Irak’taki Ruseyfa Hapishanesi’nde kalan IŞİD’in kadınlarının serbest bırakılması için sosyal medya üzerinden hem ulusal hem de uluslararası kamuoyuna çağrılarda bulunuyor.
SOSYAL MEDYADAN KAMPLARDAN KALAN KADINLAR İÇİN YARDIM TOPLUYORLAR
Çeşitli dillerde Suriye’nin kuzeyindeki kamplardan özellikle hasta kadın ve çocukların ivedilikle çıkarılabilmesi için “infak” adı altında yardım toplanması için iletişim adresleri veriyor. Toplanan paralarla, aile desteği olmayan yani ailesi çıkarmak için insan kaçakçıları ile temasa geçemeyen hasta kadın ve çocuklar Suriyeli ve Türkiyeli insan kaçakçıları aracılığıyla aracılığıyla sınırdan Türkiye’ye getiriliyor. Kadın ve çocuklar kimi zaman Türkiye denetimindeki bölgede Türkiye askerlerine teslim ediliyor. Kadın ve çocuklara annelik bağı üzerinden DNA karşılaştırması yapılıyor. Sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil, yabancı uyruklu IŞİD’in kadın ve çocukları da Türkiye’ye bu yolla getirilebiliyor.
Yarın: İHH’nin Suriye’de ve Türkiye’deki faaliyetleri, IŞİD’lilerin bağımlılık yapan ilaç kullanımı
IŞİD’den döndüler ama… ‘Cihat’tan vazgeçmediler, çocuklarını hastaneye bile götürmüyorlar
Ankara’daki IŞİD’liler: İletişim sosyal medyadan, buluşmalar hamamda
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***