Artı Gerçek – Diyarbakır merkezli operasyonda haklarında gözaltı kararı olan aralarında gazeteci, siyasetçi, avukat ve sanatçıların da olduğu 216 kişiden, 143’ü ev ve iş yerlerine yapılan baskınlarla gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 47’si tutuklanırken, 86 kişi adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı.
Gözaltı operasyonunu değerlendiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, operasyonun nedenlerine değinerek, mücadeleyi bırakmayacaklarını söyledi. Yeter, önlerinde tarihi bir seçimin olduğunu ve seçim öncesi böyle bir operasyonun beklenildiğini belirtti.
‘MEŞRU GÖMÜYOR VE BU TUTUKLAMALARI KABUL ETMİYORUZ’
Yeter, “Bunu AKP iktidarı zaten hissettiriyordu. Sivil toplum örgütlerine yönelik baskısıyla, hak ihlalleri ve bölgedeki hukuksuzluklarla baskısını arttırıyordu” diyerek, şu açıklamayı yaptı:
“Bu kapsamda, tek bir ‘tanığın’, tek bir itirafçının beyanıyla onlarca yoldaşımızın, ÖHD’li avukatın, gazetecinin, sanatçının ve sivil toplum örgütünde çalışma yürütenlerin gözaltına alındığı ve hala tutuklanmaların devam ettiği bir süreç yaşıyoruz. Bu süreç bütünüyle hukuksuz bir süreçtir. Ortaya koyulan beyanlar hiçbir şekilde somut delille desteklenmediği bir dosya söz konusu. Biz bu süreci hiçbir şekilde haklı, meşru gömüyor ve bu tutuklamaları kabul etmiyoruz.”
‘DAHA FAZLA ÇALIŞMAYLA GERİ DÖNECEĞİZ’
Bu operasyonun nedeninin, demokratik kamuoyuna gözdağı vermek, toplumsal muhalefeti susturmak ve özelikle seçim güvenliği çalışmasında en fazla yer alacak gazetecileri avukatları çalışmanın dışında bırakmak olduğunu belirten Yeter, “Çalışması yürüten hukuk kurumlarımızın bu şekilde saldırılması hiçbir şekilde hukuk değildir. Yoldaşlarımızın çalışmalarını yerde bırakmayarak, çalışmalarımızı daha da büyüterek daha fazla çalışmayla geri döneceğiz” dedi.
‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’
Yeter, ÖHD’nin avukatlık pratiğinin özgürlükçü bir bakış açısıyla şekillendiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Kurumumuz tarihsel olarak belki çok geçmişe dayanan bir kurum değil ama Kürt avukatlık pratiği hiçbir zaman belirli dosyaları takip etmek, klasik, teknik, hukuki şeyler yapma peşinde olmadı. Biz özgür hukuk pratiğiyle, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir toplum düşüyle çalışmalarımızı yürüttük. Bu yüzden de her zaman baskının ilk muhataplarından olduk. Kürt halkının ve ezilen ulusların, sömürge tüm halkların yaşadığı haksızlıkları, hukuksuzlukları, hak ihlallerinin öznesi olarak en önde mücadele ettik. Bize bu kadar yönelmelerinin sebebi de vermiş olduğumuz mücadelenin büyüklüğüdür. Mücadeleyi böyle bir hadsizlik karşısından bitirecek değiliz. Tutuklanan arkadaşlarımızın bizlere ilettiği mesajlar da bu yöndedir, hiçbir zaman kararlığımızdan geri adım atmayacağız.”
‘ÜÇ MESLEKTAŞIMIZ SUÇLUYSA, BİZ HEPİMİZ SUÇLUYUZ’
Yargının, tarafsız ve bağımsız olmadığına vurgu yapan Yeter, dosya da “tanık” sıfatıyla ifade veren kişinin de “tanık” sıfatına haiz olmadığına dikkat çekti. Yeter, bir itirafçının beyanıyla, 25 avukat hakkında gözaltı kararı vermenin “hukuki güvenlik ilkesi”yle bağdaşmadığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Bizim tutuklanan üç meslektaşımızın şu an bu kentte avukatlık pratiği sergileyen hiçbir avukattan farkı yoktur. Eğer ki bu üç meslektaşımız suçluysa, biz hepimiz suçluyuz. Ancak bu hukuksuzlukları giderecek mekanizmaları biz tahsis edeceğiz. Bağımsız ve tarafsız olmayan bir yargıdan böyle bir talebimiz yok. Bizler mücadelemiz bu dosyaları boşa çıkartarak, her zaman olduğu gibi yine hukuku biz tahsis edeceğiz.”(MA)
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***