Hukuk tarihine bir ‘skandal’ olarak adını yazdıran Gezi davası kapsamında 2 bin günü aşkın süredir tutuklu bulunan Osman Kavala, seçim sonuçlarının yargıda ve kamu kurumlarında insan haklarına saygılı bir yapılanmaya yol açmasını umduğunu belirtti ve af söylentileri ile ilgilenmediğini söyledi: “İktidarla birlikte iklim de değişir.”
Seçimlere ve Gezi davasının sonuçlarına ilişkin Artı Gerçek’e değerlendirmelerde bulunan Kavala, “Benim serbest kalmamam için yapılanlar, hukuku dolanarak, hukuk ilkelerini çiğneyerek siyasi amaçlar için yargının kullanılmasının çok çarpıcı örneklerinden. Bağımsız davranan, hukuk ilkelerine riayet eden yargıçlarımız yok değil, ancak iktidarın taraf olduğu davalarda, yargıçların, mahkeme heyetlerinin değişmesiyle sonunda iktidarın istediği kararlar veriliyor, bağımsız yargıçların etkisi karşı oy yazıları kaleme almanın ötesine geçemiyor” yorumunu yaptı.
‘CUMHURBAŞKANI CEZAEVİNDE BULUNMAMI SUÇLULUĞUMUN KANITI OLARAK GÖSTERDİ’
Kavala, hakkındaki yargılamada delil yokluğuna bir kez daha dikkat çekerek, “Bu tür gösteri davalarında, hedef alınan kişilerin ağır suçlar işlemiş oldukları algısının yaratılması için onların cezaevinde olmaları, orada tutulmaları gerekiyor. Aksi takdirde, delile dayanmayan suçlamaların hiçbir inandırıcılığı kalmayacak. Cumhurbaşkanı cezaevinde bulunmamı suçluluğumun kanıtı olarak gösterdi. Sanırım Demirtaş’ın tutukluluğunun sürdürülmesi ve Kobane davasının da iktidar açısından benzer bir işlevi var” dedi.
‘ENDİŞE DUYUYORUM’
Hakkındaki beraat kararlarını hatırlatan Kavala, tutukluluğunun hukuksuz biçimde sürdürülmesine tepki gösterdi. Sadece kendi yaşadıkları için değil, benzer şekilde tutuklu bulunan diğer isimlerin yargılanma süreci için de “Normal karşılayabilmem mümkün değil” diyen Kavala, “Yargının içine düştüğü durumdan endişe duyuyorum, buna yeterli tepki gösterilmemiş olmasına da üzülüyorum” sözleriyle kaygısını dile getirdi.
‘BOZULMAYI BAŞKA ÖZERK KURUMLARDA DA GÖZLEMLEMEK MÜMKÜN’
AFAD ve Kızılay’a yönelik eleştiriler hakkında da konuşan Kavala, “Bunların durumu, siyasi müdahalenin hayati önemde işlevleri olan kurumları nasıl etkilediğini, düzgün çalışma kapasitelerini dumura uğrattığını gözler önüne serdi. Benzer bozulmayı başka özerk kurumlarda da gözlemlemek mümkün” dedi.
Kavala, bu kapsamda öneri de sunarak “Düzelmenin olabilmesi için keyfi uygulamalara izin vermeyen, demokrasi ve hukuk kurallarına tam manasıyla riayet eden anlayışın kamu kurumlarında hakim hale gelmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘DAHA ÖNCE İKTİDAR BLOĞU İÇİNDE YER ALMIŞ SİYASETÇİLERDEN DE DESTEK GELEBİLİR’
14 Mayıs’a doğru siyasi partilerin vaatlerini de değerlendiren Kavala, “Millet İttifakı’nın hazırlamış olduğu ortak belgede yargının bağımsız ve evrensel hukuk normlarına göre çalışır hale getirileceği, insan onuruna değer veren bir anlayışın temel alınacağı belirtiliyor. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için gereken düzenlemelere, örneğin hakimler ve yargıçlar kurulunun bağımsız hale getirilmesine, kuşkusuz HDP ve TİP de katılacaklardır. Bu konularda muhalefetin uyum içinde olacağını hatta daha önce iktidar bloğu içinde yer almış bazı siyasetçilerden de destek vereceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDARLA BİRLİKTE İKLİM DE DEĞİŞİR’
Kavala, seçim öncesi ‘siyasi af’ yorumlarına da ‘ilgilenmiyorum’ yanıtını verdi. ‘Seçimden sonra iktidar değişirse, yargıdaki iklimin de kısa sürede değişeceğini’ söyleyen Kavala, seçim sonrası için “Hukuksuz uygulamalar talep edilmeyeceğinden, bunları yapanlar siyaset tarafından korunmayacağından, yargıdaki iklimin kısa sürede değişeceğini tahmin ediyorum. Gezi davası kararları düzgün işleyen bir hukuk sisteminde kabul edilebilecek, sindirilebilecek türden uygulamalar değil. Bozulmaları, bu davanın yeniden görülmesi kaçınılmaz” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***