İhraç Yarbay, 15 Temmuz’un kitabını yazdı! (1)
ÖZEL HABER | İLKER DOĞAN
15 Temmuz sözde darbe girişiminin ardından ihraç edilenlerden biri de Hava Kuvvetleri’nde görevli Yarbay Aykut Coşkun’du. Tıpkı diğer subay ve askerler gibi hiç bir somut gerekçe gösterilmeksizin ihraç edildi. Coşkun, o dönemde yaşadıklarını kitap haline getirdi.
Kitapta 15 Temmuz’a dair çok önemli bilgiler var. Bunlardan biri de AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Bizim Mete’ olarak tanımladığı Albay Mete Kuş’la ilgili. Söz konusu Albay, 15 Temmuz’un ardından 132. Filo’ya Harekat Komutanı olarak atanıyor.
Aykut Coşkun, 15 Temmuz sonrası Albay Mete ile aralarında geçen bir konuşmayı şöyle anlatıyor kitapta: “Kendisi ile 15 Temmuz gecesini konuşuyorduk. O gece için ağzından şu cümleler döküldü: ‘Gazi Orduevi’nde bira içiyordum. Baktım alçaktan F-16’lar uçuyor. Cuma akşamı gece uçuşu da olmaz. Darbe mi oluyor? dedim ancak biz darbeyi bir ay sonra bekliyorduk.’ Albay Kuş’un bu ifadelerini bana bir başkası aktarsaydı zannediyorum inanmazdım. Çünkü Albay Kuş’un böyle bir bilgiye sahip olabilecek derin bağlantıları bulunabileceğine ihtimal vermezdim. Ancak burada bu ifadeyi bizatihi kendisinden duyuyordum. Albay Kuş’un bu ifadeleri oldukça önem arz ediyor. Çünkü Mete Kuş sıradan bir albay değildi.”
İhraç Yarbay Aykut Coşkun, Temmuz 2016’da Konya’da konuşlu 132’nci Filo Komutanlığı’nda, Harekât Eğitim Subayı olarak görev yapıyordu. Yarbay Coşkun, 15 Temmuz sürecini ve sonrasını anlattığı kitabına, “Okuyacağınız bu eser, hayatımın dönüm noktası olan 15 Temmuz 2016 tarihinden önce mesleğinde başarılı bir F-16 pilotu ve 22 yıl gururla üniforma taşımış bir subay iken ve üniformasını taşıdığı sürece ülkesine ve milletine, ailesinden dahi tereddütsüz fedakârlık göstererek hizmet etmiş ve bununla şerefyap olmuş olan şahsımın, kendisine ve ailesine hayat hakkı tanınmayan ülkesinde zulüm altında ezilen bir mağdura dönüştürülmesi ve buna karşılık ailesi ile birlikte verdiği yaşam mücadelesinin hikâyesidir.” diyerek başlıyor.
Ardından TSK’ya öğrenci olarak girdiği yılları, hayallerini anlatıyor. “Bu kitapta bir yandan 2016 yılında binbaşı rütbesi ile Konya 3’üncü Ana Jet Üssü’nde görev yaptığım Türk Hava Kuvvetleri’nin 15 Temmuz dönemini, öncesini ve sonrasını kendi pencereme yansıyan yönüyle hayat serüvenim içerisinde bulacak, diğer yandan benimle birlikte ailemin yaşadığı hukuk gasplarını ve çaresizlikleri okuyacaksınız.” diyen Coşkun, 15 Temmuz gecesi anne babasının Çatalca’daki köy evinde olduğunu söylüyor. İşte Coşkun’un kaleminden 15 Temmuz ve sonrasında yaşananlar:
15 TEMMUZ’U ÇATALCA’DA ÖĞRENDİM
“Sene 2016. Mevsimlerden yaz mevsimi, aylardan Temmuz ayıydı. Bir akşam vakti anne ve babam ile birlikte İstanbul Çatalca’da köy evimizin bahçesinde oturmuş sohbet ediyorduk. (…) 15 Temmuz 2016 Cuma akşamıydı. Saat 22:00 sularında İrfan adında uzun yıllar dostluğum bulunan bir arkadaşımdan “Aykut iyi misin?” diye bir mesaj aldım. Rahatsızlığımı soruyor düşüncesiyle “İyiyim, her geçen gün daha iyiye gidiyorum.” diye cevap yazdım. Ancak arkadaşımın sonraki mesajında “Olaylardan haberin var mı? Haberleri izliyor musun?” diye bir cevap gelince bu kez bir sıkıntı olduğunu tahmin ederek kendisini telefonla aradım ve televizyonumuz bulunmadığı için kendisine neler olduğunu sordum. Arkadaşımla yaptığım o telefon konuşmasında bir kalkışma olduğunu öğrendim. Öğrendim öğrenmesine de hâlâ böyle bir şeyin olmasına ihtimal veremiyordum. Televizyon bulunmadığı için arabama bindim ve radyoyu açarak haberleri dinlemeye başladım. Evet, meğer arkadaşımın söylediği şey doğruymuş. Ne yazık ki bir kalkışma yaşanıyordu.”
ONLARCA KİŞİYİ ARADIM, KİMSENİN BİLGİSİ YOK!
“Telefon ile aradığım diğer onlarca subay rütbesindeki askerî personelin bu yaşananlar hakkında bilgi sahibi olmayışı aklımdaki soru işaretlerini daha da çoğaltmıştı. Medyadaki haberlere bakıldığında bu kalkışmanın kimler tarafından gerçekleştirildiği çok kısa bir zamanda tespit edilmişti. Ancak edindiğim bilgiler, beni şüpheci düşünmeye sevk ediyordu. Zira o gün, gün içerisinde darbe olacağını Millî İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) haber veren eski binbaşının ifadesinde “15 Temmuz günü çok kan akacak muhtemel bir darbe faaliyetini 14:30’u biraz geçe MİT’e bildirdim.” bilgisi yer almaktadır.”
METE KUŞ, HAREKAT KOMUTANI OLARAK ATANIYOR
“… Albay Mete Kuş üssümüze Harekât Komutanı olarak görevlendirilmişti. Üslerde filo komutanları direkt olarak Harekât Komutanı’na bağlıdır. Bu sırada ben de vekaleten 132’nci Filo Komutanlığı görevini yürüttüğüm için vereceği emirlere bağlı olarak hareket edecektim. (…) Daha öncesinde tanıdığım ve her asker gibi siyasetten uzak, Atatürkçü düşünceye sahip bildiğim Albay Kuş artık keskin ve muhafazakâr bir dil kullanan, siyasi tarafını ortaya koyan, koyu iktidar destekçisi bir görüntü çiziyordu.”
METE KUŞ, DARBE BİLGİSİNİ NEREDEN ALDI?
“Kendisi ile 15 Temmuz gecesini konuşuyorduk. O gece için ağzından şu cümleler döküldü: “Gazi Orduevi’nde bira içiyordum. Baktım alçaktan F-16’lar uçuyor. Cuma akşamı gece uçuşu da olmaz. Darbe mi oluyor? dedim ancak biz darbeyi bir ay sonra bekliyorduk.” Albay Kuş’un bu ifadelerini bana bir başkası aktarsaydı zannediyorum inanmazdım. Çünkü Albay Kuş’un böyle bir bilgiye sahip olabilecek derin bağlantıları bulunabileceğine ihtimal vermezdim. Ancak burada bu ifadeyi bizatihi kendisinden duyuyordum. Albay Kuş’un bu ifadeleri oldukça önem arz ediyor. Çünkü Mete Kuş sıradan bir albay değildi.”
ERDOĞAN: BU BİZİM METE!
“Onu farklı yapan, o zaman bilmediğim ancak sonradan ortaya çıkacak derin bağlantılarıydı. Önceden farklı bağlantıları olduğunu ifşa etmeyen Kuş, 15 Temmuz sonrası artık iktidara yakın olmanın verdiği güçle bunları saklama ihtiyacı hissetmiyordu. Öyle ki alenen darbe ile ilgili önceden bilgi sahibi olduğunu dile getirebiliyordu. Kuş’un hükûmet yetkilileri ile doğrudan teması vardı. Ayrıca Cumhurbaşkanı nazarında farklı bir konumda olduğu ileride medyaya yansıyacak haberlerden anlaşılacaktı. Öyle ki; Albay Kuş’un 15 Temmuz 2017’de yani 15 Temmuz’un yıl dönümünde gerçekleştirilen uçuşta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın F-16 ile kendisini koruma görevini üstlenen Albay Kuş’a el sallayarak etrafındakilere, “Bu bizim Mete” dediği medyada yer almıştır.”
CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN KUTLANAN İLK PİLOT!
“Ayrıca Mete Kuş, 26 Nisan 2017 Dünya Pilotlar Günü’nde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na davet edilmiş ve kendisine plaket verilmiştir. Böylece Kuş, Dünya Pilotlar Günü’nde Cumhurbaşkanı tarafından kutlanan ilk pilot olmuştur. Kuş’un, Hava Kuvvetleri geleneğinde eşine rastlanmayan bir şekilde kurmay subay olmamasına rağmen Konya Harekât Komutanı olarak görevlendirilmesinin akabinde Konya Valiliği’nden uçuşların başlamasına müsaade gelmişti. (…) Kuş, benim belirlediğim pilotlardan bir kısmını değiştirerek bana kendi belirlediği 4 pilotun ismini verdi.
Filonun 15 pilotundan sadece 4’ü bundan sonra uçabilecekti. Kuş’un ifadesiyle “Bu isimler haricindeki pilotların uçağa yaklaşması dahi yasak”tı. Sonra şunu ilave etti: “Hiçbir kurmay uçağa yaklaşmayacak.” Kuş’un verdiği uçabilecek pilotlar listesinde benim ismim yer almıyordu. Yani 132’nci Filo’nun komutanıydım ve tüm pilotlar emrim altındaydı. Ancak benim bile uçmam yasaklanmışken filomdan sadece dört pilot uçabilecekti.”
BİRAZDAN ÇOK BÜYÜK HABER OLACAK!
“Mete Kuş’un emrettiği şekilde uçmalarına izin verilen dört pilottan ikisini görevlendirdim. Birazdan kalkış yaparak uzun bir aradan sonra Konya semalarında uçuş gerçekleştireceklerdi. Kuş ile birlikte uçakların kalkmasını bekliyorduk. Bana “Konya’dan uçakların havalanması birazdan çok önemli haber olacak, gazetelerden takip edersin.” dedi.
Uçaklar kalkış gerçekleştirdikten sonra Albay Kuş filodan ayrılarak karargâha doğru geçti. Ben de makam odama geçerek haberleri takip etmeye koyuldum. Haberlerde Konya Hava Üssü’ne “milli ve güvenilir harekât komutanı atandığı”, bunun üzerine Konya semalarında güven uçuşuna başlandığı yer alıyordu. Kuş’un bu haber yayımlanmadan önce haberin içeriğinden bilgi sahibi olduğu ortadaydı. Bahse konu haberde “güvenilir ve millî harekât komutanı” olarak nitelenen Kuş için bu nitelemenin kim tarafından yapıldığı bilgisi yer almıyordu. Diğer yandan haberin içeriğinden önceden bilgi sahibi oluşu ile Kuş’un hükûmete yakın yayın organları ile temas halinde olduğu anlaşılıyordu.”
Kaynak: Tr724