“Bir yıl önce İngiliz Premier League’in en fazla kazanan oyuncularındandı. Uygurlara destek paylaşımıyla Çin’i kızdırması ve maaşında kesinti yapılmasını kabul etmemesiyle adeta bir anda ortadan kayboldu.”
Bu spotla Türk asıllı Alman oyuncu Mesut Özil’in çöküş hikayesini sayfalarına taşıyan Amerikan New York Times gazetesi, “Her şey bir tweet ile başladı. Mesut Özil, geçen yıl Aralık ayında, hem Çin’in Sincan bölgesinde Müslüman azınlık olan Uygurlara yönelik muamelesini, hem de uluslararası toplumun suç ortaklığına olan ürkütücü sessizliğini kamuya açık bir şekilde kınamaya karar verdiğinde riskleri biliyordu” diyor.
Arkadaşları ve danışmanlarının Arsenal orta saha oyuncusu Özil’i bu tür bir sonuçla karşılaşacağı konusunda onu uyardıklarını yazan gazete, “Çin’i bir pazar olarak artık gözden çıkarmak zorunda kalacaktı. Ülkenin en büyük sosyal ağı Weibo’daki altı milyon takipçisi yok olacaktı. Oradaki 50 bin kayıtlı hayran kitlesi de gidecekti. Asla Çin’de oynayamazdı. Sahipleri Çinli olan herhangi bir kulüp için veya orada iş yapmak isteyen sponsorlar için bile çok tehlikeli biri hale gelebilirdi” şeklinde ifadeler kullanıyor.
Özil’den birkaç hafta önce de NBA takımlarından Houston Rockets’ın genel müdürü Daryl Morey’nin benzer bir tweet’ine Çin’in hem kurumsal hem de organik olarak çok büyük bir tepki gösterdiğini aktaran New York Times, “Bunun farkında olan Özel yine de kararlıydı. Aylardır Sincan’daki duruma öfkeleniyor, belgeseller izliyor, haber raporlarını tüketiyordu. Danışmanlarına, meseleyi vurgulamaktan ziyade, düğününde sağdıcı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si de dahil olmak üzere Müslüman çoğunluk ülkelere müdahale etmeleri için baskı yapmanın kendi görevi olduğuna inandığını söyledi” diye yazıyor.
Gönder tuşuna basmasıyla her şey bir anda değişmişti. Devamında gazete şunları yazıyor:
“Özil’in kamuya mesajından birkaç gün sonra, Premier Lig’in Çin’deki iki yayın ortağı CCTV ve PP Sports bir Arsenal maçını yayınlamayı reddetti. PP Sports, Arsenal’i tekrar göstermeyi tenezzül ettiğinde, bu kez yorumcuları Özil’in adını söylemeyi reddetti.
Onun Avatarı video oyunlarından kaldırıldı. Çin’de ismini internette arayınca hata vermeye başladı. Otoriter bir hükümetin emriyle Mesut Özil siliniyordu.”
Arsenal’in Özil’in konuşma kararına tepkisinin – en azından – tutarsız olduğunu yazan gazete, “Kulüp, halka açık olarak onun yorumlarına mesafe koydu. Özel olarak, onu cezalandırmayı düşündü“ diye yazıyor.
Özil’in twitter ve aynı anda İnstagram hesabından 20 milyon takipçisine yaptığı paylaşımın sadece Arsenal için değil Premier League için de önemli sorunlara yol açtığını aktaran gazete, Çin’de çalışan bir spor pazarlama şirketi olan Red Lantern’in direktörü Zhe Ji‘nin, “Çin’deki seyircilerin çoğu yabancı ülkelerdeki bir dernek, bir lig veya bir oyuncu arasındaki ilişkinin doğasının farkında değil. Çin’de ligi tam olarak kontrol eden futbol federasyonunun oyuncuyu da kontrol ettiğini görüyorlar. Bu da takımları, ligleri ve bireyleri garip bir duruma sokuyor. Kültürel bir karışıklık var” şeklindeki sözlerini aktarıyor.
Bunun bilincinde olan Arsenal yöneticilerinin Özil’i siyasi açıklamalardan kaçınmaya ya da en azından yapmaya devam ederse kulüple herhangi bir ilişkiden kaçınmaya çağırdığını da yazan gazete, Arsenal‘in Çin Yeni Yılını kutlamak için satmak için ürün gönderdiğinde, Özil’in ismini tüm materyallerden çıkardığını da aktarıyor.
Çin ile milyar dolarlık iş ilişkileri bulunan NBA’in durumuna düşmemek için Premier League’in elinden geleni yaptığının altını çizen New York Times buna rağmen ligin bazı olayları engelleyemediğini de vurguluyor:
“Özil’in tweetinden birkaç ay sonra, Premier Lig’in 20 kulübünü temsil eden oyuncular – Arsenal’den Hector Bellerin önde gelen savunuculardandı- maçlar sırasında Black Lives Matter hareketini destekleyeceklerini lig yönetimine bildirdi. Lig, oyuncularının politik uyanışını hemen kabul etti.
Ve geçen hafta, Arsenal’in kaptanı Pierre-Emerick Aubameyang’ın Afrika’daki polis şiddetine karşı protestoları desteklemek için tweet atmasının ardından kulüp kendi açıklamasını yayınladı:
‘Nijeryalı hayranlarımıza” diye başladı. Sizi görüyoruz. Sizi duyuyoruz. Sizi hissediyoruz.’
Özil’in Çin ile ilgili tweetinden sonra bile 2020’nin ilk birkaç ayında Arsenal için oldukça önemli bir rol oynadığını, kulübün yeni teknik direktörü Mikel Arteta’nın eski takım arkadaşı ve Arsenal’ın en yüksek maaşlı oyuncusu Özil ile çalışmak istediğini de yazan gazete şunları aktarıyor: “Bu ilişki, kulübün mali sıkıntısını hafifletmek için oyunculara maaşlarının bir kısmını almamaları yönündeki baskısıyla sona ermiş gibi görünüyor. Görüşmeler altı hafta sürdü ve Nisan ayı sonunda oyuncuların çoğu öneriyi kabul etti.
Ancak Özil’in soruları vardı. Arsenal yönetiminin birikimleri ne için kullanacağı, kulüp sahibinin de katkıda bulunup bulunmayacağı ve takımın parayı oynamayan personelini korumak için kullanacağına dair kendisini temin edip edemeyeceği konusunda ayrıntılı yanıtlar istemişti.
Bu sorunların tatmin edici bir şekilde ele alındığını hissetmedi Arteta’nın oyuncularını “doğru olanı yapmaya” çağırdığı son Zoom çağrısından sonra Özil pozisyonunu değiştirmedi.”
Oyuncuların Nisan ayından itibaren yüzde 12,5’luk maaş kesintisini hemen imzaladıklarını ancak Özil’in kulüpten dışlanmak da dahil tüm risklerin farkında olarak bu tür bir uzlaşmaya yanaşmadığını aktaran gazete, Özil’in o tarihten itibaren takımda oynamadığını, kulübün Ağustos ayında pandemiyi gerekçe göstererek 55 personeliyle yollarını ayırdığını, Özil’in onlardan biri olmak istediğini yazıyor.
Arsenal’in 2018 ve 2019 yazında iki kez Özil’i satmak, son olarak da gelecek yıl sona erecek kontratını almak karşılığında serbest bırakmak istediğini yazan gazete, Özil’in ise buna olumlu yanıt vermediğini aktarıyor. Kulüpte pek çoğunun yeni evli ve küçük bir kızı olan Özil’in Londra’yı terketmek istemediğini düşündüğünü de aktaran gazete haberin devamında da ise özetle şu görüşleri aktarıyor:
“Aylardır, Dünya Kupası kazanan bir oyun kurucu büyük bir indirimle satışta. Ve yine de hiç kimse, özellikle de Avrupa’da, onu almaya istekli değil.
32 yaşındaki Özil, onu Arsenal’de tutan şeyin takıma olan “aşkı” olduğunda ısrar ediyor. Teklifler hakkında bilgisi olan bir futbol yöneticisine göre, bu yaz boyunca ayrılma fırsatları vardı, ancak hiçbiri çekici gelmedi. Maaşının büyüklüğü – ve belki de sıkıntılı olarak ünü – seçeneklerini ciddi şekilde sınırlandırıyor, hatta Arsenal bunu gerçekleştirmek için sözleşmesinin üçte ikisini ödemeye hazır ol da.
Durumunun gerçekliği ancak geçen hafta ortaya çıktı. Arsenal bu sezon Avrupa Ligi kadrosundan ona çoktan çıkarmıştı – Perşembe gecesi evinden Rapid Vienna maçı sırasında canlı tweet attı –
Transfer penceresi Ocak ayına kadar kapalı olduğundan, artık ayrılmak için çok geç.
Herşeyin bir tweet ile başladığına inanıyor. Arsenal buna itiraz ediyor. Nerede başlamış olursa olsun, olayın vardığı yer: 10 ay sonra Mesut Özil fiilen silindi.”