Artı Gerçek – Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), 2019 yılında deprem riski yüksek alanlarda bulunan 2 bin 420 hastane ile sağlık merkezini inceledi. Türkiye’de 616 hastanenin yıkıcı etkiye sahip deprem üretebilecek yerlerde bulunduğunu belirten JMO, “Birinci Deprem Riski” olan İzmir’de ise, 45 hastanenin yüksek deprem riski altında olduğunu açıkladı. JMO, bu araştırmanın büyük hastaneleri kapsamadığını belirtti.
İzmir Tabip Odası’nın 14 Mart’ta yaptığı açıklamada ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülke genelinde bin 534 hastane bulunuyor. Bunların 900’ü bakanlığa bağlı, 68’i üniversite hastanesi ve 566’sı ise özel hastane. Bu hastanelerin ne kadarının depreme dayanıklı olduğu ise bilinmiyor.
İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, İzmir’de bulunan kamu hastanelerinin birçoğunun 2000 yılından önce eski deprem yönetmeliğine göre yapıldığını belirterek, bu hastanelerin durumunun değerlendirilip sonuçlarının şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini söyledi.
SONUÇ PAYLAŞILMADI
İzmir Bayraklı’da 30 Ekim 2020’deki depremin ardından, meslek örgütleriyle birlikte ilgili kamu kurumlarına “deprem performans tespiti” yapılması yönünde talepleri olduğunu ifade eden Kaynak, bunun üzerine deprem tarama çalışmasının yapıldığını, fakat kamuoyuyla paylaşılmadığı bilgisini verdi.
Kentte yaklaşık 30 kamu hastanesi ve bunun üçte ikisi kadar da özel hastanelerin olduğunu söyleyen Kaynak, aile sağlığı merkezleri, eğitim ve araştırma hastanelerine kadar bütün sağlık tesislerinin ciddi bir performans testinden geçirilmesi ve sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması gerektiğinin altını çizdi. 30 Ekim depreminden sonra hiçbir sağlık tesisinde günlük çalışma fonksiyonlarının durdurulmadığını kaydeden Kaynak, “Bu durum bize şunu gösteriyor; tüm bu kurumlar yeteri kadar depreme dayanıklı. Ama buna yönelik elimizde bir rapor yok. Ancak depreme dayanıksız binalar var ise ve bu faaliyet devam ettiyse bunun bir suç olduğunu ifade etmek gerekiyor” şeklinde belirtti.
‘KARNE ÇIKARILMALI’
Kaynak, depreme dayanıklılık konusunda şüphe yaratan ve risk olduğu tespit edilen binaların güçlendirilmesi çağrısında bulundu. Güçlendirme çalışmalarının ekonomik veya teknik olarak mümkün olmadığı durumlarda binaların acilen boşaltılması, yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini söyledi. Yeniden yapım işleminin de aynı isimle, aynı amaçla ve yerinde yapılması gerektiğinin altını çizen Kaynak, “Bölgemizde sürekli 3 veya 4 şiddetinde depremler olmakta ve artık günlük yaşantımızın bir parçası haline geldi. Bu durum da, belirli yapıların yıpranması ve zaman içerisinde riskin artmasına yol açmakta. Tüm binaların altyapısı, kullanılan malzemesi incelenmeli ve depreme dayanıklılık karnesi çıkarılmalı. Deprem gibi doğa olaylarında sağlık tesisleri ve sağlık çalışanı çok önemli. Sağlık çalışanı ve sağlık tesisi ayakta ise kayıplarınız ciddi oranda azalır” ifadelerinin kullandı.
İzmir’de kuruluşu çok eski tarihlere dayalı hastanelerin olduğuna vurgu yapan Kaynak, acil test edilmesi gereken binalara dikkat çekti. Kaynak, Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 1938, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ise 1960’lı yıllarda yapıldığını hatırlattı.
‘HASTANELER ULAŞILABİLİR OLMALI’
Kaynak, son olarak Bayraklı’da yapımı devam eden şehir hastanesinin açılışının 2018 yılında yapılması gerekirken 5 yıllık gecikmeye rağmen hastanenin hizmete geçmediğini belirterek, “Şehir hastaneleri konumu itibarıyla uygun yerler değil. Hastaneler şehir dışında bulunan alanlara yapılıyor. Dolayısıyla bu alanlarda bir ulaşım problemi ortaya çıkıyor. Bayraklı Şehir Hastanesi için de aynı sorunlar söz konusu. Hastanede, 10 bin civarında çalışan ve günlük olarak en az 70 bin civarında hasta ve hasta yakını sirkülasyonu olacak. Dolayısıyla burada ulaşım sorununun ne kadar ciddi olacağını tahmin etmek zor değil. Şehir hastanelerinin deprem sırasında nasıl bir fonksiyon göreceği hakkında fikir yürütmemiz zor. Bu hastanelerin depreme dayanıklı olması ve ulaşımın rahat sağlanıyor olması lazım. Depremden sonra sağlam kalması gerekiyor ki ihtiyaç duyan depremzedelerin sağlık problemlerine katkıda bulunsun” diye konuştu. (MA)
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***